Alınan krediler, ihracata dayalı bir büyüme modeli benimseyen Güneydoğu Asya ülkelerinde, firmalar tarafından yeni yatırımlarda kullanılıyordu. Aynı zamanda borsalarda ve faiz enstrümanlarında yüksek kârlar elde etmek için yerini almıştı.
Yabancı sermaye ekonomilerde balon oluşturuyor"Güneydoğu Asya ülkelerine böylesine büyük miktarlarda kısa süreli yabancı sermaye girişi, yerli mali varlıkların fiyatını yükseltmiş ve finans piyasalarında suni ve spekülasyona açık bir kabarmaya sebebiyet vermiştir". Bu ülkelerin en büyük yanlışı ise, para birimlerini dolara endekslemiş olmaları idi. ABD, kriz öncesinde dünya piyasalarında doların değerini yükselterek bir anda bu ülkelerin ihracatlarında ciddi bir daralmaya sebep oldu. Dolar arttığı için yerli paralar da artınca, ihracata dayalı ülke ekonomileri ihracat rekabetini kaybetti. Böylece mallar elde birikmeye, stoklar artmaya başladı; kısa vadeli kredileri ödemek için elindeki malları satmakta zorlanan firmalar batarken, onlara kredi veren bankalar da battı. Kriz döneminde, diğer ülkelerde batanlar bir yana, sadece Endonezya'da 16 banka battı.Böylece son derece güçlü olan firmalar el değiştirerek global firmaların eline geçerken; IMF talimatlarına teslim olan Güney Asya ülkeleri, siyasi olarak da bağımlı hale getirildiler. Ancak Malezya, yıllarca sözünden dışarı çıkmadığı IMF'yi reddederek; sermaye giriş çıkışlarına sınırlamalar getirdi. Yurtdışına çıkartılan yerli paranın içeri girmediği takdirde tedavülden kaldırıldığını açıkladı. Çünkü spekülatörler, Singapur borsası üzerinden Malezya parası üzerinde oynamışlardı. Benzeri tedbirlerle Malezya daha az zararla krizden sıyrıldı.
Malezya özelleştirme uygulamalarını durdurduÖnceleri IMF talimatları ile bütün kıymetli kaynaklarını özelleştirme adı altında global firmalara devreden Malezya, George Soros'un Asya krizinde yaptığı spekülasyon ile Malezya para birimi ringitin % 30 değer kaybetmesinden ciddi dersler çıkararak, IMF ile beraberliklerini askıya aldı. O ana kadar gerçekleşen 434 adet özelleştirme uygulamasına ara verildi.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Fehim Üçışık / Marmara Üniversitesi Milli Devletle halkın geçimi garanti altındaSosyal Devlet Milli Devlet Modeline göre,"asgari geçim standardının altında verilen Sosyal Güvenlik yardımlarını, Sosyal Güvenlik olarak kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle hangi gerekçe ile olursa olsun; bireylerin gelirleri, Sosyal Güvenlik sistemi ile hiç kimseye muhtaç olmadan hayatlarını idame edecekleri düzeye çıkarılmalıdır". Sosyal Devlet, ayrım yapmaksızın bütün vatandaşlarına "vatandaşlık maaşı" verecektir. Ülkemiz şartlarına göre 2007 yılı Asgari Sosyal Güvenlik Destek Miktarı 2.000 YTL'dır. Bir diğer sosyal destek ise, "belli gelirin altında kalan gruplardan vergi alınmaması"dır. "Bu ülkemiz şartlarında yıllık, -2006 yılı için- 100 milyar ve altıdır". Fikrimizce, anılan ilkeler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin sosyal güvenliğe ilişkin, "her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır" şeklindeki hükmünün (m.25/I) gereği gibi uygulanmasını öngörmektedir.
Yabancı sermaye ekonomilerde balon oluşturuyor"Güneydoğu Asya ülkelerine böylesine büyük miktarlarda kısa süreli yabancı sermaye girişi, yerli mali varlıkların fiyatını yükseltmiş ve finans piyasalarında suni ve spekülasyona açık bir kabarmaya sebebiyet vermiştir". Bu ülkelerin en büyük yanlışı ise, para birimlerini dolara endekslemiş olmaları idi. ABD, kriz öncesinde dünya piyasalarında doların değerini yükselterek bir anda bu ülkelerin ihracatlarında ciddi bir daralmaya sebep oldu. Dolar arttığı için yerli paralar da artınca, ihracata dayalı ülke ekonomileri ihracat rekabetini kaybetti. Böylece mallar elde birikmeye, stoklar artmaya başladı; kısa vadeli kredileri ödemek için elindeki malları satmakta zorlanan firmalar batarken, onlara kredi veren bankalar da battı. Kriz döneminde, diğer ülkelerde batanlar bir yana, sadece Endonezya'da 16 banka battı.Böylece son derece güçlü olan firmalar el değiştirerek global firmaların eline geçerken; IMF talimatlarına teslim olan Güney Asya ülkeleri, siyasi olarak da bağımlı hale getirildiler. Ancak Malezya, yıllarca sözünden dışarı çıkmadığı IMF'yi reddederek; sermaye giriş çıkışlarına sınırlamalar getirdi. Yurtdışına çıkartılan yerli paranın içeri girmediği takdirde tedavülden kaldırıldığını açıkladı. Çünkü spekülatörler, Singapur borsası üzerinden Malezya parası üzerinde oynamışlardı. Benzeri tedbirlerle Malezya daha az zararla krizden sıyrıldı.
Malezya özelleştirme uygulamalarını durdurduÖnceleri IMF talimatları ile bütün kıymetli kaynaklarını özelleştirme adı altında global firmalara devreden Malezya, George Soros'un Asya krizinde yaptığı spekülasyon ile Malezya para birimi ringitin % 30 değer kaybetmesinden ciddi dersler çıkararak, IMF ile beraberliklerini askıya aldı. O ana kadar gerçekleşen 434 adet özelleştirme uygulamasına ara verildi.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Fehim Üçışık / Marmara Üniversitesi Milli Devletle halkın geçimi garanti altındaSosyal Devlet Milli Devlet Modeline göre,"asgari geçim standardının altında verilen Sosyal Güvenlik yardımlarını, Sosyal Güvenlik olarak kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle hangi gerekçe ile olursa olsun; bireylerin gelirleri, Sosyal Güvenlik sistemi ile hiç kimseye muhtaç olmadan hayatlarını idame edecekleri düzeye çıkarılmalıdır". Sosyal Devlet, ayrım yapmaksızın bütün vatandaşlarına "vatandaşlık maaşı" verecektir. Ülkemiz şartlarına göre 2007 yılı Asgari Sosyal Güvenlik Destek Miktarı 2.000 YTL'dır. Bir diğer sosyal destek ise, "belli gelirin altında kalan gruplardan vergi alınmaması"dır. "Bu ülkemiz şartlarında yıllık, -2006 yılı için- 100 milyar ve altıdır". Fikrimizce, anılan ilkeler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin sosyal güvenliğe ilişkin, "her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır" şeklindeki hükmünün (m.25/I) gereği gibi uygulanmasını öngörmektedir.