Galatasaray üstün bir oyun ile Tottenham'ı yendi: 3-2.
Maçın bir gün öncesinde gerçekleştirilen basın toplantısında Davinson Sanchez eski takımı için çok güçlüler ama biz de favoriyiz demişti. Biz de favoriyiz.
Ben bu ifadeye takıldım. Bu ifade Tottenham güçlü ama belki biz de galip gelebiliriz anlamına gelen bir söz idi bence.
Takılmamak mümkün değil çünkü böyle bir tabir futbolda zayıf olduğumuz şeklinde bir ön kabule dayanıyor.
Peşin peşin maça çıkmadan biz kaybederiz fikrine dayalı bir düşünce.
Yani koşmaktan dahi aciz olduğumuz ima ediliyor sanki bizim takımlarımızda oynayan oyuncuların iki bacakları yokmuş gibi.
Onlar güçlü, futbolu biliyorlar, biz ise aciz ve futbolu bilmiyormuşuz gibi bir algı oluşturma çabasının bir sonucu olan saçma sapan bir inanç.
İşin açıkçası tembelliği teşvik eden ve dolayısıyla yenilgilere kılıf uydurmak için bahane olan boş bir inanç.
Fakat gelin görün ki sıklıkla Avrupa'da istediğimiz sonuçları alamıyoruz gerçekten de.
Peki hakikaten onlar farklı olarak ne yapıyor da takımlarımız Avrupa maçlarında sıklıkla istediği sonuçları alamıyor.
Cevabı çok basit. Bizden fazla koşuyorlar ve mücadele ediyorlar. Hepsi bu.
Üstelik öyle çok muazzam bir efor sarf etmelerine de gerek kalmıyor çoğu zaman.
Öte yandan bu düşünceyi tekzip eden sonuçlar da çıkıyor sıklıkla. Tıpkı dün akşam Galatasaray'ın Tottenham karşısında elde ettiği sonuç gibi.
Peki Galatasaray ne yaptı da bu sonuç ortaya çıktı. Her hâlde büyü yapmadı.
Yaptığı şey çok basit bir şey idi. Koştu ve 60 dakikalık bölümde muazzam bir efor sarf etti.
Hele ikinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde yaptığı her hücum pozisyon ile sonuçlandı.
Evet abartı değil her hücum pozisyon ile sonuçlandı. Yani öyle muazzam bir efor sarf etti Galatasaray.
Karşılaşmayı kısaca değerlendirirsek şunları yazabiliriz.
Karşılaşma ortalama bir tempoda başladı. Galatasaray her zaman olduğu gibi düşük tempoda oyuna başladı.
İlk dakikalarda Barış Alper'e atılan uzun paslar üzerinden oyun kurgulanacak gibi gözüküyordu.
Gol de erken geldi ve bu durum Galatasaray'ı cesaretlendirdi.
İlk golden sonraki 2-3 dakikalık bölümde Galatasaray her an ikinci bir golü bulabilirmiş izlenimi verdi.
İlk 15 dakikalık bölümde oyunda Torreira'nın etkin oyunu vardı.
Ondan sonra Galatasaray havadan oynamayı bıraktı ve de bu durumda Torreira yerine etkin oynamaya başlayan Gabriel Sara oldu.
Her ne kadar Tottenham bir gol bulsa da kendileri lehine oyunu hızlandıramayınca bu durum Galatasaray'ın lehine oldu.
Düşük tempo ile yoğun bir güç sarf eden Galatasaray iki gol daha attı.
İkinci ve üçüncü golleri atan Osimhen iyi bir bitirici.
Mertens'in asistlerini boşa çıkarmadı. İkinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde dediğim gibi Galatasaray'ın bütün hücumları pozisyon ile sonuçlandı.
Ne var ki Galatasaray dördüncü golü bulamadı. 60'tan sonra ise karşılaşma daha dengeli geçti.
Galatasaray bir gol yese bile avantajını korumayı başardı. Her hâlde şimdi Premier Lig tayfası üzülmüştür.
Ne de olsa Galatasaray bir Premier Lig takımını yenmiş oldu. Hem de öyle basit bir oyun ile değil.
Eze eze bir galibiyet ile elde edilmiş sonuç bu. Galatasaray Premier Lig tayfasının düşüncelerini tekzip etti.
Bu sonuçla Galatasaray ilk 8 şansını yakalamış oldu.
İki galibiyet daha alırsa ilk 8'i garantiler diye düşünüyorum. Hadi şimdiden hayırlı olsun.
Maçın bir gün öncesinde gerçekleştirilen basın toplantısında Davinson Sanchez eski takımı için çok güçlüler ama biz de favoriyiz demişti. Biz de favoriyiz.
Ben bu ifadeye takıldım. Bu ifade Tottenham güçlü ama belki biz de galip gelebiliriz anlamına gelen bir söz idi bence.
Takılmamak mümkün değil çünkü böyle bir tabir futbolda zayıf olduğumuz şeklinde bir ön kabule dayanıyor.
Peşin peşin maça çıkmadan biz kaybederiz fikrine dayalı bir düşünce.
