Gazeteye gelirken otobüste " Bugün hangi konuda yazsam acaba?"diye düşünürken dışarıda gözüme ilişen bir pankart konuyu bulmamı sağladı.
Kırgızistan'da muhalefet hükümeti alaşağı etmek için ayaktaydı, Lübnan'dan Suriye askerlerinin çekilmesi bekleniyordu, İsrail'in Filistin'e işgal ettiği toprakların bir bölümünü devretmesi resmileşmişti, Hırvatlar'a Avrupa Birliği ülkeleri yeniden kırmızı ışık yakmışlardı, Irak'ta kan akmaya devam edeyordu, Kamboçya'da hapisten firar edenlerin yakalanması sürüyordu...
"Hangi konuda yazsam?"derken bu benim konu bulmakta zorlandığımdan değil; o kadar yoğun gündemden hangi konuyu ele alsam kaygımdan kaynaklı idi.
Uluslararası gündem çok karmaşık ki; insanın kafasının karışmaması elde değil.
Ama o pankarta duyarsız kalamazdım.
Pankartta " 22 Mart Dünya Su Günü" ile ilgili seminere davet vardı.
Ülkemizde kutlanmakta olan o kadar çok gün var ve bu günleri günü gününe takip edebilmenin imkanı yok.
Bu günler ancak birileri tarafından topluma yansıtılmalı ki toplumsal şuur hareketlensin.
O günlerle ilgili seminerler, davetler, brifingler artınca da daha fazla sosyal bir açılım yapılmış hem de toplumsal bilincimiz daha gelişmiş olur.
Dünya Su Günü 22 Mart 1993 tarihinden bu yana ve her yıl farklı konularla kutlanıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda dünyada suyun artan önemine binaen her yıl 22 Mart gününün "Dünya Su Günü" olarak kutlanmasına karar verdi.
Bugün ülkemiz başta olmak üzere en önemli sorunlardan birisi de "kullanılabilir suyun yakın zamanda tükeneceği."
Hatta tükenen çoğu ülkede insanlar susuzluktan kırılırken üstüne eklenen sosyal dengesizlik yakın coğrafyaları da tedirgin ediyor.
Yeryüzündeki suyun %97'si tuzlu. Geriye kalan ve büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Kutupları'nda buzullar içinde donmuş olan %3'lük tatlı su kaynakları için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tarım ve sanayi rekabet etme durumunda.
Son 10 yılda bu kısıtlı su arzı üzerindeki küresel su talebi 7 kat artmıştır; bu oran dünya nüfusu artış oranının iki katından fazla. Diğer yandan, dünya nüfusunun 2025'de 8.5 milyara, 2050'de ise 12 milyara ulaşacağı tahmin edilmekte.
Türkiye su zengini bir ülke değil. Uzmanlar ülkemizin 107 milyar metreküp su arzına sahip olduğunu vurgulasalar da, mevcut su kaynakları zaman ve mekana göre düzensiz dağılmıştır.
Bugün petrol için kapışmakta olan gelişmiş ülkelerin yakın zamanda su için birbirine girecekleri dile getiriliyor.
Gerçekten de yeraltı ve yerüstünde tükenen dünya kaynaklarının en temeli olan su önümüzdeki yıllarda en fazla üzerinde durulacak konulardan biri.
Kullanılabilir ve yenilenebilir kaynaklar dünyada tükendikçe insanlar da birbirini tüketmeye başlayacaklar.
Kıyamet senaryolarının alevlendirildiği bir ortamda alevin üzerine su dökmek gerekirken suyun kıymeti üzerinde de hepimizin oturup düşünmesi gerek.
Kırgızistan'da muhalefet hükümeti alaşağı etmek için ayaktaydı, Lübnan'dan Suriye askerlerinin çekilmesi bekleniyordu, İsrail'in Filistin'e işgal ettiği toprakların bir bölümünü devretmesi resmileşmişti, Hırvatlar'a Avrupa Birliği ülkeleri yeniden kırmızı ışık yakmışlardı, Irak'ta kan akmaya devam edeyordu, Kamboçya'da hapisten firar edenlerin yakalanması sürüyordu...
"Hangi konuda yazsam?"derken bu benim konu bulmakta zorlandığımdan değil; o kadar yoğun gündemden hangi konuyu ele alsam kaygımdan kaynaklı idi.
Uluslararası gündem çok karmaşık ki; insanın kafasının karışmaması elde değil.
Ama o pankarta duyarsız kalamazdım.
Pankartta " 22 Mart Dünya Su Günü" ile ilgili seminere davet vardı.
Ülkemizde kutlanmakta olan o kadar çok gün var ve bu günleri günü gününe takip edebilmenin imkanı yok.
Bu günler ancak birileri tarafından topluma yansıtılmalı ki toplumsal şuur hareketlensin.
O günlerle ilgili seminerler, davetler, brifingler artınca da daha fazla sosyal bir açılım yapılmış hem de toplumsal bilincimiz daha gelişmiş olur.
Dünya Su Günü 22 Mart 1993 tarihinden bu yana ve her yıl farklı konularla kutlanıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda dünyada suyun artan önemine binaen her yıl 22 Mart gününün "Dünya Su Günü" olarak kutlanmasına karar verdi.
Bugün ülkemiz başta olmak üzere en önemli sorunlardan birisi de "kullanılabilir suyun yakın zamanda tükeneceği."
Hatta tükenen çoğu ülkede insanlar susuzluktan kırılırken üstüne eklenen sosyal dengesizlik yakın coğrafyaları da tedirgin ediyor.
Yeryüzündeki suyun %97'si tuzlu. Geriye kalan ve büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Kutupları'nda buzullar içinde donmuş olan %3'lük tatlı su kaynakları için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tarım ve sanayi rekabet etme durumunda.
Son 10 yılda bu kısıtlı su arzı üzerindeki küresel su talebi 7 kat artmıştır; bu oran dünya nüfusu artış oranının iki katından fazla. Diğer yandan, dünya nüfusunun 2025'de 8.5 milyara, 2050'de ise 12 milyara ulaşacağı tahmin edilmekte.
Türkiye su zengini bir ülke değil. Uzmanlar ülkemizin 107 milyar metreküp su arzına sahip olduğunu vurgulasalar da, mevcut su kaynakları zaman ve mekana göre düzensiz dağılmıştır.
Bugün petrol için kapışmakta olan gelişmiş ülkelerin yakın zamanda su için birbirine girecekleri dile getiriliyor.
Gerçekten de yeraltı ve yerüstünde tükenen dünya kaynaklarının en temeli olan su önümüzdeki yıllarda en fazla üzerinde durulacak konulardan biri.
Kullanılabilir ve yenilenebilir kaynaklar dünyada tükendikçe insanlar da birbirini tüketmeye başlayacaklar.
Kıyamet senaryolarının alevlendirildiği bir ortamda alevin üzerine su dökmek gerekirken suyun kıymeti üzerinde de hepimizin oturup düşünmesi gerek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005