Gizli riyadan Allah’a sığın
Gizli riya, yani gösteriş hali insanda karınca izinden daha gizlidir. İbadete hamledildiği için, kendi başına bir istiklâli de yoktur. Ancak, yaptığının halk tarafından bilinmesini, anlaşılmasını ister. Böyle olmasını sevinerek bekler. İşte bu gizli riyadır
14.09.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Yapılan bir ibadette, riya ile ibadet niyeti eşit olursa, yani ibadet kendi başına, riya da kendi başına olup birbirine tesir edemeyecek şekilde at başı giderse, netice de böyle biterse, lehte ve aleyhte bir durum olmaz. Ve böyle bir işin sahibi kârlı çıkar.
Şayet, yapılan işte, ibadet asıl, riya da kendi başına tercihli bir durum taşıyorsa, bununla beraber, bu halin sahibi, riya ortada olmasa da, ibadete devam edecekse, riyayı ibadet niyetine sokmuyor ve bir istiklâl tanımıyorsa, verilecek hüküm: Bu gibi ibadetin aslına bir zarar gelmeyeceğidir. Ama böyle bir ibadetin sevabı eksilir, riya haline göre azar işitir. Çünkü ibadet yalnız Allah için olmalıdır. "Ben, şirkten uzak, zenginlerin en zenginiyim" kudsî hadisi, anlatmak istediğimiz manayı aydınlatır. Yukarıda da anlattığımız gibi, riya halini ayrı, ibadet halini ayrı bir mecradan yürütebilen, riyakârlık olmasa da ibadet edeceğine kani olursa cezalı kısma girmez.
Şunu da bil, riya hali, imanın aslına dokunuyorsa, nifaka dalınmış sayılır. Böyle bir hale sahip olanın cehennemin esfelinde yeri vardır. Riya imana karışmaz, farzlara dokunursa, imana dokunuşuna nazaran, hafif sayılır.
Nafile ibadetlere ve ibadetin bazı evsafına karışan riya hali, daha önce anlatılanlara benzediği için, yeniden anlatmaya lüzum görmüyoruz.
Gizli riya bahsine gelince...
Böyle bir riya, yani gösteriş hali insanda karınca izinden daha gizlidir. İbadete hamledildiği için, kendi başına bir istiklâli de yoktur. İçten içe bir gösteriş olduğu için, yalnız kalınca az, halk arasında çok ibadet etmeye tesir de etmez. Ancak, yaptığının halk tarafından bilinmesini, anlaşılmasını ister. Böyle olmasını sevinerek bekler. İşte bu gizli riyadır.
Böyle bir gösteriş halini def etmenin çaresi ve ilâcı, geliş yönünü tayindir. Yani mal ve şöhret sevgisinden neşet ettiğini anlamaktır. Bunlar dolayısıyla övülmeyi arzu etmektir ki, bunları daha önce anlatmış bulunuyoruz.
Böyle bir hale kapılana gerekir ki, Allah Teâlâ, onun bütün haline vâkıf olduğunu bile... Ve bilmeli ki, Allah Teâlâ, ona şu hitabı yapmaktadır:
"Sana göre Ben görenlerin en düşüğü oldum, öyle mi?" İnsan düşünmeli... Bu şekilde bir gösterişin kendisine bir hasılatı olsa da ölümle eriyip gidecektir. Öldükten sonra bir faydası olmayacaktır. Böyle bir düşünce sonunda bilinir ki, o kötü olan gizli riyadan arınmak, daha uygundur.
Yapılan bir ibadette, riya ile ibadet niyeti eşit olursa, yani ibadet kendi başına, riya da kendi başına olup birbirine tesir edemeyecek şekilde at başı giderse, netice de böyle biterse, lehte ve aleyhte bir durum olmaz. Ve böyle bir işin sahibi kârlı çıkar.
Şayet, yapılan işte, ibadet asıl, riya da kendi başına tercihli bir durum taşıyorsa, bununla beraber, bu halin sahibi, riya ortada olmasa da, ibadete devam edecekse, riyayı ibadet niyetine sokmuyor ve bir istiklâl tanımıyorsa, verilecek hüküm: Bu gibi ibadetin aslına bir zarar gelmeyeceğidir. Ama böyle bir ibadetin sevabı eksilir, riya haline göre azar işitir. Çünkü ibadet yalnız Allah için olmalıdır. "Ben, şirkten uzak, zenginlerin en zenginiyim" kudsî hadisi, anlatmak istediğimiz manayı aydınlatır. Yukarıda da anlattığımız gibi, riya halini ayrı, ibadet halini ayrı bir mecradan yürütebilen, riyakârlık olmasa da ibadet edeceğine kani olursa cezalı kısma girmez.
Şunu da bil, riya hali, imanın aslına dokunuyorsa, nifaka dalınmış sayılır. Böyle bir hale sahip olanın cehennemin esfelinde yeri vardır. Riya imana karışmaz, farzlara dokunursa, imana dokunuşuna nazaran, hafif sayılır.
Nafile ibadetlere ve ibadetin bazı evsafına karışan riya hali, daha önce anlatılanlara benzediği için, yeniden anlatmaya lüzum görmüyoruz.
Gizli riya bahsine gelince...
Böyle bir riya, yani gösteriş hali insanda karınca izinden daha gizlidir. İbadete hamledildiği için, kendi başına bir istiklâli de yoktur. İçten içe bir gösteriş olduğu için, yalnız kalınca az, halk arasında çok ibadet etmeye tesir de etmez. Ancak, yaptığının halk tarafından bilinmesini, anlaşılmasını ister. Böyle olmasını sevinerek bekler. İşte bu gizli riyadır.
Böyle bir gösteriş halini def etmenin çaresi ve ilâcı, geliş yönünü tayindir. Yani mal ve şöhret sevgisinden neşet ettiğini anlamaktır. Bunlar dolayısıyla övülmeyi arzu etmektir ki, bunları daha önce anlatmış bulunuyoruz.
Böyle bir hale kapılana gerekir ki, Allah Teâlâ, onun bütün haline vâkıf olduğunu bile... Ve bilmeli ki, Allah Teâlâ, ona şu hitabı yapmaktadır:
"Sana göre Ben görenlerin en düşüğü oldum, öyle mi?" İnsan düşünmeli... Bu şekilde bir gösterişin kendisine bir hasılatı olsa da ölümle eriyip gidecektir. Öldükten sonra bir faydası olmayacaktır. Böyle bir düşünce sonunda bilinir ki, o kötü olan gizli riyadan arınmak, daha uygundur.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.