Irak bahane edilerek ABD tarafından Ortadoğu'da açılacak cephe, tüm bölge ülkelerini tedirgin ediyor.
1988'in sonlarına kadar yaklaşık sekiz yıl süren İran- Irak savaşından ağır yara alarak çıkan İran, bu tedirginliği yaşayan ülkelerin başında.
İki komşu ülke,(İran ve Irak) özellikle İsrail-Filistin çatışmalarında ortak tutum içerisinde bulunuyorlar.
Gerek Irak Lideri Saddam Hüseyin , gerekse İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, İsrail'in Filistinliler'e yönelik şiddetini eleştirerek, bölgesel kuruluşlarda ağırlıklı olarak Siyonizmin bölgedeki yayılmacılığının engellenmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Suriye'nin güneyi ve Lübnan'daki örgütlenmelere (Hizbullah) İran'ın desteği biliniyor.
Irak, Filistinliler'in evlerini yıkarak, sivilleri yakapaça gözaltına alarak şiddeti artıran İsrail ordusunun tutumuna karşı, El -Fetih ve Hamas örgütlerine destek vererek haklı bir tavır koyuyor.
İran ve Irak Yönetimleri zaman zaman Türkiye'ye dışişleri kanalıyla mesaj yollayarak "İsrail-Filistin sorununda Filistin lehine daha ağırlıklı bir politika takip edilmesi gerektiğini" belirtiyorlar.
Saddam ve Hatemi'nin bölgesel içerikli ortak politik tutumları, farklı bir serencamda sürmeye başladı.
" Muhtemel ABD operasyonu" iki ülkenin ortak bölgesel tercihleri ve beklentilerini de değiştirmiş görünüyor.
Filistin ortaklığı, muhtemel savaşla ayrışmaya başladı. Beklenti ve öncelikler farklılaştı.
Saddam Yönetimi, Şii ağırlık taşıyan İran'ın bölgedeki elini güçlendirebileceği düşüncesiyle tnik yapısını tahrik edebileceği kanısında.
Irak, İran'ın bölge için tehdit olmaya devam ettiği temasını işliyor. Komşuları ile ilişkilerinde mesafeli davranan Irak, kendine Türkiye ve Özellikle İran'ı rakip olarak görüyor.
Yıllardan beri İki ülkenin, Arap dünyasının başat ülkesi olmak için verdikleri mücadele, bu ülkelerin birbirlerine soğuk bakmalarının da temelini oluşturuyor.
İran Yönetimi bu kaygılar ekseninde, patlak verecek bölgesel savaştan etnik açıdan etkilenmemek için ülke içinde tedbirler almaya başladı.
İran, Irak'tan sonra kendisine yönelebilecek ABD namlusundan sıyrılabilmek için yeni bir askeri ve politik konsept geliştirdi.
İran, Rusya ile sıkı dirsek temasında. Askeri ve ekonomik metinlere her geçen gün yeni imzalar atılıyor.
Çin ve Hindistan ile de sıkı münasebete geçen İran, kendi bölgesini kapsayan bir kuşak oluşturuyor.
ABD'nin Şer Ekseni'ni bertaraf edebilecek bir nitelikte anti yapılanmaya giden İran, Azerbaycan ile de etnik hassasiyetlerini masaya çekmek istiyor.
Çünkü;Azerbaycan'daki Şii nüfuslu bölgeler İran'ın yumuşak karnı durumunda.
Ermenistan ile de askeri tatbikatlara katılan İran, bu yapılanmaya Güney Asya'daki diğer ülkeleri de müdahil etmek istiyor.
11 Eylül sonrası oluşturulmaya çalışılan yeni uluslararası konjonktürü lehine çevirebilmek için yoğun diplomasi başlatan İran'ın, Bush'un elinin Saddam'ın elinin yakasında olduğu bir zamanda Irak'a mesafeli durması anlamlı.
İran, Operasyon öncesi resmi açıklamalarında Saddam'a uzak mesafede durduğunu belirtiyor.
Türkiye'nin Iraklı Kürtler'e karşı duyduğu endişeyi, İran Şiiler'e karşı duyuyor.
Saddam sonrası Irak'ta ve bölgede oluşturulması düşünülen yeni yapılanmalara karşı duyarlı davranan İran, Rusya, Ermenistan ve Hindistan ile yeni bir açılım kazandırmak niyetinde.
Cumhurbaşkanı Hatemi ve Dışişleri Bakanı Harrazi ile Türkiye'ye de sıcak mesajlar veren İran, ileriye dönük dışpolitik açılımlarını Batı destekli ve Doğu öncelikli başlattığı diplomasiyle perçinliyor.
