Bir eğitim fakültesi mezunu, öğretmen eşi ve öğrenci velisi olarak eğitim konusunu yakından takip ediyorum.
Okullar malumunuz olduğu üzere mart ayının ortalarından bu yana kapalı. Yeni dönem vaka sayılarının artışı ile yeni bir durum ortaya çıkmaz ise 21 Eylül'de başlayacak. Bu tarihe kadar ise uzaktan eğitim yapılacak. Özel okullar zaten buna başladı.
Ancak uzaktan eğitim konusunda ciddi sıkıntılar var. Uygulama Mart'tan sonra başlamıştı zaten ama tutmadı, beklenen verim elde edilemedi.
Öğrenciler, özellikle de 1. sınıflar başta olmak üzere ilkokul öğrencileri televizyondan ders dinlemeye bir türlü konsantre olamadılar. Zaten dersler içerik olarak da son derece yetersizdi. Biz buna uzaktan eğitimden ziyade uzaktan oyalama taktiği de diyebiliriz.
* * *
Aslında uzaktan eğitim, eğitim modelleri arasında önemli bir yer tutuyor. Dünyada çok başarılı uygulamaları var. Biz de bu konuya yabancı değiliz. Açık öğretim gibi uzun yıllara dayanan bir tecrübemiz var ama bu pandemi sürecindeki uygulama, dediğimiz gibi tutmadı.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı'nı eleştirdiğimi düşünmeyin, açıkçası onların da yapabileceği fazla bir şey yok, ilk kez böyle bir şey yaşanıyor.
Aynı durum okulların kendi öğretmenleriyle yaptığı uzaktan eğitim uygulaması için de geçerli, ortada ciddi problemler var.
Öğrenci ev ortamında tabletinden dinlediği derse konsantre olamıyor, öğretmen öğrencileri kontrol edemiyor, öğrencilerin online derse tam katılımı sağlanamıyor ve her ders ciddi firelerle yapılmaya çalışılıyor. Zaten ders demek sadece öğretmenin sesini dinlemek değildir, sınıf ortamında soru – cevap çok önemli, öğrenciler arasındaki etkileşim çok önemli.
Eğer durum böyle devam ederse sıkıntı büyük. Zira, çocuklar artık evden çıkıp farklı bir ortama girmek istiyor. Arkadaşlarıyla buluşup, koşup oynamak istiyor. Hepsi çok bunaldı, psikolojileri bozulmaya başladı. Durumun acilen normalleşmesini diliyoruz.
* * *
Koronavirüs ile mücadele uygulamasında da ciddi tutarsızlıklar var.
Her yer tıklım tıklım; AVM'ler böyle, çarşı-pazar böyle, toplu ulaşım böyle. Eğer bir tedbir alınacaksa her alanda tedbir alınmalı. Bazı yerlerde serbest bıraktığınız hayatı bazı yerlerde kısıtlamanın virüs ile mücadeleye hiçbir katkısı yok.
An önce de ifade ettiğimiz gibi inşallah bu virüs belası kısa süre içinde ortadan kalkar da hayat normale döner. Zira durumun bir süre daha böyle gitmesine kimsenin tahammülü yok. Çocuklar yarım dönemlerini zaten kaybettiler, 1. sınıflar tam okuma-yazma öğrenmeye başlamışken okuldan uzaklaştılar. Bunun zararını bu çocuklar çok çekeceğe benziyor.
* * *
Okulların durumu belirsizliğini korurken YKS yerleştirme sonuçları da açıklandı.
Sonuçlara göre 2 milyon 436 bin adaydan 781 bin 165'i bir programa yerleşebildi, 1 milyon600 bin aday tercihlerine yerleşemedi. 836 bin öğrenci ise puanları yetersiz olduğu için tercih bile yapamazken 57 bin 56 kontenjan boş kaldı yani tercih edilmedi.
Bu rakamlar eğitim sistemimizin de karnesi adeta. Aslında üniversiteyi kazanan 781 bin kişinin en az yarısının da kazanamayanlardan bir farkı olduğunu düşünmüyorum. Zira hiçbir iş alanları yok. Zaten ülkemizde üniversite eğitimi gençleri oyalamak, işsizliği gizlemek için bir araç olarak kullanılmaya başlandı. Üniversite sayısının mantar gibi artmasına rağmen ortada herhangi bir kalite olmaması bu durumun bir ispatı gibi adeta. Tekrar edelim; siyasi iktidar üniversite sayısını artırarak hem genç işsizliği gizlemeyi başardı,hem de üniversite sayısını şuradan şuraya çıkardık propagandası yapma imkanı elde etti.
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021