Erzurumlu esnafın feryadı

Yaşı altmış civarında, babadan, dededen devraldığı mesleği sürdürüyor. Çekirdekten yetişme otomotivci, işletmeci. Yaklaşık kırk yıldır işletme sorumluluğunun omuzlarında olduğunu söylüyor ve bu süre içinde yaklaşık yirmi hükümet gördüğünü hesap ediyor ve ekliyor; "kırk yıldır böyle zulüm görmedim".Ülke çapında isim yapmış ve bir kısmı halen devam eden otobüs firmalarının bizzat kuruluşuna öncü olmuş ve yıllarca da yöneticiliğini yapmış olan bu hemşehrimiz, halen  önemli bir otomobil markasının servis işletmeciliğini yapıyor. Bu sektörün içinde geçen kırk yıl boyunca yaşadığı kriz dönemlerini bir bir sayıp, bugünkü sıkıntılarla kıyaslıyor ve gayri ihtiyari aynı cümleyi tekrarlıyor; "kırk yıldır böyle zulüm görmedim".Derin bir ah çektikten sonra, hayatın içinde geçen uzun yılların verdiği tecrübe ile gözlemlerini sıralıyor. Diyelim ki; gitti Kemal Derviş, geldi Kemal Unakıtan ve ekonominin ipleri İMF'nin elinde, bundan dolayı bu sahada bir icraat yapamadılar, Türk ekonomisi tepetaklak bir bilinmeze doğru gidiyor. Peki, diğer sahalarda ne yaptılar? Dış politikada hiçbir zaman bu kadar zaaf yaşanmamıştı, bu kadar acziyet örnekleri hatırlamıyorum. Bu adamlar dini, dindarları kullanarak iktidar oldular ama dine en büyük darbeyi de yine bunlar vurdular. Nüfus cüzdanlarından din hanesinin çıkarılması ne demek? Bin yıldır bu topraklarda İslam'ın bayraktarlığını yapmış olan bir milletin kasap dükkanlarında bundan böyle domuz etinin de satılabileceğine dair genelge yayınlamak ne demek? Ders kitaplarında yapılan tahribatın  boyutları tüyler ürpertici, bizzat bir milletin geleceği ile oynanıyor. Dindarların oyları ile iktidar olmuş bir ekibin döneminde misyonerlik faaliyetlerinin zirve yapması, on milyonlarca İncil'in bedava dağıtılması, açılan kilise sayısının kırk bin rakamı ile ifade edilmesi gerçekten dehşet verici, geleceğimiz adına ürpertici?Bütün bunlardan daha vahimi nedir biliyor musunuz? Yaklaşmakta olan bu kadar tehlikenin milletimizden ustaca gizlenmesidir. Herhangi bir ülkede, bizde yaşanan bu tahribatın binde biri yaşansa o ülkenin halkı sokaklara dökülür, istifalar gündeme gelir, hatta iktidarlar değişir. Gayri milli medya vasıtaları sayesinde, köşe başlarını tutmuş iş birlikçi yazar-çizer takımı sayesinde her gün yeni bir cambaz icad ediliyor ve koskoca millet her defasında cambaza baktırılıyor, altından toprakları alınıyor, elinden kültürü, örfü geleneği alınıyor, çalınıyor. Yabancılara toprak satış yasasının gerekçesini, sebebini ne izah edebiliyorum ne de bugüne kadar bir izah edene rastlayabildim. Başbakan dahil aşağıya doğru tüm yetkililerden açıklama bekliyoruz; yetmiş iki buçuk milletin ülkemizde toprak sahibi olmasının sebebi nedir? Bu satışlar hangi ihtiyaçtan doğmuştur? Yetkililerimiz; İstiklal Marşı'mızdaki "Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın" mısraından ne anlamaktadırlar? Sıcağı sıcağına Filistin, Lübnan dramları yaşanırken Yahudilere toprak satışı hangi mantıkla izah edilebilir?Kırk yıldır esnafım, tecrübelerimin ışığında yemin ediyorum ki; ülkemiz adına, çoluk-çocuğumuzun geleceği adına hiç bir dönemde bu kadar endişe duymamıştım.Evet, yaklaşık iki saat süren sohbetimizin özetini daha doğrusu, bir hemşehrimizin uzun feryadının özetini sizlere arzetmiş olduk. Milletimizi dinleyip bir de malum anket sonuçlarına bakıyoruz  ve sormadan edemiyoruz; bu arkadaşlar bu anketleri hangi gezegende yapıyorlar acaba?