1854 yılında Avrupa piyasalarına yapılan ilk borçlanma, Osmanlı Devleti'nde "banka" kurumunu gündeme getirmiştir. Çünkü Avrupalı sermayedarlar, verdikleri paralara karşılık devlet garantisi istemiştir. Daha önce kurulan ve kısa süre ayakta kalan İstanbul Bankası (Banque de Constantinople) deneyimiyle, Osmanlı Bankası (Banque Imperiale Ottomane) 1863 yılında kurulmuştur. Bu bankalarla birlikte "Galata Sarrafları" artık "Bankerlik" statüsüne iyice ve resmen yerleşmişlerdir.
Bu bankerlerden önemli olanları şunlardır:
1- Manolaki Baltazzi (Baltacı): Osmanlı ekonomi tarihinde yarım asırdan fazla bir zaman büyük rol oynamış bir bankerdir. XVIII. yüzyıl ortalarında İzmir'e yerleşmiş ve daha çok finans alanında faaliyet göstermiş olan İtalyan kökenli Baltazzi ailesi, XIX. yüzyılda Batı Anadolu'da oldukça etkin bir ailedir. Büyük servet ve mülk edinmiştir. Baltazzi'nin diğer bir özelliği de Osmanlı İmparatorluğu'nda teba olmadığı halde ilk mesken mülkü edinen kişi olmasıdır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyet gösteren pek çok banker gibi Baltacı Manolaki de iltizam işleriyle uğraşmakta ve imparatorluğun her köşesinde vergi mültezimi olarak vergi toplamaktaydı. Baltazzi'lerin Osmanlı İmparatorluğu nezdindeki itibarlarının bir örneği de Abdülaziz'in İzmir ziyareti sırasında görülmektedir. Abdülaziz, 1863 yılında İzmir'e geldiğinde, Baltazzi'lerin Buca'da bulunan evlerinde ağırlandı.
2- Camondo: Dönemin önemli bankerlerinden olan Camondolar'ın kökeni İspanya'ya dayanmaktadır. Ailenin İstanbul'da varlığı tespit edilen ilk üyesi Haim Camondo'dur. Haim İngiltere, Fransa ve Avusturya'dan "beratlı tüccar" sıfatına sahip bir tüccardır. Camondo Ailesi'nin Osmanlı İmparatorluğu ve bürokratlarıyla yakın ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir. Osmanlı devlet adamları ile Camondolar'ın bağlantısı iki şekilde olmuştur. Bunlardan biri Camondo Bankası ve devlet arasındaki resmi ekonomik ilişkiler şeklinde, ikincisi de sarraf veya banker kimliği ile Camondolar'ın bürokratlarla kişisel olarak kurdukları ilişkiler şeklinde kendini göstermiştir.
Camondolar İstanbul'da bulundukları süre içerisinde dört padişah (Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamid) dönemi yaşamışlardır. Devletle olan ilişkileri, birçok ayrıcalığı da beraberinde getirmiş ve ailenin zenginleşmesinde büyük rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Camondolar'a ayrıcalık tanımasının sebebi kısa vadeli sıcak para ihtiyaçlarını sorunsuz olarak karşılama arzusudur. Camondolar'ın devlet adamları ve bürokratlarla özel ilişkileri sonucunda geliştirdikleri sermayeleri, Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulacak olan birçok işletmenin finansmanın sağlanmasında önemli rol oynamıştır.
3. Yorgo Zarifi: Rum Zarifi ailesinin kökeni Avlonya Sancağı'na bağlı Paşalimanı Adası'na dayanır. Yorgo Zarifi Osmanlı finans âlemiyle ilk kez 1845'te İstanbul Bankası'nın (Banque de Constantinople) tasfiyesi sırasında tanışmıştır. Osmanlı hükümeti Y. Zarifi ve diğer Galata Bankerlerinin de aralarında bulunduğu bu heyete bankanın tasfiyesi görevini vermiş; Zarifi de bu görevdeki gayreti ve başarısıyla Galata âlemi içinde kendine bir yer edinmişti. Zarifi ismi sadece Osmanlı Devleti'nin değil, Yunan Devleti'nin de dış borç anlaşmalarında görülecek fakat Kazgan'ın ifadesiyle bu ünlü banker servet ve şöhretini borçlu olduğu Osmanlı ekonomisine her zaman öncelik verecektir. 1869 yılından itibaren Galata'da birbiri ardı sıra kurulan bankalar hem devlete kısa vadeli kredi sağlamaya, hem de Avrupa finans çevreleri ile olan ilişkileri organize etmeye başlarlar. 1875'te devletin iflasını ilan etmesinin Zarifi'nin kariyerinde dönüm noktası olduğu söylenebilir.
Zarifi'nin Sultan Abdülhamid'le henüz şehzadeliğinde kurduğu ilişki onu Galata'nın en önemli bankeri haline getirir. 1877-78 Savaşı sırasında devlete açtığı kredilerle savaşın finansmanına önemli katkıda bulunur. Hatta Rusların İstanbul'a girmelerini önlemek için istenilen tazminatın verilmesinde hükümetin yanında olduğunu ilk açıklayan Zarifi olmuştur. Fakat açtığı avansların yüksek faizleri ve ağır şartları padişahı bile rahatsız eder boyuta ulaşır. Öyle ki, bu kredilerden bazılarına rüşvet iddiaları bile karışmıştır. Zarifi'nin padişahla olan ilişkileri zannedildiği gibi gerçek dostluktan öteye karşılıklı çıkarlar üzerine bina edilmişti.
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020