Eşitsizlik had safhada
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam tarafından yayınlanan verilere göre, dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin elinde bulunan servet, 2016 sonunda tüm dünyanın geri kalanındaki servetten daha fazla olacak
20.01.2015 00:00:00
YENİ MESAJ/İSTANBULDavos'ta düzenlenecek olan Dünya Ekonomik Forumu'ndan önce bir rapor açıklayan Oxfam'a göre, 2016'da dünya nüfusunun yüzde 1'lik en zengin kesiminin sahip olduğu varlıklar, dünyadaki tüm servetin yüzde 50'sini aşması bekleniyor. Oxfam, dünyanın en zengin 80 kişisinin servetinin yaklaşık 3.5 milyar kişinin servetine eş olduğunda dikkat çekti. Verilere göre, 2009'dan bu yana dünyanın en zengin kesiminin sahip olduğu servet yüzde 44'ten yüzde 48'e yükseldi. Kuruluş, küresel gelir eşitsizliğinin giderek arttığı uyarısında bulundu. Yardım kuruluşunun direktörü Winnie Byanyima, insanlara yüzde 1'in geri kalan herkesten daha fazlasına sahip olduğu bir dünyada gerçekten yaşamak isteyip istemediklerini sordu. Varlıkların geri kalan yüzde 52'sinin de neredeyse yüzde 46.5'i dünyanın en zengin beşte birlik kesiminin elinde. Buna göre dünya servetinin yüzde 94.5'i yüzde 6'lık zengin kesimin elinde bulunuyor! Dünyanın geri kalan nüfusu ise küresel varlıkların sadece yüzde 5.5'i ile yetiniyor. Yüzde 1'lik kesimde kişi başına düşen varlık miktarı ise 2.7 milyon dolar.İngiltere'de de durum farklı değilÖte yandan İngiltere'de gelir eşitsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalarda bulunan Eşitlik Vakfı (Equality Trust), İngiltere'de 2008'de en zengin 100 ailenin toplam serveti en az 15 milyar sterlin arttı. İngiltere'de halen ülkenin en zengin 100 kişisi ülke servetinin yüzde 30'unu elinde bulunduruyor. Uzmanlar 2008-2009 küresel ekonomik krizin ardından zenginlerin servetlerinin daha da arttığını, gelir adaletsizliğini derinleştiğini kaydetti. Bu süreçte IMF Başkanı Lagarde dahil pek öne çıkan şahıs, artan gelir adaletsizliğinin dünya ekonomisine zarar vereceğini kaydediyor. ABD Başkanı Obama'nın bugün yapacağı "Ulusa Sesleniş" konuşmasında bu konuya değineceği dile getiriliyor. ABD, çalışan aileleri desteklemek amacıyla 'yeniden bölüşüm vergi planı' altında ülkenin en zengin yüzde 1'lik kesiminden yaklaşık 300 milyar dolarlık bir vergi toplamayı planlıyor. Uygulamaya Senato'da ve Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde bulunduran Cumhuriyetçiler karşı çıkıyor. Öte yandan ABD'nin 2008'den bu yana bastığı yaklaşık 4.5 trilyon doları süper zenginlerin finans kurumları olan bankalara desteklemek için kullanmasının bu uygulamayla tezat teşkil ettiğine işaret ediliyor. Oxfam'ın verilerine göre merkez bankalarının banka patronlarına para pompalamaları nedeniyle dünyanın en zengin 80 kişisinin nakit varlığı, 2008'den bu yana 2 katına çıktı! Oxfam raporuna göre, varlıkları katlanan zengin tayfası, daha da zenginleşmek için servetlerinin bir bölümünü lobi faaliyetleri ile siyasi mekanizmaya akıtıyor. Sırf bu nedenle ABD'nin başkenti Washington'da ve AB'nin merkezi Brüksel'de lobiciliğe 550 milyon dolar harcandı. Finans sektörü 2012'deki ABD seçimlerine 571 milyon dolar akıttı. Milli Ekonomi Modeli'ne göre gelir adaletsizliği nasıl ortadan kalkacak? BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sistemleştirdiği Milli Ekonomi Modeli (MEM) sürekli büyüme ve tam istihdamın yanı sıra gelir adaletsizliğini de ortadan kaldırmayı temin ediyor. MEM, bunu şu yöntemlerle sağlıyor: 1) Vatandaşlık maaşı. Böylece paranın girmediği ev kalmıyor. Bu da en fakir ve mağdur kesim için yeterli ekonomik güvenlik ağını oluşturuyor. 2) Ev kadınlarına 'meslek maaşı'.3) Yoksulluk sınırı üstünde bir asgari ücret.4) Toplumun en zayıf kesimlerinden birini oluşturan tarım kesimine yoğun destek.5) 100 bin TL'den az geliri olanlardan veri alınmaması. Varlıklı kesimden vergi almayı arka plana iten küresel kapitalist sistemde vergi yükü çalışanlara ve tüketim maddelerine yükleniyor. 6) Sağlık ve eğitim yatırımlarının artırılarak, ücretsiz hale gelmesi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.