2 Kasım başkanlık seçimleri yaklaştıkça Amerikan güvenlik birimleri de teyakkuza geçti.
Seçimler öncesinde veya sırasında herhangi bir saldırı olabileceği şüphesiyle Amerikan askeri ve polisi ülkenin dört bir yanında harekete geçirilmiş vaziyette.
Charlie ve Kırmızı alarmın düşük seviyesi olarak bilinen Turuncu alarm, belli merkezler için verildi.
İç Güvenlik Bakanlığı, Newyork ve Washington gibi belli finans merkezlerinde turuncu alarm uyguluyor.
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlarla Amerikan ulusal borsası El Kaide yanlılarınca saldırıya maruz kalabileceği korkusuyla çembere alındı.
Amerika'nın diğer merkezlerinde ise Sarı alarm hakim.
Sabıkalı CIA ile yetersiz bulunan FBI yine devrede.
İstihbarat yetkilileri kendilerinden emin görüntü çizmelerine rağmen El Kaide gibi ne olduğunu tam bilemedikleri bir örgütün karşısında zayıf yönlerinin olduğunu da söylemeden edemiyorlar.
Bazı güvenlik yetkilileri El Kaide'nin teknik olarak kendilerinden üstün olduğunu bile açıkca itiraf ediyor.
El Kaide istediği zaman şehiriçi iletişim ağını kullanarak trafik sistemini bile çökertebiliyor, istediği binanın asansör kapılarını istediği satte durdurup çalıştırabiliyor(muş).
Kaide öyle bir örgüt ki; CIA ve FBI'yı avucunda oynatıyor.
Afgan dağlarında yetiştiği söylenen Kaide yanlıları Amerika'nın göbeğinde at koşturuyor...İlginç. İlginç olduğu kadar da karmaşık bir durum.
Seçimler yaklaştıkça artan güvenlik tedbirleri bununla kısıtlı değil tabi ki.
11 Eylül sonrası baskıya maruz kalan esmer tenliler, asya kökenliler ve Araplar yanında dış orijinli Müslümanlar ve ülke vatandaşları kıskaca alınmış durumda.
Seçimler yaklaştıkça Müslümanlar'a yönelik baskılar artırıldı. Bunun mantığı da sakat.
Demokrat aday Kerry karşısında eli zayıflayan gidici başkan Bush, ulusal güvenliği gerekçe göstererek seçmenin gözüne girmeye çalışıyor. Bunu yaparken de İslami kimlikli kurumlar ve kişiler fişlenmeye devam ediyor.
Ülke genelinde yapılan araştırma, Amerikan hükümetinin Araplara ve Müslümanlara büyük baskı yapıldığını birkez daha gözler önüne serdi.
Ermeni ve Yahudi diyasporaya sempati duyan ve el üstünde tutan Amerikan idaresinin ikiyüzlü tutumu Bush yönetiminin de kaderini etkileyecek.
Terör ve terörist kılıfını kullanarak demokrasinin beşiği olarak görülen bir ülkede, insanların günlük yaşamları baltalanıyor, sosyal hakları engelleniyor, tecritler uygulanıyor, yaşam alanları daraltılıyor.
Bazılarının hayatları daraltılarak diğer bazılarının hayatları genişletiliyor. Hatlar da burada kopuyor.
Amerikan vatandaşlığı tezini işleyerek ülkedeki etniseteyi perçinlemek isteyen Amerikan yönetimi SOS veriyor aslında.
Dünya vatandaşları Amerika'yı ve Amerikancıları en büyük düşman olarak görmeye başladı.
Bush da Kerry de bunun farkında.
Ama; Bush olayın üzerine giderek Amerikan karşıtlığının daha da artmasına neden oluyor.
Asıl amaç da bu belki.
Bunu bilemeyiz ama; bilinen tek şey var:
Amerikan idaresi her yönden alarm veriyor.
