Radikal'den Murat Yetkin, "YAŞ'tan çıkan yeni kadro, Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar olduğu tespitine dayanıyor" diyor.
Sonuçları açıklanan Yüksek Askeri Şûra toplantıları sonunda,Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in Jandarma Genel Komutanlığı'na atanması ilk anda ilgilenenlerin dikkatini çekmeye yetti. Sürpriz olarak değerlendirilen bu gelişme, kimilerine göre Koşaner'in Özel Harpçiliğinden kaynaklanıyor, PKK ile mücadelenin boyut değiştireceğine işaret ediyordu. Bunda gerçeklik payı yok değil. Ancak Koşaner'in Jandarma'nın başına getirilmesini, PKK odaklı bir güvenlik anlayışının güçlendirilmesinin ötesinde, daha geniş bir resme, stratejik bir tercihe dayandırmak mümkün. Öncelikle bu tercihin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve 30 Ağustos'ta görevi ondan devralacak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından birlikte yapıldığı varsayılabilir. Koşaner, Özkök'ün İkinci Başkan sıfatıyla karargâhını emanet edecek kadar güvendiği isimdi. Zaten Büyükanıt, Koşaner ve Birinci Ordu Komutanlığı'ndan Kara Kuvvetleri'nin başına getirilen Orgeneral İlker Başbuğ, üçü de, Özkök'ün karargâhını emanet edip İkinci Başkan olarak çalıştığı komutanlar oldu. Şimdi Genelkurmay Karargâhı, Büyükanıt'ın Kara Kuvvetlerinde Kurmay Başkanı olan Orgeneral Ergin Saygun'a emanet. Saygun'un yerini alan da, Büyükanıt'ın Harekât Başkanlığı döneminde Genelkurmay Genel Sekreteri olan ve Milli Savunma Bakanlığı karargâhının emanet edildiği MSB Müsteşarlığı görevinden gelen Orgeneral Atila Işık oldu. Hepsi NATO'da görev almışAslında YAŞ toplantısıyla oluşan Büyükanıt-Başbuğ-Koşaner kadrosuna, dördüncü adam olarak Saygun'u, önü açılan kadro elemanı olarak da Işık'ı dahil etmek mümkün. Oluşan emir-komuta zincirindeki isimlerin başka ortak yönleri de var. Örneğin, Büyükanıt, Başbuğ ve Koşaner'in mesleki yolları NATO istihbarat subaylığından geçmiş. Büyükanıt 1961, Başbuğ 1962 Harbiye mezunu, 27 Mayıs kuşağı sayılırlar. Koşaner, Saygun ve Işık, Harbiye'nin Talat Aydemir olayları nedeniyle mezun vermediği 1963-64 dönemi ardından yeniden mezun vermeye başladığı 1965-66 yıllarında mezun olmuşlar. Türkiye'nin o çalkantılı yıllarını Harbiye'de geçirmişler. Büyükanıt ve Koşaner'in yolları daha sonra Harbiye komutanlığından da geçmiş. Ege Ordu Komutanı olan Orgeneral Şükür Sarıışık MGK Genel Sekreterliği, Başbuğ ve Ege Ordu Komutanlığı'ndan Birinci Ordu Komutanlığı'na terfi ettirilen Orgeneral Fethi Tuncel, MGK Genel Sekreter Yardımcılığı yapmışlar. Tuncel gibi, Suriye, Irak, İran sınırının kontrolü ve PKK ile mücadelede önemli rol üstlenen İkinci Ordu Komutanlığı'na getirilen Orgeneral Hasan Iğsız ve Eğitim Doktrin Komutanlığı'na getirilen Orgeneral Orhan Yöney de NATO'da üst düzey görev almış subaylar. Saygun da NATO bünyesinde önemli görevler almış. Işık ABD ve İngiltere'de Türkiye'yi temsil etmiş. Koşaner ve Sarıışık, Kıbrıs görevlerinde uzmanlaşmışlar. Hepsi, mesleklerinin bir aşamasında PKK ile mücadelede yer almış. Komutanlar birbirlerini tanıyorÖzetle, Ağustos 2006 YAŞ toplantısının Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde daha önce halef-selef ilişkisi içinde olmuş, karargâh yapılarını ve birbirlerini iyi tanıyan, daha homojen hale gelmiş bir emir-komuta zinciri oluşturduğu görülüyor. TSK'nın son yıllarda gördüğü bu en homojen yapının oluşması temelde bir saptamaya dayanıyor: Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar