Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki İslam ülkelerinde gerçekleşen bütün olaylarda, kaos ve karmaşada Batılı ülkelerin parmağı var ve bunlar BOP'un uygulaması olarak gerçekleşiyor. Bu yaşanan gelişmelerden İslam coğrafyası ders çıkarmalıdır. Yaşanan bu gelişmeler Batının oyuncağı olmanın ya da kendilerini geliştirememenin birer neticesidir
Libya'nın bu, önceleri içten çökertme planıyla başlayan ardından da fiili bir işgale dönüşen mücadeleye verdiği direnç oldukça önemli? Çünkü Batılı işgalciler Libya'daki planlarında başarılı oldukları takdirde sırada Suriye, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan, İran ve de elbette ki Türkiye var.
ABD, yutulmaya hazır lokma bekliyorBizim siyasiler, ABD ile stratejik müttefikliğine, BOP'un eşbakanlığına güveniyorlar ama unutmayalım ki, ABD'nin Türkiye için nihai hedefi bugün yaşadığımız sistem değildir. Onlar "laf dinleyen" siyasileri kullanabildikleri kadar kullanırlar, onların miadı, yani son kullanma tarihi dolunca hiç gözünün yaşına bakmadan bir kenara atarlar. "Ben sizler için şunu yaptım, bunu yaptım" demenin de hiçbir anlamı kalmaz. Daha bir iki yıl önce ABD'nin bazı siyasilerimizi deliğe süpüreceği söylentileri ayyuka çıkmamış mıydı? Dün bu siyasiler her şeyi harfiyen ABD adına yaptıkları halde, onları deliğe süpürmek isteyen irade bugün ya da yarın neden süpürmesin? ABD bugüne kadar bunu hep yapmıştır, bundan sonra yapmayacağının garantisi ne?Taşeron ve tavizkar siyaset güvenli bir liman değildir. Güvenli bir liman arıyorsanız bu, milli projelere sahip olmak, icazeti milletten almak, kendini millete hizmete adamaktır.
Batı, İran muhalefetini de kışkırttıMısır ve Tunus'ta isyanlar devam ederken, hatırlarsanız, bir anda İran'da da Batı destekli muhalif gruplar fırsat bu fırsat sokaklara dökülüverdi. İran'da yapılan protesto gösterileri devam ederken Batının bu isyanların arkasında olduğu her hallerinden belliydi.Bu noktada Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) yapılan açıklama oldukça dikkat çekici? AP Başkanı Jerzy Buzek, "İran halkı, Tunusluların ve Mısırlıların uğruna mücadele ettikleri özgürlüğün aynısını istiyor" ifadesini kullandı. Polonyalı Buzek ayrıca son günlerde fiilen gözetim altında oldukları ve telefonlarının kesildiği belirtilen rejim muhalifleri eski Başbakan Mir Hüseyin Musevi ve eski Meclis Başkanı Mehdi Kerrubi'ye hareket serbestisi tanınmasını ve göstericilere karşı şiddet kullanılmamasını istedi.Batılılar her fırsatı değerlendirerek İranlı muhalifleri İran yönetimine karşı kışkırtmak istiyorlar. İran yönetimi Batılı sömürgeci güçlere karşı kendi halklarını korumaya gayret ediyor ve milli bir takım projeler hayata geçirmeye çalışıyor. İran halkının ekserisi kendi yönetimlerinin Batılı sömürgecilere karşı duruşundan oldukça memnun?Yalnız şu da bir gerçek ki, İranlı muhaliflerin sayısında her geçen gün bir artış var. Bu da eksik giden bazı şeylerin olduğunu gösteriyor. İran Batıya karşı daha güçlü bir duruş sergilemek istiyorsa, ekonomisini de daha milli bir hale getirmeli ve milli gelirinden halka daha fazla pay ayırmalı. Küresel sömürücülerin insanları para ile satın alarak muhalif yapmaya çalıştıkları bir atmosferde halkın yoksul ve fakir olması her türlü menfi propagandaya açık olunması anlamına gelir.Bütün ülkelerin başta Türkiye olmak üzere Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne ihtiyacı var. İslam ülkelerinin kendi paralarını devreye koydukları, kendi kaynaklarını devlet millet ortaklığıyla işlettikleri bir dünyada birçok şey kendiliğinden düzelecektir ve yıllarca kan ve gözyaşından başka bir şey görmeyen Ortadoğu coğrafyası da gerçek barışla tanışacaktır.