Yani koşmaktan dahi aciz olduğumuz ima ediliyor sanki bizim takımlarımızda oynayan oyuncuların iki bacakları yokmuş gibi.
Onlar güçlü, futbolu biliyorlar, biz ise aciz ve futbolu bilmiyormuşuz gibi bir algı oluşturma çabasının bir sonucu olan saçma sapan bir inanç.
İşin açıkçası tembelliği teşvik eden ve dolayısıyla yenilgilere kılıf uydurmak için bahane olan boş bir inanç.
Fakat gelin görün ki sıklıkla Avrupa'da istediğimiz sonuçları alamıyoruz gerçekten de.
Peki hakikaten onlar farklı olarak ne yapıyor da takımlarımız Avrupa maçlarında sıklıkla istediği sonuçları alamıyor.
Cevabı çok basit. Bizden fazla koşuyorlar ve mücadele ediyorlar. Hepsi bu.
Üstelik öyle çok muazzam bir efor sarf etmelerine de gerek kalmıyor çoğu zaman.
Öte yandan bu düşünceyi tekzip eden sonuçlar da çıkıyor sıklıkla. Tıpkı dün akşam Galatasaray'ın Tottenham karşısında elde ettiği sonuç gibi.
Peki Galatasaray ne yaptı da bu sonuç ortaya çıktı. Her hâlde büyü yapmadı.
Yaptığı şey çok basit bir şey idi. Koştu ve 60 dakikalık bölümde muazzam bir efor sarf etti.
Hele ikinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde yaptığı her hücum pozisyon ile sonuçlandı.
Evet abartı değil her hücum pozisyon ile sonuçlandı. Yani öyle muazzam bir efor sarf etti Galatasaray.
Karşılaşmayı kısaca değerlendirirsek şunları yazabiliriz.
Karşılaşma ortalama bir tempoda başladı. Galatasaray her zaman olduğu gibi düşük tempoda oyuna başladı.
İlk dakikalarda Barış Alper'e atılan uzun paslar üzerinden oyun kurgulanacak gibi gözüküyordu.
Gol de erken geldi ve bu durum Galatasaray'ı cesaretlendirdi.
İlk golden sonraki 2-3 dakikalık bölümde Galatasaray her an ikinci bir golü bulabilirmiş izlenimi verdi.
İlk 15 dakikalık bölümde oyunda Torreira'nın etkin oyunu vardı.
Ondan sonra Galatasaray havadan oynamayı bıraktı ve de bu durumda Torreira yerine etkin oynamaya başlayan Gabriel Sara oldu.
Her ne kadar Tottenham bir gol bulsa da kendileri lehine oyunu hızlandıramayınca bu durum Galatasaray'ın lehine oldu.
Düşük tempo ile yoğun bir güç sarf eden Galatasaray iki gol daha attı.
İkinci ve üçüncü golleri atan Osimhen iyi bir bitirici.
Mertens'in asistlerini boşa çıkarmadı. İkinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde dediğim gibi Galatasaray'ın bütün hücumları pozisyon ile sonuçlandı.
Ne var ki Galatasaray dördüncü golü bulamadı. 60'tan sonra ise karşılaşma daha dengeli geçti.
Galatasaray bir gol yese bile avantajını korumayı başardı. Her hâlde şimdi Premier Lig tayfası üzülmüştür.
Ne de olsa Galatasaray bir Premier Lig takımını yenmiş oldu. Hem de öyle basit bir oyun ile değil.
Eze eze bir galibiyet ile elde edilmiş sonuç bu. Galatasaray Premier Lig tayfasının düşüncelerini tekzip etti.
Bu sonuçla Galatasaray ilk 8 şansını yakalamış oldu.
İki galibiyet daha alırsa ilk 8'i garantiler diye düşünüyorum. Hadi şimdiden hayırlı olsun.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Elbette favoriyiz / 08.11.2024
- Semih açıldı, Beşiktaş coştu / 07.11.2024
- Yine kötü hakemlik vardı / 04.11.2024
- Beşiktaş için kırılma maçıydı / 03.11.2024
- Sonuncu dakikanın hatırına / 29.10.2024
- Sağ kanatta çözümsüzlük / 28.10.2024
- Fenerbahçe ilk yarı iyiydi ama / 25.10.2024
- Icardi kurtardı / 24.10.2024
- Mourinho'nun bileti ne zaman kesilir? / 21.10.2024
- Hangisi daha iyi? / 20.10.2024
- Semih açıldı, Beşiktaş coştu / 07.11.2024
- Yine kötü hakemlik vardı / 04.11.2024
- Beşiktaş için kırılma maçıydı / 03.11.2024
- Sonuncu dakikanın hatırına / 29.10.2024
- Sağ kanatta çözümsüzlük / 28.10.2024
- Fenerbahçe ilk yarı iyiydi ama / 25.10.2024
- Icardi kurtardı / 24.10.2024
- Mourinho'nun bileti ne zaman kesilir? / 21.10.2024
- Hangisi daha iyi? / 20.10.2024