Yani İran, Irak ve sonrasına Türkiye'den daha çabuk ve kararlı adımlarla hazırlanıyor.
1988'in sonlarına kadar yaklaşık sekiz yıl süren İran- Irak savaşından ağır yara alarak çıkan İran, bu tedirginliği yaşayan ülkelerin başında.
İki komşu ülke,(İran ve Irak) özellikle İsrail-Filistin çatışmalarında ortak tutum içerisinde bulunuyorlar.
Gerek Irak Lideri Saddam Hüseyin , gerekse İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, İsrail'in Filistinliler'e yönelik şiddetini eleştirerek, bölgesel kuruluşlarda ağırlıklı olarak Siyonizmin bölgedeki yayılmacılığının engellenmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Suriye'nin güneyi ve Lübnan'daki örgütlenmelere (Hizbullah) İran'ın desteği biliniyor.
Irak, Filistinliler'in evlerini yıkarak, sivilleri yakapaça gözaltına alarak şiddeti artıran İsrail ordusunun tutumuna karşı, El -Fetih ve Hamas örgütlerine destek vererek haklı bir tavır koyuyor.
İran ve Irak Yönetimleri zaman zaman Türkiye'ye dışişleri kanalıyla mesaj yollayarak "İsrail-Filistin sorununda Filistin lehine daha ağırlıklı bir politika takip edilmesi gerektiğini" belirtiyorlar.
Saddam ve Hatemi'nin bölgesel içerikli ortak politik tutumları, farklı bir serencamda sürmeye başladı.
" Muhtemel ABD operasyonu" iki ülkenin ortak bölgesel tercihleri ve beklentilerini de değiştirmiş görünüyor.
Filistin ortaklığı, muhtemel savaşla ayrışmaya başladı. Beklenti ve öncelikler farklılaştı.
Saddam Yönetimi, Şii ağırlık taşıyan İran'ın bölgedeki elini güçlendirebileceği düşüncesiyle tnik yapısını tahrik edebileceği kanısında.
Irak, İran'ın bölge için tehdit olmaya devam ettiği temasını işliyor. Komşuları ile ilişkilerinde mesafeli davranan Irak, kendine Türkiye ve Özellikle İran'ı rakip olarak görüyor.
Yıllardan beri İki ülkenin, Arap dünyasının başat ülkesi olmak için verdikleri mücadele, bu ülkelerin birbirlerine soğuk bakmalarının da temelini oluşturuyor.
İran Yönetimi bu kaygılar ekseninde, patlak verecek bölgesel savaştan etnik açıdan etkilenmemek için ülke içinde tedbirler almaya başladı.
İran, Irak'tan sonra kendisine yönelebilecek ABD namlusundan sıyrılabilmek için yeni bir askeri ve politik konsept geliştirdi.
İran, Rusya ile sıkı dirsek temasında. Askeri ve ekonomik metinlere her geçen gün yeni imzalar atılıyor.
Çin ve Hindistan ile de sıkı münasebete geçen İran, kendi bölgesini kapsayan bir kuşak oluşturuyor.
ABD'nin Şer Ekseni'ni bertaraf edebilecek bir nitelikte anti yapılanmaya giden İran, Azerbaycan ile de etnik hassasiyetlerini masaya çekmek istiyor.
Çünkü;Azerbaycan'daki Şii nüfuslu bölgeler İran'ın yumuşak karnı durumunda.
Ermenistan ile de askeri tatbikatlara katılan İran, bu yapılanmaya Güney Asya'daki diğer ülkeleri de müdahil etmek istiyor.
11 Eylül sonrası oluşturulmaya çalışılan yeni uluslararası konjonktürü lehine çevirebilmek için yoğun diplomasi başlatan İran'ın, Bush'un elinin Saddam'ın elinin yakasında olduğu bir zamanda Irak'a mesafeli durması anlamlı.
İran, Operasyon öncesi resmi açıklamalarında Saddam'a uzak mesafede durduğunu belirtiyor.
Türkiye'nin Iraklı Kürtler'e karşı duyduğu endişeyi, İran Şiiler'e karşı duyuyor.
Saddam sonrası Irak'ta ve bölgede oluşturulması düşünülen yeni yapılanmalara karşı duyarlı davranan İran, Rusya, Ermenistan ve Hindistan ile yeni bir açılım kazandırmak niyetinde.
Cumhurbaşkanı Hatemi ve Dışişleri Bakanı Harrazi ile Türkiye'ye de sıcak mesajlar veren İran, ileriye dönük dışpolitik açılımlarını Batı destekli ve Doğu öncelikli başlattığı diplomasiyle perçinliyor.
Yani İran, Irak ve sonrasına Türkiye'den daha çabuk ve kararlı adımlarla hazırlanıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.