BOP eşbaşkanlığı ve şov siyasetiLibya'da olayların patlak vereceği çok önceden belli olmasına rağmen Türkiye'nin bu ülkede bulunan 25 bin Türk vatandaşını tahliye etmeye geç başlaması oldukça düşündürücü?Kimse, "Türk dışişlerinin haberi yoktu" demesin, Başbakanı Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olan Türkiye nasıl olur da Libya'da ortalığın karışacağını bilmez. Türk siyasilerin bunu bilmemesinin imkanı yok.Fakat çok ilginçtir, halk isyanları Mısır'da ve Tunus'ta başlayınca ve diğer Ortadoğu ülkelerine de yayılınca Libya'daki Türk vatandaşlar Türkiye büyükelçiliğine giderek, olayların Libya'ya sıçrayıp sıçramayacağını soruyorlar. Büyükelçilikten "Herhangi bir sorun yok, durum kontrol altında" cevabını alarak huzur içinde evlerine dönüyorlar. Ama ne var ki, ortalık bir anda karışıyor ve Türk vatandaşları namlunun ucunda hedef tahtasında kalıyor.Hatırlarsanız, Mısır olayları devam ederken, Başbakan Erdoğan'ın günde 6 kez ABD Başkanı Obama ile telefon görüşmesi yaparak durumu istişare ettiği belirtilmişti.BOP'un planlayıcılarıyla bu kadar içli dışlı olan ve belirttiğimiz gibi eşbaşkan da olan siyasilerimizin Libya'dan habersiz olması asla mümkün değil. Bazı Avrupa ülkelerinin olaylardan çok önce vatandaşlarını tahliye etmeye başladıkları dikkate alındığında demek ki bugünkü Libya gerçeği perde arkasında önceden biliniyordu.Soru şu: Peki, neden Türkiye, BOP'un uygulaması şeklinde cereyan eden olaylar öncesi vatandaşlarını çekmeye başlamadı? Murat Çabas
Libya'nın bu, önceleri içten çökertme planıyla başlayan ardından da fiili bir işgale dönüşen mücadeleye verdiği direnç oldukça önemli? Çünkü Batılı işgalciler Libya'daki planlarında başarılı oldukları takdirde sırada Suriye, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan, İran ve de elbette ki Türkiye var.
ABD, yutulmaya hazır lokma bekliyorBizim siyasiler, ABD ile stratejik müttefikliğine, BOP'un eşbakanlığına güveniyorlar ama unutmayalım ki, ABD'nin Türkiye için nihai hedefi bugün yaşadığımız sistem değildir. Onlar "laf dinleyen" siyasileri kullanabildikleri kadar kullanırlar, onların miadı, yani son kullanma tarihi dolunca hiç gözünün yaşına bakmadan bir kenara atarlar. "Ben sizler için şunu yaptım, bunu yaptım" demenin de hiçbir anlamı kalmaz. Daha bir iki yıl önce ABD'nin bazı siyasilerimizi deliğe süpüreceği söylentileri ayyuka çıkmamış mıydı? Dün bu siyasiler her şeyi harfiyen ABD adına yaptıkları halde, onları deliğe süpürmek isteyen irade bugün ya da yarın neden süpürmesin? ABD bugüne kadar bunu hep yapmıştır, bundan sonra yapmayacağının garantisi ne?Taşeron ve tavizkar siyaset güvenli bir liman değildir. Güvenli bir liman arıyorsanız bu, milli projelere sahip olmak, icazeti milletten almak, kendini millete hizmete adamaktır.
