Tanrının vaat ettiği toprak üzerine kurulmuş devlet denince aklıma sadece İsrail Devleti gelirdi. Muharref Tevrat'ta tanrının İsrail oğullarına "Nil'den Fırat'a" içinde bizim Güneydoğu'muzun da bulunduğu toprak parçasını vaat ettiği, bu vaadin sonucu olarak da İsrail Devleti'nin kurulduğu bilinen bir gerçek. Tanrının kendilerine vaat ettiği bu topraklar üzerinde, yine tanrının bu isteğine bağlı olarak -son savaşta şehid edilen 1200 kişinin dışında- da kaç on yıldan beri her gün beşerli onarlı Müslüman Filistinliyi öldürdüler, öldürüyorlar, öldürmeye de devam edecekler gibi.Sayın Cumhurbaşkanımız aksini söylese de bu bir din savaşıdır ve dünyanın -Vatikan'dan sonra- tek din devleti olan İsrail bu savaşa dinine bağlılık nişanesi olarak devem edecek.İsrail'in teokratik/din devleti olması bile tek başına bu savaşın bir din savaşı olduğunu ispata yeter. Sayın Gül'ün bunu bilmemesi mümkün mü? İsrail'in bu vahşetine din savaşı değildir demek, 1948'lerden başlayan süreci de inkar etmek anlamına gelir. Böylesi bir açıklama aslında İsrail'e de hakaret sayılır. Beni hayrete düşüren ise ABD'nin de aynen İsrail gibi tanrının vaadi olan bir toprak parçası üzerinde kurulmuş olduğu inancı. İsrail gibi ABD'de bir "arz-ı mev'ud" üzerinde kurulmuş. Bir farkla ki, İsrail bu inancını Tevrat'tan alırken, ABD de bu kendilerince hak olan inanışı İncil'den okumuş. ABD'nin temellerini oluşturan İncil inancı, İsrail'in temellerini oluşturan Tevrat inancından daha radikal. Ve ne ilginç, yeryüzünü kana bulayan bu iki devlet de varlıklarını birer "mukaddes" kitaba borçlular. Bundan daha ilginç olanı ise şu; her iki ülke de her fırsatta İslam'ı terör dini olarak ilan ediyor. Ve tabi ki, Müslümanları da terörist. Fransız yazar Roger Garaudy'nin "Amerikan Efsanesi" adlı eserinde bu konuda bakın neler yazılı: "Kalvanizm-Püritenizm mezhepli bir İngiliz göçmen gurubu 1620'de Massachussetts'e ayak bastığında, asıl görevlerinin yeni bir dünya kurmak olduğunu düşünüyorlardı. İki asır sonra ABD'nin kurucuları olan bu sömürgeci yerleşimcilerin, hiçbir tarihi geçmişlerinin olmadığı bir memlekete iyice yerleşip kök salınca bir de efsane uydurdular: Onların İngiltere'den göçleri, Kutsal Kitapa dayalı bir "çıkış" idi. Amerika, tanrının Hükümranlığını tesis etmek için "Vaat Edilmiş Toprak"tı. Kızılderili avlamayı ve yerli halkın topraklarını çalmayı haklı göstermek için hep bu ilahi görevi ileri sürdüler... Nitekim onlardan biri aynen şöyle yazmıştır: "Tanrının yerleşimcileri savaşa çağırdığı aşikardır... Kuvvetle muhtemeldir ki Kızılderililer de, İsrail'e karşı birlik kuran eski Amerika ve Filistin kabilelerinin benzerleridir." "Vaat Edilmiş Topraklar" o günden itibaren "Fethedilmiş Topraklar" anlamına gelmeye başladı." Georges Washington ise aynı manada şunları söylüyor: "İnsanların işlerine yön veren o görünmez ele hiçbir halk, ABD halkından daha fazla şükretmek ve ibadet etmekle yükümlü değildir... ABD'ye attırılan her adım, ilahi müdahalenin damgasını taşıyor görünmektedir." Değişik ağızlardan ama aynı manaya gelen şu ifadelere bakın: John Adams: "Biz ABD'liler özel bir halkız, seçkin bir halkız, zamanımızın İsrailoğullarıyız." Aynı Adams: "Amerika, insanın kendi kimlik ve kişiliğine kavuşacağı mekan olması için Yüce Tanrı tarafından yaratılmıştır". Ve Başkan Nixson: "Tanrı Amerika'yla birliktedir. Tanrı Amerika'nın dünyayı yönetmesini istiyor". ABD'nin bu değişmez inancı dolara da yansır: "In God We Trust/Biz tanrıya güveniriz" Ve haklı olarak Garaudy şunu ekler: "Bu değişmez durum artık "seçilmiş halkın" yeni siyasetinin değişmez genel eğilimi olacaktır: "Tanrı ve dolar iktidarın iki memesidir". (Amerikan Efsanesi, Roger Garaudy, çev. Cemal Aydın, Türk Edebiyatı Vakfı, İst. 2002) Ve kitap ABD'li yöneticilerin her fırsatta tanrı adına iş yaptıklarını ifade eden beyanlarını vererek devam eder. Dünya'yı idare edenlerin her fırsatta tanrıdan söz ettikleri, yaptıkları her işi, hatta vahşeti, katliamı, işgali, hep o tanrı için yaptıklarını, daha da ileri giderek, tanrı istediği için yaptıklarını söyledikleri bir asırda, bizim dinden uzaklaşmamız, dünya barışı, insanlık huzuru için tek ve son çare olan İslam'dan kaçmamızı ne ile izah edeceğiz? İsrail'in tarih boyu yaptığı vahşetlerde en büyük destekçisinin ABD olması, ABD'deki Yahudi lobisinin çok güçlü olmasıyla izah edilmesi yeterli mi sizce.Değil bence.Birbirlerini çok iyi anlayan iki devlet. Ya da benzer gerçek dışı iddia ile kurulmuş iki devlet.Biri binlerce Kızılderili'nin kemikleri üzerinde kuruldu, diğer o sayıda Müslüman'ın kemikleri üzerinde.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024