ve belirsizlikler bulunuyor; TSK da kendi yapısını bu muhtemel gelişmelere göre hazırlıyor. Başka deyişle, kaleyi tahkim ediyor. Bu gelişmeleri şöyle sıralamak mümkün: PKK tehdidinin tırmanmaya başlaması ve saldırılarında Irak'ı kullanması; Irak'ta iç savaşa dönüşme işaretleri verecek şekilde tırmanan çatışmalar; ABD ile dönem dönem gerilen ilişkiler; Ortadoğu'da gerilimin İsrail'in Filistin ve Lübnan harekâtıyla artması, Türkiye'nin bölgeye asker göndermesi tartışmasının başlaması; Kıbrıs sorununun AB ile yeni sorunlar vaat etmesi; Fransa'da Mayıs 2007'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ile AB ile dengelerin değişme ihtimali sıralanabilir. Zor günler kapıda. Sıcak gündemlerBu noktada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de Mayıs 2007'de Çankaya'yı onbirinci Cumhurbaşkanına devredeceğine dikkat çekmekte fayda var. Yeni cumhurbaşkanının Anayasa'nın laiklik başta olmak üzere temel ilkelerine halel getirmemesi gerektiği, aksi halde askerin bundan ciddi rahatsızlık duyacağı yolundaki görüşün, yaptığımız bir sohbet çerçevesinde İkinci Başkan Koşaner'e ait olduğu Genelkurmay tarafından açıklanmıştı. Bir anlamda Özkök, bu sözlerin kendisi adına konuşmaya yetkili bir komutan tarafından dile getirildiğini ilan etmişti. Dün açıklanan kararlarla, Koşaner'in MGK üyeliği iki yıl öne alınmış oluyor. Çünkü MGK'ya ordu komutanları değil, ancak kuvvet komutanları girebiliyor. Büyükanıt, yıllardır iki yıldır üyesi olduğu MGK'nın gelecek toplantısına, yanında ekibin yeni üyeleri Başbuğ ve Koşaner ile birlikte girecek. 2007 kasım seçimleriyle oluşacak yeni hükümet bu kadro ve bugünden hazırlanan devamıyla çalışacak. Asker, kendi içinde taşları yerine oturttuğunu ve gelişmelere hazır olduğunu gösteriyor.
Sonuçları açıklanan Yüksek Askeri Şûra toplantıları sonunda,Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in Jandarma Genel Komutanlığı'na atanması ilk anda ilgilenenlerin dikkatini çekmeye yetti. Sürpriz olarak değerlendirilen bu gelişme, kimilerine göre Koşaner'in Özel Harpçiliğinden kaynaklanıyor, PKK ile mücadelenin boyut değiştireceğine işaret ediyordu. Bunda gerçeklik payı yok değil. Ancak Koşaner'in Jandarma'nın başına getirilmesini, PKK odaklı bir güvenlik anlayışının güçlendirilmesinin ötesinde, daha geniş bir resme, stratejik bir tercihe dayandırmak mümkün. Öncelikle bu tercihin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve 30 Ağustos'ta görevi ondan devralacak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından birlikte yapıldığı varsayılabilir. Koşaner, Özkök'ün İkinci Başkan sıfatıyla karargâhını emanet edecek kadar güvendiği isimdi. Zaten Büyükanıt, Koşaner ve Birinci Ordu Komutanlığı'ndan Kara Kuvvetleri'nin başına getirilen Orgeneral İlker Başbuğ, üçü de, Özkök'ün karargâhını emanet edip İkinci Başkan olarak çalıştığı komutanlar oldu. Şimdi Genelkurmay Karargâhı, Büyükanıt'ın Kara Kuvvetlerinde Kurmay Başkanı olan Orgeneral Ergin Saygun'a emanet. Saygun'un yerini alan da, Büyükanıt'ın Harekât Başkanlığı döneminde Genelkurmay Genel Sekreteri olan ve Milli Savunma Bakanlığı karargâhının emanet edildiği MSB Müsteşarlığı görevinden gelen Orgeneral Atila Işık oldu. Hepsi NATO'da görev almışAslında YAŞ toplantısıyla oluşan Büyükanıt-Başbuğ-Koşaner kadrosuna, dördüncü adam olarak Saygun'u, önü açılan kadro elemanı olarak da Işık'ı dahil etmek mümkün. Oluşan emir-komuta zincirindeki isimlerin başka ortak yönleri