Cemiyet hayatında aile kurumunun yeri tartışılamaz. Aile toplumun en küçük birimidir. O sağlam olursa cemiyetler de sağlam olur ve ayakta durur.
Bugün gençlerimiz ancak 3035 yaşlarında bir meslek sahibi olabilmektedir. Bu yaşa kadar bir yuva kuramayan gençlerimizin çoğu gayrimeşru bir hayat tarzını tercih etmekte; bu durum toplum bünyesinde ciddi yaralar açmaktadır.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş Bey BTP iktidarında aile kuracak gençlere 1 yıl sonra ödemek üzere kredi verileceğinin müjdesini tarihî Bursa mitinginde vermiştir:
"Gençlik milletin kanıdır, canıdır, enerjisidir. Artık bundan sonra evlilik çağına geldiği zaman yuva kuramayan gençliğime müjde. Onlara faizsiz kredi vereceğiz. Sıfır faizli kredi vereceğiz. İş imkanları tanıyacağız. Ve yuva kurma imkanını kendilerine temin edeceğiz. Okuma imkanı olmayan gençliğimizi sanat okullarında eğiterek sanat dallarını genişleteceğiz. Memleketimizi seferberlikle beraber şantiyeye çevireceğiz."
Prof. Dr. Haydar Baş gençlere sınavsız üniversite müjdesini de verdi:
"Sevgili gençler! Hemen müjdeyi vereyim. Liseyi bitiren genç evlatlarım, artık liseyi bitirdikten sonra korkmayın. Hepinizi üniversiteye alacağım. İmtihansız. Hiç merak etmeyin. Bu müjdeyi burada size veriyorum. Okumak isteyen hiç bir öğrenci kardeşim artık dışarıda kalmayacak."
Müjde yalnız gençlere değil, çiftçiye, memura, köylüye, esnafa yediden yetmişe milletimizin her kesimine hitap etmektedir.
Bu yıl hububat ithalinde ciddi bir patlama yaşandı. Yıllardır bize "Siz tarım ülkesisiniz. Sanayii bırakın, tarımla uğraşın" diye nasihatlerde bulunan Avrupa, bugün IMF eliyle Türk tarımını bitirmenin hesabı içindedir. Ard arda çıkan tütün, şeker, fındık, mısır yasalarıyla çiftçimizin beli iyice bükülmüş, tarlasına istediği ürünü istediği kadar ekemez hale gelmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş BTP iktidarında çiftçilerimize faizsiz kredi temin edileceğinin müjdesini de vermiştir:
"Sermaye temininden sonra -ki bunu biz emisyonla temin ediyoruz- tarım kesimine kredi veriyoruz. Henüz bağına bahçesine kardeşimiz tohumunu atmadan 6 ay evvel geliyor devlet basının kapısına, diyor ki "Baba ben buğday ekeceğim, şekerpancarı ekeceğim, çavdar ekeceğim. Benim yılda 50 milyarlık gelirim var. 25 milyar bana avans vereceksin". Devlet babasının kapısını çalıyor. Ve de yapacağını ispat ediyor. Devlet babası da "Al evladım. Sana 25 milyar avans" diyor. Bir tek kuruş faiz yok. Çalışmaya, kalkınmaya var mısınız?"
Çalışmadan, üretmeden kalkınmak mümkün değildir. IMF reçeteleriyle geldiğimiz içler acısı nokta ortadadır. Tarımda dünyanın sayılı ülkelerinden olan Türkiye, hububat ithalinde patlama gerçekleştirmiştir. Şimdi bu mahsuller ucuz veriliyor görünse de, Türkiye'nin tarım üretimi tamamen durduktan sonra aynı ürünleri bize üç-dört misli pahalıya satacaklardır. Yalnız hububatta değil, katı ve sıvı yağ, yağlı tohum ve meyve ithalatı da ciddi boyutlarda artmıştır. İthalat cenneti bir ülke haline gelmiş olmamız gösteriyor ki borçla ve dış destekle kalkınmak mümkün değildir. Eğer IMF reçeteleri dertlerin devası olsaydı bugün çiftçimiz, işçimiz, memurumuz, köylümüz, esnafımız topyekün insanımız bu halde olmazdı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle "Çalışmadan hiç bir şey olmaz. Dilenerek ancak rezil oluruz. 24 saat çalışırsak bizim artıklarımız 10 tane Avrupa bakar". Milletçe BTP iktidarında ve Haydar Baş Bey'in önderliğinde, O'nun nevi şahsına münhasır proje ve görüşleriyle çalışmanın ve kalkınmanın zamanı artık gelmiştir.
