Fener Rum Patriği Bartholomeos'un bugüne kadar kapalı kapılar ardında yaptığı ve kamuoyu önünde kullanmayı uygun görmediği bir üslupla Türkiye'yi Hıristiyan dünyasına şikayet etmesi, özellikle zamanlama itibariyle çok anlamlı. Patrik şöyle şikayet ediyor Türkiye'yi: "Hiçbir soruna çözüm getiremedik. Tarafımıza saldırılar ve sıkıntılarımız fazlalaştı. AB'den tarih alınmasının eşiğine gelinmişken, Atina, Ankara ve Brüksel'e Hıristiyanların ve kilisemizin şikayetini ve düş kırıklığını ifade etmek isterim. Tarihi ve bize ait bir unvan (Ekümenik), bunu reddedemeyiz, kimliğimizi inkar etmiyoruz. Bize kim olduğumuzu onlar(Yani Türkler) söylemeyecek. Biz yüzyıllardır kim olduğumuzun bilincindeyiz."
Bu satırlar oldukça önemli.
Birinci olarak, belli çevrelerin "Patrikten ve patrikhaneden korkmaya gerek yok, ekümenik olsalar ne olur, onlar da bizim gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, neden korkuyorsunuz?" türünden safsatalarına patrikten önemli bir cevap geliyor. Patrik, kendisini Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak hissetmiş olsa, bizden bahsederken "onlar" sıfatını kullanmaz. Açık bir şekilde patrik kendisini ve cemaatini bizden farklı olarak görüyor. Biz "onlara" göre "ötekiyiz". Öncelikle bu hususun altını çizelim.
İkinci ve önemli bir konu da patriğin bu rutindışı çıkışının zamanlaması. İlk başta aklımıza gelen, 17 Aralık'a günler kala, patriğin AB'ye râm olmuş AKP hükümetinden daha fazla taviz koparabilmek adına böyle bir zamanda girişim başlattığı. Bu, doğru bir ihtimal olmakla beraber eksik bir yaklaşım.
Meltem TV'de yayınlanan ve Tarık Çanak ile Recep Bahar'ın hazırlayıp sunduğu "Kum Saati" programına telefonla katılan Aytunç Altındal, patriğin zamanlamasının sebeb-i hikmetinin eksik kalan tarafını tamamlıyor. Altındal, Bartholomeos'un bu çıkışının, bu hafta sonu Rus lider Putin'in Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde ve patrikhanenin "kutsal emanetlerinin" Roma'dan gönderilmesi sonrasında gerçekleşmesinin altını çiziyor. Çünkü Ortodoks Rusya'nın- daha doğrusu Rus kilisesinin- artık "kutsal emaneti olan Fener Rum Patriği'nin" ekümenikliğini tanıyıp tanımayacağı oldukça önemli bir konu. Putin'in bu ziyaret sırasında sergileyeceği tutum da bu bakımdan önem kazanıyor.
Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da, ABD'nin, hem Edelman düzeyinde hem de Beyaz Saray düzeyinde Fener Rum Patriği'ne ve "ekümeniklik" sıfatına gereğinden fazla sahip çıkması. Edelman'ın başlattığı davetiye krizi ve sonrasında hükümeti ve Türkiye'yi de karşısına almak pahasına patrikhaneye sahip çıkması Büyük Ortadoğu Projesi'yle doğrudan bağlantılı. Aytunç Altındal'ın ifadesiyle "Patrikhaneyi BOP'un neresinde kullanacağıyla" ABD'nin patrikhaneye verdiği destek doğru orantılı. ABD'nin özellikle patrikhanenin "ekümeniklik" sıfatı üzerinden Ortodoks Rusya'ya ve dolayısıyla Kafkaslara dinsel bir köprü kurma niyeti var. Bu Ortodoks-ekümenik köprü, BOP'un çok önemli bir ayağını teşkil ediyor.
Ankara'nın patrikhane konusunda takındığı tutum ise kaypak bir zeminde seyrediyor. AKP'nin, Edelman'ın davetine icabet etmeme konusunda aldığı boykot kararı üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, "bunu bir yere not ettik" şeklinde bir açıklama yapıyor. Bu açıklama pek âlâ şöyle tefsir edilebilir: "Bu boykotunuzla birlikte üzerinizi çizdik!"
Fakat Boucher devam ediyor: "Ancak aynı zamanda, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Ankara'da heyetle bir araya gelmesini de not ettik." Hemen belirtelim, Gül'ün kabul ettiği heyet Arhonlar!
Yeni Mesaj'ın 30 Kasım 2004 tarihli nüshasında manşetten duyurulan "Arhonlar teşkilatı", Yunanistan'ın Megalo İdea emelleri için canını ve malını çekinmeden ortaya koyacak kişilerin oluşturduğu ve Fener Rum Patrikhanesi'nin ABD'deki temsilcileri olarak bilinen paramosonik bir kurum. Bu Arhon heyetinin Edelman'ın davetiyle aynı günlerde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmesi ve Boucher'in bu kabulü de "bir taraflara not etmesi" üzerinde düşünülmesi gereken bir gelişme. AKP bir taraftan davete icabet etmeme kararı alarak, kamuoyuna "patrikhaneye bayrak açtı" imajını verirken, perde arkasında da patrikhanenin can damarı konumundaki Arhon teşkilatını özel bir kabulle ağırlıyor. Tamamen kamuoyunu aldatmaya yönelik bu kaypak tutum gözlerden kaçmamalı. ABD'nin BOP'la ilgili patrikhaneye biçtiği göreve, AKP'nin - bu AB ve ABD bağlılığıyla ve kendisi de içinde olduğu için- engel olması söz konusu olamaz.
