En değerli kimseler kimlerdir?
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “En zeki ve en değerli kimseler ölümü en sık anan ve onun için en çok hazırlık yapan kimselerdir. Bu kimseler dünya şerefi ve ahiret üstünlüğünü birlikte yanlarında götüren zekilerdir”
10.03.2024 09:59:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ölüm uyarıcı olmaya kâfidir."
Başka bir hadiste, "Ölüm vaiz olmaya kâfidir" buyurmuştur.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün mescide girince içeridekilerin yüksek sesle gülerek konuştuklarını görür, onlara, "Ölümü hatırınıza getiriniz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız" buyurdu.
Peygamberimizin de bulunduğu bir mecliste sahabiler birini söz konusu ederek hayli överler. Bunun üzerine Peygamberimiz, sahabilere, "Sözünü ettiğiniz arkadaşınız ölümü anar mıydı?" diye sordu.
Sahabiler, "Biz onun ölümden bahsettiğini hiç duymuş değiliz" diye cevap verdiler.
O zaman Peygamberimiz, "O halde arkadaşınız sizin övdüğünüz gibi değildir" buyurdu.
İbn-i Ömer der ki: "On kişilik bir gurubun onuncusu olarak Peygamberimizin ziyaretine vardım. Ensar'dan biri Peygamberimize, 'İnsanların en zekisi ve değerlisi kimdir yâ Resûlallah?' diye sordu.
Peygamberimiz bu soruya, 'En zeki ve en değerli kimseler ölümü en sık anan ve onun için en çok hazırlık yapan kimselerdir. Bu kimseler dünya şerefi ve ahiret üstünlüğünü birlikte yanlarında götüren zekilerdir' diye cevap verdi."
Hasan'ül-Basrî (rahimehullah) buyurur: "Ölüm dünyanın değerini düşürdü ve aklı başında kimselerin huzurunu yok etti."
Rebi ibn-i Haysem buyurdu: "Mü'minin, ölümden daha değerli bir beklediği yoktur. Benim ölümümü kimseye duyurmayın, hemencecik beni Rabbime teslim edin."
Ehl-i hikmetten bir zat, bir arkadaşına gönderdiği mektupta şunları yazdı:
"Ey kardeşim, ölümü özleyip de bulamayacağın âleme (ahirete) göçmeden önce bu âlemde iken ölümden kork."
İbn-i Sirin'in yanında ölümden söz edildiği zaman vücudunun bütün organları donakalırdı.
İbrahim-i Toymî buyurur: "İki şey beni dünyadan haz duymaz hale getirdi. Ölümü ve Allah'ın huzuruna dikileceğimi düşünmek."
Mutarrif buyurur: "Rüyamda, Basra Camii'nin ortasındaki kürsüden seslenen birinin şöyle dediğini duydum: Ölümü hatırlamak. Allah'tan korkanların kalbini parça parça etmiştir. Yemin ederim ki, ben onları ne yapacaklarını şaşırmış görüyorum."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ölüm uyarıcı olmaya kâfidir."
Başka bir hadiste, "Ölüm vaiz olmaya kâfidir" buyurmuştur.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün mescide girince içeridekilerin yüksek sesle gülerek konuştuklarını görür, onlara, "Ölümü hatırınıza getiriniz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız" buyurdu.
Peygamberimizin de bulunduğu bir mecliste sahabiler birini söz konusu ederek hayli överler. Bunun üzerine Peygamberimiz, sahabilere, "Sözünü ettiğiniz arkadaşınız ölümü anar mıydı?" diye sordu.
Sahabiler, "Biz onun ölümden bahsettiğini hiç duymuş değiliz" diye cevap verdiler.
O zaman Peygamberimiz, "O halde arkadaşınız sizin övdüğünüz gibi değildir" buyurdu.
İbn-i Ömer der ki: "On kişilik bir gurubun onuncusu olarak Peygamberimizin ziyaretine vardım. Ensar'dan biri Peygamberimize, 'İnsanların en zekisi ve değerlisi kimdir yâ Resûlallah?' diye sordu.
Peygamberimiz bu soruya, 'En zeki ve en değerli kimseler ölümü en sık anan ve onun için en çok hazırlık yapan kimselerdir. Bu kimseler dünya şerefi ve ahiret üstünlüğünü birlikte yanlarında götüren zekilerdir' diye cevap verdi."
Hasan'ül-Basrî (rahimehullah) buyurur: "Ölüm dünyanın değerini düşürdü ve aklı başında kimselerin huzurunu yok etti."
Rebi ibn-i Haysem buyurdu: "Mü'minin, ölümden daha değerli bir beklediği yoktur. Benim ölümümü kimseye duyurmayın, hemencecik beni Rabbime teslim edin."
Ehl-i hikmetten bir zat, bir arkadaşına gönderdiği mektupta şunları yazdı:
"Ey kardeşim, ölümü özleyip de bulamayacağın âleme (ahirete) göçmeden önce bu âlemde iken ölümden kork."
İbn-i Sirin'in yanında ölümden söz edildiği zaman vücudunun bütün organları donakalırdı.
İbrahim-i Toymî buyurur: "İki şey beni dünyadan haz duymaz hale getirdi. Ölümü ve Allah'ın huzuruna dikileceğimi düşünmek."
Mutarrif buyurur: "Rüyamda, Basra Camii'nin ortasındaki kürsüden seslenen birinin şöyle dediğini duydum: Ölümü hatırlamak. Allah'tan korkanların kalbini parça parça etmiştir. Yemin ederim ki, ben onları ne yapacaklarını şaşırmış görüyorum."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.