Bugün gençlerimiz ancak 3035 yaşlarında bir meslek sahibi olabilmektedir. Bu yaşa kadar bir yuva kuramayan gençlerimizin çoğu gayrimeşru bir hayat tarzını tercih etmekte; bu durum toplum bünyesinde ciddi yaralar açmaktadır.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş Bey BTP iktidarında aile kuracak gençlere 1 yıl sonra ödemek üzere kredi verileceğinin müjdesini tarihî Bursa mitinginde vermiştir:
"Gençlik milletin kanıdır, canıdır, enerjisidir. Artık bundan sonra evlilik çağına geldiği zaman yuva kuramayan gençliğime müjde. Onlara faizsiz kredi vereceğiz. Sıfır faizli kredi vereceğiz. İş imkanları tanıyacağız. Ve yuva kurma imkanını kendilerine temin edeceğiz. Okuma imkanı olmayan gençliğimizi sanat okullarında eğiterek sanat dallarını genişleteceğiz. Memleketimizi seferberlikle beraber şantiyeye çevireceğiz."
Prof. Dr. Haydar Baş gençlere sınavsız üniversite müjdesini de verdi:
"Sevgili gençler! Hemen müjdeyi vereyim. Liseyi bitiren genç evlatlarım, artık liseyi bitirdikten sonra korkmayın. Hepinizi üniversiteye alacağım. İmtihansız. Hiç merak etmeyin. Bu müjdeyi burada size veriyorum. Okumak isteyen hiç bir öğrenci kardeşim artık dışarıda kalmayacak."
Müjde yalnız gençlere değil, çiftçiye, memura, köylüye, esnafa yediden yetmişe milletimizin her kesimine hitap etmektedir.
Bu yıl hububat ithalinde ciddi bir patlama yaşandı. Yıllardır bize "Siz tarım ülkesisiniz. Sanayii bırakın, tarımla uğraşın" diye nasihatlerde bulunan Avrupa, bugün IMF eliyle Türk tarımını bitirmenin hesabı içindedir. Ard arda çıkan tütün, şeker, fındık, mısır yasalarıyla çiftçimizin beli iyice bükülmüş, tarlasına istediği ürünü istediği kadar ekemez hale gelmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş BTP iktidarında çiftçilerimize faizsiz kredi temin edileceğinin müjdesini de vermiştir:
"Sermaye temininden sonra -ki bunu biz emisyonla temin ediyoruz- tarım kesimine kredi veriyoruz. Henüz bağına bahçesine kardeşimiz tohumunu atmadan 6 ay evvel geliyor devlet basının kapısına, diyor ki "Baba ben buğday ekeceğim, şekerpancarı ekeceğim, çavdar ekeceğim. Benim yılda 50 milyarlık gelirim var. 25 milyar bana avans vereceksin". Devlet babasının kapısını çalıyor. Ve de yapacağını ispat ediyor. Devlet babası da "Al evladım. Sana 25 milyar avans" diyor. Bir tek kuruş faiz yok. Çalışmaya, kalkınmaya var mısınız?"
Çalışmadan, üretmeden kalkınmak mümkün değildir. IMF reçeteleriyle geldiğimiz içler acısı nokta ortadadır. Tarımda dünyanın sayılı ülkelerinden olan Türkiye, hububat ithalinde patlama gerçekleştirmiştir. Şimdi bu mahsuller ucuz veriliyor görünse de, Türkiye'nin tarım üretimi tamamen durduktan sonra aynı ürünleri bize üç-dört misli pahalıya satacaklardır. Yalnız hububatta değil, katı ve sıvı yağ, yağlı tohum ve meyve ithalatı da ciddi boyutlarda artmıştır. İthalat cenneti bir ülke haline gelmiş olmamız gösteriyor ki borçla ve dış destekle kalkınmak mümkün değildir. Eğer IMF reçeteleri dertlerin devası olsaydı bugün çiftçimiz, işçimiz, memurumuz, köylümüz, esnafımız topyekün insanımız bu halde olmazdı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle "Çalışmadan hiç bir şey olmaz. Dilenerek ancak rezil oluruz. 24 saat çalışırsak bizim artıklarımız 10 tane Avrupa bakar". Milletçe BTP iktidarında ve Haydar Baş Bey'in önderliğinde, O'nun nevi şahsına münhasır proje ve görüşleriyle çalışmanın ve kalkınmanın zamanı artık gelmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011