Özelde Turuncu, genelde Sarı.
Aslında Kırmızı.
Seçimler öncesinde veya sırasında herhangi bir saldırı olabileceği şüphesiyle Amerikan askeri ve polisi ülkenin dört bir yanında harekete geçirilmiş vaziyette.
Charlie ve Kırmızı alarmın düşük seviyesi olarak bilinen Turuncu alarm, belli merkezler için verildi.
İç Güvenlik Bakanlığı, Newyork ve Washington gibi belli finans merkezlerinde turuncu alarm uyguluyor.
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlarla Amerikan ulusal borsası El Kaide yanlılarınca saldırıya maruz kalabileceği korkusuyla çembere alındı.
Amerika'nın diğer merkezlerinde ise Sarı alarm hakim.
Sabıkalı CIA ile yetersiz bulunan FBI yine devrede.
İstihbarat yetkilileri kendilerinden emin görüntü çizmelerine rağmen El Kaide gibi ne olduğunu tam bilemedikleri bir örgütün karşısında zayıf yönlerinin olduğunu da söylemeden edemiyorlar.
Bazı güvenlik yetkilileri El Kaide'nin teknik olarak kendilerinden üstün olduğunu bile açıkca itiraf ediyor.
El Kaide istediği zaman şehiriçi iletişim ağını kullanarak trafik sistemini bile çökertebiliyor, istediği binanın asansör kapılarını istediği satte durdurup çalıştırabiliyor(muş).
Kaide öyle bir örgüt ki; CIA ve FBI'yı avucunda oynatıyor.
Afgan dağlarında yetiştiği söylenen Kaide yanlıları Amerika'nın göbeğinde at koşturuyor...İlginç. İlginç olduğu kadar da karmaşık bir durum.
Seçimler yaklaştıkça artan güvenlik tedbirleri bununla kısıtlı değil tabi ki.
11 Eylül sonrası baskıya maruz kalan esmer tenliler, asya kökenliler ve Araplar yanında dış orijinli Müslümanlar ve ülke vatandaşları kıskaca alınmış durumda.
Seçimler yaklaştıkça Müslümanlar'a yönelik baskılar artırıldı. Bunun mantığı da sakat.
Demokrat aday Kerry karşısında eli zayıflayan gidici başkan Bush, ulusal güvenliği gerekçe göstererek seçmenin gözüne girmeye çalışıyor. Bunu yaparken de İslami kimlikli kurumlar ve kişiler fişlenmeye devam ediyor.
Ülke genelinde yapılan araştırma, Amerikan hükümetinin Araplara ve Müslümanlara büyük baskı yapıldığını birkez daha gözler önüne serdi.
Ermeni ve Yahudi diyasporaya sempati duyan ve el üstünde tutan Amerikan idaresinin ikiyüzlü tutumu Bush yönetiminin de kaderini etkileyecek.
Terör ve terörist kılıfını kullanarak demokrasinin beşiği olarak görülen bir ülkede, insanların günlük yaşamları baltalanıyor, sosyal hakları engelleniyor, tecritler uygulanıyor, yaşam alanları daraltılıyor.
Bazılarının hayatları daraltılarak diğer bazılarının hayatları genişletiliyor. Hatlar da burada kopuyor.
Amerikan vatandaşlığı tezini işleyerek ülkedeki etniseteyi perçinlemek isteyen Amerikan yönetimi SOS veriyor aslında.
Dünya vatandaşları Amerika'yı ve Amerikancıları en büyük düşman olarak görmeye başladı.
Bush da Kerry de bunun farkında.
Ama; Bush olayın üzerine giderek Amerikan karşıtlığının daha da artmasına neden oluyor.
Asıl amaç da bu belki.
Bunu bilemeyiz ama; bilinen tek şey var:
Amerikan idaresi her yönden alarm veriyor.
Özelde Turuncu, genelde Sarı.
Aslında Kırmızı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005