Muhyiddin-i ArabiOsmanlı Devletinin yetiştirdiği alimlerin en büyüklerinden olan İbn-i Kemâl Paşa Hazretleri, İbn-i Arabî hakkında sorulan bir suale şöyle cevap vermiştir: "Kullarından sâlih alimler yaratan, bu alimleri paygamberlerine varis kılan Allah-u Teâlâ'ya hamd olsun. Dalâlette olanlara doğru yolu göstermek için gönderilen Muhammed Mustafa'ya, O'nun Ehl-i Beytine ve dinimizin emirlerini tatbikte gayretli olan ashâbına salat ve selam olsun. Ey insanlar, biliniz ki; Şeyh-i Azam ariflerin kutbu, muvahhidlerin imamı, Muhammed bin Ali ibni Arabî et-Tâî el Endülüsî, kâmil bir müctehid, fâzıl bir mürşid hayret verici menkıbeler, garip harikalar sahibi bir alimdir. Çok talebesi olup, alimler, fazıllar indinde makbuldür. İbn-i Arabî'yi inkâr eden hata etmiştir. Hatasında ısrar eden sapıtmıştır. Sultanın onu edeblendirmesi ve bu bozuk itikaddan sakındırması lazımdır. Zira, Sultan iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak ile memurdur ve vazifelidir".
İbn-i Arabi'nin birçok eseri vardır. Füsûs-ı Hikem ve Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserlerinin bazı meseleleri lafz ve mânâ bakımından malum olup, emr-i ilahîye ve şer'i Nebevî'ye uygun, bazı meseleleri ise, zahir ehlinin idrakinden hafidir (gizlidir). Bunu ancak ehl-i keşf ve batın (gönül ehilleri) bilirler. Meram olan mânâyı anlayamayan kimsenin, bu makamda susması gerekir. Zira Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'de mealen buyuruyor ki: "Hakkımda bilgi sahibi olmadığın birşeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi bundan sorumludur" (İsra sûresi: 36). Allah-u Teala doğru yola götürendir."
İmâm-ı Süyûtî, Tenbih-ül-Gabi kitabında, Muhyiddîn-i Arabî Hazretlerinin büyüklüğünü vesikalarla ispat etmektedir. Ebussu'ûd Efendi fetvalarında da, ona dil uzatılamayacağı yazılıdır.
Bununla beraber, iman, itikad ve ibadet bilgilerine tam vakıf olmayanların ve tasavvufun inceliklerini iyi bilmeyenlerin, Muhyiddîn-i Arabî'nin kitaplarını okumaları ve sözleri üzerinde düşünmeleri, çok defa zararlı olmaktadır. Geçmiş asırlardaki velilerin ve alimlerin bazıları da, onun sözlerini anlamakta acze düşmüşler ve yalnış yollar tutmuşlardır. Ayrıca tasavvufta vahdet-i vücud bilgisi ve mertebesi çok yüksek ve kıymetli olmakla beraber, nihayetin nihayeti değildir. Asıl maksad yanında, bu mertebe çok gerilerde kalmaktadır.
İbn-i Arabi'nin birçok eseri vardır. Füsûs-ı Hikem ve Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserlerinin bazı meseleleri lafz ve mânâ bakımından malum olup, emr-i ilahîye ve şer'i Nebevî'ye uygun, bazı meseleleri ise, zahir ehlinin idrakinden hafidir (gizlidir). Bunu ancak ehl-i keşf ve batın (gönül ehilleri) bilirler. Meram olan mânâyı anlayamayan kimsenin, bu makamda susması gerekir. Zira Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'de mealen buyuruyor ki: "Hakkımda bilgi sahibi olmadığın birşeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi bundan sorumludur" (İsra sûresi: 36). Allah-u Teala doğru yola götürendir."
İmâm-ı Süyûtî, Tenbih-ül-Gabi kitabında, Muhyiddîn-i Arabî Hazretlerinin büyüklüğünü vesikalarla ispat etmektedir. Ebussu'ûd Efendi fetvalarında da, ona dil uzatılamayacağı yazılıdır.
Bununla beraber, iman, itikad ve ibadet bilgilerine tam vakıf olmayanların ve tasavvufun inceliklerini iyi bilmeyenlerin, Muhyiddîn-i Arabî'nin kitaplarını okumaları ve sözleri üzerinde düşünmeleri, çok defa zararlı olmaktadır. Geçmiş asırlardaki velilerin ve alimlerin bazıları da, onun sözlerini anlamakta acze düşmüşler ve yalnış yollar tutmuşlardır. Ayrıca tasavvufta vahdet-i vücud bilgisi ve mertebesi çok yüksek ve kıymetli olmakla beraber, nihayetin nihayeti değildir. Asıl maksad yanında, bu mertebe çok gerilerde kalmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.