de var. Örneğin, Büyükanıt, Başbuğ ve Koşaner'in mesleki yolları NATO istihbarat subaylığından geçmiş. Büyükanıt 1961, Başbuğ 1962 Harbiye mezunu, 27 Mayıs kuşağı sayılırlar. Koşaner, Saygun ve Işık, Harbiye'nin Talat Aydemir olayları nedeniyle mezun vermediği 1963-64 dönemi ardından yeniden mezun vermeye başladığı 1965-66 yıllarında mezun olmuşlar. Türkiye'nin o çalkantılı yıllarını Harbiye'de geçirmişler. Büyükanıt ve Koşaner'in yolları daha sonra Harbiye komutanlığından da geçmiş. Ege Ordu Komutanı olan Orgeneral Şükür Sarıışık MGK Genel Sekreterliği, Başbuğ ve Ege Ordu Komutanlığı'ndan Birinci Ordu Komutanlığı'na terfi ettirilen Orgeneral Fethi Tuncel, MGK Genel Sekreter Yardımcılığı yapmışlar. Tuncel gibi, Suriye, Irak, İran sınırının kontrolü ve PKK ile mücadelede önemli rol üstlenen İkinci Ordu Komutanlığı'na getirilen Orgeneral Hasan Iğsız ve Eğitim Doktrin Komutanlığı'na getirilen Orgeneral Orhan Yöney de NATO'da üst düzey görev almış subaylar. Saygun da NATO bünyesinde önemli görevler almış. Işık ABD ve İngiltere'de Türkiye'yi temsil etmiş. Koşaner ve Sarıışık, Kıbrıs görevlerinde uzmanlaşmışlar. Hepsi, mesleklerinin bir aşamasında PKK ile mücadelede yer almış. Komutanlar birbirlerini tanıyorÖzetle, Ağustos 2006 YAŞ toplantısının Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde daha önce halef-selef ilişkisi içinde olmuş, karargâh yapılarını ve birbirlerini iyi tanıyan, daha homojen hale gelmiş bir emir-komuta zinciri oluşturduğu görülüyor. TSK'nın son yıllarda gördüğü bu en homojen yapının oluşması temelde bir saptamaya dayanıyor: Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar ve belirsizlikler bulunuyor; TSK da kendi yapısını bu muhtemel gelişmelere göre hazırlıyor. Başka deyişle, kaleyi tahkim ediyor. Bu gelişmeleri şöyle sıralamak mümkün: PKK tehdidinin tırmanmaya başlaması ve saldırılarında Irak'ı kullanması; Irak'ta iç savaşa dönüşme işaretleri verecek şekilde tırmanan çatışmalar; ABD ile dönem dönem gerilen ilişkiler; Ortadoğu'da gerilimin İsrail'in Filistin ve Lübnan harekâtıyla artması, Türkiye'nin bölgeye asker göndermesi tartışmasının başlaması; Kıbrıs sorununun AB ile yeni sorunlar vaat etmesi; Fransa'da Mayıs 2007'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ile AB ile dengelerin değişme ihtimali sıralanabilir. Zor günler kapıda. Sıcak gündemlerBu noktada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de Mayıs 2007'de Çankaya'yı onbirinci Cumhurbaşkanına devredeceğine dikkat çekmekte fayda var. Yeni cumhurbaşkanının Anayasa'nın laiklik başta olmak üzere temel ilkelerine halel getirmemesi gerektiği, aksi halde askerin bundan ciddi rahatsızlık duyacağı yolundaki görüşün, yaptığımız bir sohbet çerçevesinde İkinci Başkan Koşaner'e ait olduğu Genelkurmay tarafından açıklanmıştı. Bir anlamda Özkök, bu sözlerin kendisi adına konuşmaya yetkili bir komutan tarafından dile getirildiğini ilan etmişti. Dün açıklanan kararlarla, Koşaner'in MGK üyeliği iki yıl öne alınmış oluyor. Çünkü MGK'ya ordu komutanları değil, ancak kuvvet komutanları girebiliyor. Büyükanıt, yıllardır iki yıldır üyesi olduğu MGK'nın gelecek toplantısına, yanında ekibin yeni üyeleri Başbuğ ve Koşaner ile birlikte girecek. 2007 kasım seçimleriyle oluşacak yeni hükümet bu kadro ve bugünden hazırlanan devamıyla çalışacak. Asker, kendi içinde taşları yerine oturttuğunu ve gelişmelere hazır olduğunu gösteriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.