İnsanlar doğduktan buluğ çağına erinceye kadar iyiyi ve doğruyu kabullenip benimsemekten ve onun yanında yer almaktan sıkıntı duymaz ve rahatsız olmazlar. Çünkü insanlar bu fıtratta yaratılmışlardır. Ayrıca bu dönemde insanlığın baş düşmanı olan nefis ve şeytan henüz devreye girmemiştir. Sebebine gelince, insan sorumlu olma vasfını buluğ k çağına erdikten sonra kazanmaktadır.İnsan buluğ çağına erdikten sonra iyi ile kötüyü birbirinden ayıra bilmesi için aklını vahye teslim etmesinin yanında Allah'ın emir ve yasaklarına da harfiyen uymalıdır. Hayatını dedikodu ile geçiren, midesini haramla dolduran, aklını vahyin ışığında değil de duyma bilgilerle ikna eden ve kalbini de Allah'ı anarak değil de yaldızlı sözler ve sloganlarla tatmin etmeye çalışanların doğruyu bulabilmesi ve onun yanında yer alabilmesi mümkün değildir.Bunların yanı sıra dünya hayatını kazanmak ve ondan istifade etmek için insanımıza gösterilen bir takım yollar da, onu "doğru"dan uzaklaştırmaktadır. Mesela kredi kartları, taşıt, ev ve ihtiyaç kredileri gibi envaı çeşit hilelerle insanımız faize bulaştırılarak, temiz ve helal olan kazancının pis ve haram olması sağlanmıştır.Müslüman memleketinde domuz eti satışının dana ve kuzu eti gibi satılmasına izin verilmesi de buna bir örnektir. Bu şekilde Müslüman'a haram yedirerek iyi ile doğruyu birbirinden ayıracak özelliği yakalamasına imkân verilmemektedir.Yine Müslüman memleketinde zinayı suç olmaktan çıkarmanın nedeni insanları bu harama sürükleyerek, insanların nefis ve şeytana uyarak haram işlemelerini sağlamak ve doğruya isabet etmelerini engellemek içindir.Memleketimizdeki dinler arası diyalog çalışmaları, Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir papazın evlendirilmesi, kiliselerin açılması, kurdelelerinin "ya Allah bismillah" diyerek kesilmesi, iftar masalarına papazların çağırılarak dua ettirilmesi gibi çalışmaların sebebi; Müslümana bir ayeti inkâr ettirerek ya da hafife almasını veya onunla alay etmesini sağlayarak insanların doğru yoldan uzaklaştırılmaları içindir. Bu da sağlandıktan sonra insanın dinde kalması asla mümkün değildir. Dolayısıyla doğruyu anlaması, kavraması ve ondan yana tavır koyması da kendisinden beklenemez.Müslümanlar üzerindeki bu oyunlar tesadüf değil bilakis bilerek ve kasıtlı olarak yapılmaktadır. Bundan sonra da yapılmaya devam edilecektir. Bu çalışmalar ve uygulamalar devam ettiği müddetçe insanların doğrudan ve Hak'tan yana tavır koyabilmeler mümkün gözükmemektedir.Doğruyu bulabilmek; doğrudan yana ve doğru ile beraber olmak sağlam bir imana sahip olmaktan geçer. Bu da, vahyin ışığındaki bilgi ile desteklenen bir ilim ile aklın ikna edilmesi, midenin helal yolla doyurulması ve kalbin de Allah'ın zikri ile mutmain olması ile mümkündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Aydın / diğer yazıları
- Gazi Mustafa Kemal farkı / 10.10.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023