Gizli anlaşmalar anayasaya aykırıdır

İsrail ile yapılan gizli anlaşmalar yine gündemde. CHP'li Sezgin Tanrıkulu, "İsrail ile imzalanan ve Resmi Gazetede yayımlanmadan yürürlüğe giren siyasi, ticari, kültürel ve askeri tüm anlaşmaların listesi nedir?", "TBMM üyelerine kapalı oturumda açıklayacak mısınız?" şeklideki sorusuyla konuyu Meclis gündemine taşıdı.Kayseri Milletvekili olduğu dönemde Sn. Abdullah Gül'de aynı yönde soru önergesi sormuştu. Dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Taylan: "Anlaşma, 'Gizli', 'Gizlilik dereceli' bir anlaşmadır", "Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları, Gizli kalmasını gerektiren bir husustur" demiştir. Gizli anlaşmaları millet adına merak eden Gül nedense cumhurbaşkanı olduğu dönemde bu anlaşmaları millete açıklamamıştır. Kendi sorusuna geçmişte cevap alamamış ama sonra bu cevaplara en yetkili makamda ulaştığında ise o da bunları milletten neden gizlemiştir? Dışişleri Bakanlığı döneminde aynı soru önergesi Ahmet Davutoğlu'na sorulmuş; Davutoğlu da "yapılan gizli anlaşmaların hizmetin gereği dolayısıyla gizli olduğunu" ifade etmiştir. Türkiye ile İsrail arasında yapılan Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması'nın bu "hizmet gereği" olarak ifade edilen gizli maddeleri bugüne kadar açıklanmamıştır. Ancak saklanan bu hizmet gereklerinin; Konya ovasında eğitilen İsrail pilotlarının Lübnan'da sivillere karşı korkunç bir kıyım gerçekleştirme işinin olduğunu, İsrail'in "Filistin'i, Lübnan'ı ve Suriye'yi bombalamak için Türk hava sahasını kullanma olduğunu basından herkes öğrenmiş oldu. Ortada Türk halkına hizmetin bir gereği değil; İsrail'in amacına hizmetin bir gereği ifa edilmektedir. Anayasa'nın 90. maddesine göre Türkiye'nin imzaladığı anlaşmaların yürürlüğe girmesi için TBMM'de kabul edilmesi gerekir. Daha önceki bir anlaşmaya dayanan uygulama anlaşmaları ise TBMM'de onay şartı yoksa da yürürlüğe girmesi Resmi Gazete'de yayımlanmaları şarttır. Anayasanın açık hükümlerine göre TBMM'nin onayı ya da bilgisi olmadan hiçbir anlaşma yürürlüğe giremez. Yürürlüğe girmeyen bir hükmü varmış gibi uygulamak da suçtur. Zira devletin hiçbir yetkilisi anayasa açıkça aykırı bir hükmü uygulayamaz. Gizli anlaşma vardır demek bile başlı başına Anayasanın 90. maddesinin açık bir ihlalidir. Anayasamız, "Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları", "hizmet gereği" vs. nedenlerle de olsa gizli anlaşmalara hiçbir açık kapı bırakmamıştır. Çünkü anayasamız gizli anlaşmaların önünü 90. madde ile tamamen kapatmıştır. Anayasa'da "gizli anlaşmalar yasaktır" gibi bir hüküm aramak ve böyle bir hüküm yoksa gizli anlaşma yapılabilir yorumu çıkarmak ise anayasa tekniği ile bağdaşmaz. Şöyle ki; maddenin aksi anlamından bunun mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Yine hukukta yorum o konu hakkında bir hukuk boşluğu varsa yapılabilir. En üst norm olan anayasa bunun sınırlarını çizdiği için bu konuda; "teamül vardır" veya "önceki hükümetler zamanında imzalanmıştır" savunmasına da sığınılamaz. 90. madde tartışmasız bir şekilde gizli anlaşmalara hiçbir istisnai açık kapı bırakmamıştır. Aksine bütün anlaşmaların yayımlanmasını şart koşmuştur. Bu açık yasağa rağmen başka bir devlete karşı devlet adına gizli bir anlaşma ile taahhüt altına girilmişse bu anlaşma hükümsüzdür. İmza koyan yetkilinin bu eylemi devletin imkanlarını anayasaya aykırı olarak başka devletlere gizli olarak kullandırması anlamına gelir. Bu ise tam manasıyla casusluk ve vatana ihanettir. Gizli anlaşmaların içeriği ile ilgili bir algoritma denemesini başka bir yazımızda sizlerle paylaşacağız.