Batı, İran muhalefetini de kışkırttıMısır ve Tunus'ta isyanlar devam ederken, hatırlarsanız, bir anda İran'da da Batı destekli muhalif gruplar fırsat bu fırsat sokaklara dökülüverdi. İran'da yapılan protesto gösterileri devam ederken Batının bu isyanların arkasında olduğu her hallerinden belliydi.Bu noktada Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) yapılan açıklama oldukça dikkat çekici? AP Başkanı Jerzy Buzek, "İran halkı, Tunusluların ve Mısırlıların uğruna mücadele ettikleri özgürlüğün aynısını istiyor" ifadesini kullandı. Polonyalı Buzek ayrıca son günlerde fiilen gözetim altında oldukları ve telefonlarının kesildiği belirtilen rejim muhalifleri eski Başbakan Mir Hüseyin Musevi ve eski Meclis Başkanı Mehdi Kerrubi'ye hareket serbestisi tanınmasını ve göstericilere karşı şiddet kullanılmamasını istedi.Batılılar her fırsatı değerlendirerek İranlı muhalifleri İran yönetimine karşı kışkırtmak istiyorlar. İran yönetimi Batılı sömürgeci güçlere karşı kendi halklarını korumaya gayret ediyor ve milli bir takım projeler hayata geçirmeye çalışıyor. İran halkının ekserisi kendi yönetimlerinin Batılı sömürgecilere karşı duruşundan oldukça memnun?Yalnız şu da bir gerçek ki, İranlı muhaliflerin sayısında her geçen gün bir artış var. Bu da eksik giden bazı şeylerin olduğunu gösteriyor. İran Batıya karşı daha güçlü bir duruş sergilemek istiyorsa, ekonomisini de daha milli bir hale getirmeli ve milli gelirinden halka daha fazla pay ayırmalı. Küresel sömürücülerin insanları para ile satın alarak muhalif yapmaya çalıştıkları bir atmosferde halkın yoksul ve fakir olması her türlü menfi propagandaya açık olunması anlamına gelir.Bütün ülkelerin başta Türkiye olmak üzere Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne ihtiyacı var. İslam ülkelerinin kendi paralarını devreye koydukları, kendi kaynaklarını devlet millet ortaklığıyla işlettikleri bir dünyada birçok şey kendiliğinden düzelecektir ve yıllarca kan ve gözyaşından başka bir şey görmeyen Ortadoğu coğrafyası da gerçek barışla tanışacaktır.
BOP eşbaşkanlığı ve şov siyasetiLibya'da olayların patlak vereceği çok önceden belli olmasına rağmen Türkiye'nin bu ülkede bulunan 25 bin Türk vatandaşını tahliye etmeye geç başlaması oldukça düşündürücü?Kimse, "Türk dışişlerinin haberi yoktu" demesin, Başbakanı Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olan Türkiye nasıl olur da Libya'da ortalığın karışacağını bilmez. Türk siyasilerin bunu bilmemesinin imkanı yok.Fakat çok ilginçtir, halk isyanları Mısır'da ve Tunus'ta başlayınca ve diğer Ortadoğu ülkelerine de yayılınca Libya'daki Türk vatandaşlar Türkiye büyükelçiliğine giderek, olayların Libya'ya sıçrayıp sıçramayacağını soruyorlar. Büyükelçilikten "Herhangi bir sorun yok, durum kontrol altında" cevabını alarak huzur içinde evlerine dönüyorlar. Ama ne var ki, ortalık bir anda karışıyor ve Türk vatandaşları namlunun ucunda hedef tahtasında kalıyor.Hatırlarsanız, Mısır olayları devam ederken, Başbakan Erdoğan'ın günde 6 kez ABD Başkanı Obama ile telefon görüşmesi yaparak durumu istişare ettiği belirtilmişti.BOP'un planlayıcılarıyla bu kadar içli dışlı olan ve belirttiğimiz gibi eşbaşkan da olan siyasilerimizin Libya'dan habersiz olması asla mümkün değil. Bazı Avrupa ülkelerinin olaylardan çok önce vatandaşlarını tahliye etmeye başladıkları dikkate alındığında demek ki bugünkü Libya gerçeği perde arkasında önceden biliniyordu.Soru şu: Peki, neden Türkiye, BOP'un uygulaması şeklinde cereyan eden olaylar öncesi vatandaşlarını çekmeye başlamadı? Murat Çabas
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.