Bu satırlar oldukça önemli.
Birinci olarak, belli çevrelerin "Patrikten ve patrikhaneden korkmaya gerek yok, ekümenik olsalar ne olur, onlar da bizim gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, neden korkuyorsunuz?" türünden safsatalarına patrikten önemli bir cevap geliyor. Patrik, kendisini Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak hissetmiş olsa, bizden bahsederken "onlar" sıfatını kullanmaz. Açık bir şekilde patrik kendisini ve cemaatini bizden farklı olarak görüyor. Biz "onlara" göre "ötekiyiz". Öncelikle bu hususun altını çizelim.
İkinci ve önemli bir konu da patriğin bu rutindışı çıkışının zamanlaması. İlk başta aklımıza gelen, 17 Aralık'a günler kala, patriğin AB'ye râm olmuş AKP hükümetinden daha fazla taviz koparabilmek adına böyle bir zamanda girişim başlattığı. Bu, doğru bir ihtimal olmakla beraber eksik bir yaklaşım.
Meltem TV'de yayınlanan ve Tarık Çanak ile Recep Bahar'ın hazırlayıp sunduğu "Kum Saati" programına telefonla katılan Aytunç Altındal, patriğin zamanlamasının sebeb-i hikmetinin eksik kalan tarafını tamamlıyor. Altındal, Bartholomeos'un bu çıkışının, bu hafta sonu Rus lider Putin'in Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde ve patrikhanenin "kutsal emanetlerinin" Roma'dan gönderilmesi sonrasında gerçekleşmesinin altını çiziyor. Çünkü Ortodoks Rusya'nın- daha doğrusu Rus kilisesinin- artık "kutsal emaneti olan Fener Rum Patriği'nin" ekümenikliğini tanıyıp tanımayacağı oldukça önemli bir konu. Putin'in bu ziyaret sırasında sergileyeceği tutum da bu bakımdan önem kazanıyor.
Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da, ABD'nin, hem Edelman düzeyinde hem de Beyaz Saray düzeyinde Fener Rum Patriği'ne ve "ekümeniklik" sıfatına gereğinden fazla sahip çıkması. Edelman'ın başlattığı davetiye krizi ve sonrasında hükümeti ve Türkiye'yi de karşısına almak pahasına patrikhaneye sahip çıkması Büyük Ortadoğu Projesi'yle doğrudan bağlantılı. Aytunç Altındal'ın ifadesiyle "Patrikhaneyi BOP'un neresinde kullanacağıyla" ABD'nin patrikhaneye verdiği destek doğru orantılı. ABD'nin özellikle patrikhanenin "ekümeniklik" sıfatı üzerinden Ortodoks Rusya'ya ve dolayısıyla Kafkaslara dinsel bir köprü kurma niyeti var. Bu Ortodoks-ekümenik köprü, BOP'un çok önemli bir ayağını teşkil ediyor.
Ankara'nın patrikhane konusunda takındığı tutum ise kaypak bir zeminde seyrediyor. AKP'nin, Edelman'ın davetine icabet etmeme konusunda aldığı boykot kararı üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, "bunu bir yere not ettik" şeklinde bir açıklama yapıyor. Bu açıklama pek âlâ şöyle tefsir edilebilir: "Bu boykotunuzla birlikte üzerinizi çizdik!"
Fakat Boucher devam ediyor: "Ancak aynı zamanda, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Ankara'da heyetle bir araya gelmesini de not ettik." Hemen belirtelim, Gül'ün kabul ettiği heyet Arhonlar!
Yeni Mesaj'ın 30 Kasım 2004 tarihli nüshasında manşetten duyurulan "Arhonlar teşkilatı", Yunanistan'ın Megalo İdea emelleri için canını ve malını çekinmeden ortaya koyacak kişilerin oluşturduğu ve Fener Rum Patrikhanesi'nin ABD'deki temsilcileri olarak bilinen paramosonik bir kurum. Bu Arhon heyetinin Edelman'ın davetiyle aynı günlerde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmesi ve Boucher'in bu kabulü de "bir taraflara not etmesi" üzerinde düşünülmesi gereken bir gelişme. AKP bir taraftan davete icabet etmeme kararı alarak, kamuoyuna "patrikhaneye bayrak açtı" imajını verirken, perde arkasında da patrikhanenin can damarı konumundaki Arhon teşkilatını özel bir kabulle ağırlıyor. Tamamen kamuoyunu aldatmaya yönelik bu kaypak tutum gözlerden kaçmamalı. ABD'nin BOP'la ilgili patrikhaneye biçtiği göreve, AKP'nin - bu AB ve ABD bağlılığıyla ve kendisi de içinde olduğu için- engel olması söz konusu olamaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012