(dünden devam…)
Prof. Dr. Haydar Baş, 'Dua ve Zikir' isimli eserinde duanın adabı üzerine şu bilgileri veriyor:
"Ays b. Kasım, rivâyet eder:
Ebû Abdullah (Ca'fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "Biriniz bir ihtiyacının giderilmesini istediği zaman, Rabbine senâda bulunsun, O'na hamd etsin. Çünkü bir kimse bir sultandan bir şey istediği zaman, yapabildiği kadar güzel kelimelerle söze başlama gereğini duyar. Sizde bir ihtiyacınızın giderilmesini istediğiniz zaman Aziz ve Cebbar olan Allah'ı ululayın. O'na hamd edin ve O'na senâda bulunun. Şöyle deyin: 'Ey bağışlayanların en cömerdi! Ey istekte bulunulanların en hayırlısı! Ey merhamet dilenenlerin en merhametlisi! Ey tek, ey Samed olan! Ey doğmamış ve doğrulmamış olan! Hiç kimse Kendisine denk olmayan! Ey eş ve çocuk edinmeyen! Ey istediğini yapan, dilediği gibi hükmeden, istediği kararı veren! Ey kişiyle kalbi arasına giren! Ey en yücelerden gören! Ey benzeri hiçbir şey olmayan! Ey işiten ve gören!' Allah Azze ve Celle'nin isimlerinin birçoğunu zikredin çünkü Allah'ın isimleri çoktur ve Peygamber Efendimize ve Âl'ine salât getirin. Sonra şöyle de: Allah'ım! Helal rızkından bana bolca ver ki, ihtiyacımı karşılayayım, üzerimdeki emanetleri ödeyeyim, akrabalarımı ziyaret edeyim, hac ve umre için ondan yararlanayım."
İmam buyurdu ki: "Bir adam mescide girdi, iki rekât namaz kıldı, sonra Allah'tan istekte bulundu. Resûlullah (s.a.a.) dedi ki: 'Adam Rabbinden çok acele istedi.' Sonra bir başka adam geldi, iki rekât namaz kıldı. Sonra Allah Azze ve Celle'ye senâda bulundu, Nebi'ye (s.a.a.) ve Âl'ine salât getirdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.), 'İste sana verilecektir' buyurdu." (Ebû Ca'fer Muhammed b. Ya'kub b. İshak el-Kuleynî, Usûl-i Kâfî, c.2, s.772).
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Dua gökyüzü ile yeryüzü arasında durur. Benim üzerime salât ü selâm getirilmedikçe (Allah'a) yükselmez. Beni, hayvanına binen adamın maşrapası yerine koymayın. Bana duanın başında, ortasında ve sonunda salât ü selâm getirin!" (Bu hadisi Tirmizî, 486).
Dua ederken eller açılır yukarı kaldırılır. Dua bittikten sonra da eller yüzlere sürülür. Selmân'dan (radiyallahu anh); Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Şüphesiz Rabb'iniz hayâ sahibidir. Kulu Kendisine ellerini kaldırırsa, iki elini boş ve hüsrana uğratacak bir şekilde geri çevirmekten hayâ eder." (Ebû Dâvud, 1488 ve Tirmizî, 3556).
İbn Abbâs'dan (radiyallahu anh); Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Duvarlara örtü sermeyin! Kim izni olmadan kardeşinin mektubuna bakarsa ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarınızın içi ile isteyin! Arkası ile değil. Duayı bitirdiğiniz zaman, ellerinizi yüzünüze sürün!" (Ebû Dâvud, 1485).
"Sizden biriniz dua ederken, 'Allah'ım! İstersen beni bağışla, istersen bana rahmet et' demesin. 'Beni bağışla, bana rahmet et' diyerek dileğini kesin bir ifâde ile bildirsin. Çünkü Allah'ı zorlayan hiçbir kuvvet yoktur."
Müslim'in başka bir rivâyeti şöyledir: "Dileğini kuvvetle istesin ve rağbetini büyütsün çünkü Allah'a vereceği hiçbir şey büyük gelmez." (Mâlik, Kurân 28, s. 213; Buhârî, Davât 21/2, VII, 153; Müslim, Zikr 8-9, s. 2063; Ebû Dâvud, 1483; Tirmizî, 3497 ve İbn Mâce, 3854).
Süleyman b. Amr, rivâyet eder: Ebû Abdullah'ın (Ca'fer es-Sâdık alyhisselâm) şöyle dediğini duydum: "Allah Azze ve Celle, ağzından çıkanı önemsemeden kalbinin kabuğuyla dua edenin duasını kabul etmez. Dua ettiğin zaman bütün kalbinle Allah'a yönel, sonra duana icâbet edileceğine kesin olarak inan." (Ebû Ca'fer Muhammed b. Ya'kub b. İshak el-Kuleynî, Usûl-i Kâfî, c.2, s.756).
"Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler." (Enbiyâ: 21/90).
Duam kabul olmadı diye dua etmekten vazgeçmemeli, ümitsizliğe düşmemeli, bıkmadan-usanmadan tekrar tekrar isteyerek duada azimli olmalıdır. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Sizden birinin duası, acele edip, 'Rabbime dua ettim de kabul etmedi' demediği sürece, mutlaka kabul olunur." (Mâlik, Kurân 29, s. 213; Buhârî, Davât 22, VII, 153; Müslim, Zikr 92, s. 2095; Ebû Dâvud, 1484 ve Tirmizî, 3387).
Enes'den (radiyallahu anh); Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim Allah'tan üç kere Cennet'i isterse, Cennet şöyle der: 'Allah'ım onu Cennet'ine koy!' Kim üç kere Cehennem'den sığınırsa, Cehennem de, 'Allah'ım onu Cehennem'den kurtar!' der." (Tirmizî, 2572 ve Nesâî, İstiâze 56/3, VIII, 279)." (devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020