Amerikalı Yahudi gazeteci Thomas Friedman'ın geçtiğimiz hafta New York Times'daki yazısında Türkiye ile ilgili ortaya attığı görüşler epey tartışıldı. Friedman, bir Yahudi olarak sinagog saldırılarından hemen sonra olayı yerinde incelemek üzere İstanbul'a gelince, Türkiye'nin bugüne kadar görmediği bir yüzüyle karşılaşmış. Friedman'ın en çok etkilendiği olaylar, sinagog açılışında müftü ve hahamın beraber olması, bunlara belediye başkanı ve karanfillerle sokaktaki halkın katılması. Ayrıca sinagog saldırılarını düzenleyen bombacılardan Gökhan Elaltuntaş'ın babası Şefik Elaltuntaş'ın, "vatana, bayrağa, millete" bağlılığını dile getirip, oğlunun yaptığını desteklemeyip, aksine lanetlemesi de Friedman'ın etkilendiği diğer önemli olay.
Friedman'ın bu yazısını değerlendirmeyeceğim, çünkü üzerinden bir haftaya yakın bir zaman geçti. Konu, şu an "tartışma- değerlendirme- analiz" tazeliğinden çok uzaklarda, oldukça bayat. Fakat konu, aynı zamanda üzerine yapılan aydın değerlendirmeleri ve Başbakan'ın ABD ziyaretinde vereceği "dini içerikli" mesajın tonlamasında bize yardımcı olabilecek nitelikte.
Önce aydın değerlendirmeleri...
Friedman'ın Türkiye'ye övgüler yağdırdığı, AB'ye seslenip; "bu Türkiye'yi alın, yoksa biz NAFTA'ya alırız" şeklinde komik tehditlerde bulunduğu değerlendirmesinde Türkiye'deki "hoşgörü" kültüründen bahsediyor. Bu yazı yayınlandıktan sonra, kendi ülkesini savunmaktan ve temsil etmekten utanan, ihanet ve gaflet uykusundaki birçok aydın(!) kendine geldi. "İhanetin özneleri" konumundaki bu aydınların ortak görüşünü dile getiren bir aydın yazar ve yorumcumuz, bir televizyon kanalında "günü yorumlarken" Friedman'ın bu yazısıyla ilgili olarak aynen şunu söyledi: "Friedman'ın yazısından sonra Türkiye'den gurur duymaya başladım."
Türkiye'den gurur duyabilmek için ABD'li Yahudi bir gazetecinin yazı yazmasını bekleyen bir aydın! Türkiye'ye Osmanlı'dan tevarüs eden derin hoşgörü kültürünü ancak fark edebilen, ülkesinin insanlarının "vatan, bayrak, millet" sevgisini bugüne kadar "marjinal-şovenist" olarak değerlendiren ama Friedman dile getirince "gurur kaynağı" olarak addeden bir aydın!
Düpedüz ihanet! Aydın ihaneti!
Başbakan Erdoğan uzun zamandır "medeniyetler çatışması" tezine vurgu yaparak, dinlerin kardeşliğinden bahsediyor. Huntington'un tezini yıkacağını, "Medeniyetler barışı" tezini hakim kılacağını dile getirip duruyor. Sanki "Medeniyetler çatışması" tezini Huntington'ın kendisi uydurup, dünya milletlerine empoze ediyor. Huntington, durumdan vazife çıkarıp, ortada "ampül" gibi duran sonuca isim bulmuş, o kadar! Medeniyetler de ortada, çatışma da. Sadece adını koymuş: Medeniyetler çatışması.
Başbakan Erdoğan kalkıp bu tezi altüst edecekmiş. Yok daha neler!
Friedman sinagog açılışındaki müftülü, hahamlı açılış mavalıyla "gaz pedalına iyice yüklenerek" Erdoğan'ı daha bir heyecanlandırdı. Erdoğan ABD ziyaretinde "dinlerin kardeşliği" ve Fettullah Gülen'in "iyi niyet misyonu!"nun şifresi "dinlerarası diyalog" konularına özel önem verecek. Bu yönde Yahudi ve Hıristiyan din adamlarıyla özel görüşmeler yapacak.
Bartholomeos'un "ekümeniklik" iddialarını güçlendirip, Rumlara selam çakacak!
Pardon, "dinleri buluşturacak" diyecektim, dilim sürçtü!
Friedman'ın bu yazısını değerlendirmeyeceğim, çünkü üzerinden bir haftaya yakın bir zaman geçti. Konu, şu an "tartışma- değerlendirme- analiz" tazeliğinden çok uzaklarda, oldukça bayat. Fakat konu, aynı zamanda üzerine yapılan aydın değerlendirmeleri ve Başbakan'ın ABD ziyaretinde vereceği "dini içerikli" mesajın tonlamasında bize yardımcı olabilecek nitelikte.
Önce aydın değerlendirmeleri...
Friedman'ın Türkiye'ye övgüler yağdırdığı, AB'ye seslenip; "bu Türkiye'yi alın, yoksa biz NAFTA'ya alırız" şeklinde komik tehditlerde bulunduğu değerlendirmesinde Türkiye'deki "hoşgörü" kültüründen bahsediyor. Bu yazı yayınlandıktan sonra, kendi ülkesini savunmaktan ve temsil etmekten utanan, ihanet ve gaflet uykusundaki birçok aydın(!) kendine geldi. "İhanetin özneleri" konumundaki bu aydınların ortak görüşünü dile getiren bir aydın yazar ve yorumcumuz, bir televizyon kanalında "günü yorumlarken" Friedman'ın bu yazısıyla ilgili olarak aynen şunu söyledi: "Friedman'ın yazısından sonra Türkiye'den gurur duymaya başladım."
Türkiye'den gurur duyabilmek için ABD'li Yahudi bir gazetecinin yazı yazmasını bekleyen bir aydın! Türkiye'ye Osmanlı'dan tevarüs eden derin hoşgörü kültürünü ancak fark edebilen, ülkesinin insanlarının "vatan, bayrak, millet" sevgisini bugüne kadar "marjinal-şovenist" olarak değerlendiren ama Friedman dile getirince "gurur kaynağı" olarak addeden bir aydın!
Düpedüz ihanet! Aydın ihaneti!
Başbakan Erdoğan uzun zamandır "medeniyetler çatışması" tezine vurgu yaparak, dinlerin kardeşliğinden bahsediyor. Huntington'un tezini yıkacağını, "Medeniyetler barışı" tezini hakim kılacağını dile getirip duruyor. Sanki "Medeniyetler çatışması" tezini Huntington'ın kendisi uydurup, dünya milletlerine empoze ediyor. Huntington, durumdan vazife çıkarıp, ortada "ampül" gibi duran sonuca isim bulmuş, o kadar! Medeniyetler de ortada, çatışma da. Sadece adını koymuş: Medeniyetler çatışması.
Başbakan Erdoğan kalkıp bu tezi altüst edecekmiş. Yok daha neler!
Friedman sinagog açılışındaki müftülü, hahamlı açılış mavalıyla "gaz pedalına iyice yüklenerek" Erdoğan'ı daha bir heyecanlandırdı. Erdoğan ABD ziyaretinde "dinlerin kardeşliği" ve Fettullah Gülen'in "iyi niyet misyonu!"nun şifresi "dinlerarası diyalog" konularına özel önem verecek. Bu yönde Yahudi ve Hıristiyan din adamlarıyla özel görüşmeler yapacak.
Bartholomeos'un "ekümeniklik" iddialarını güçlendirip, Rumlara selam çakacak!
Pardon, "dinleri buluşturacak" diyecektim, dilim sürçtü!
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012