Din özgürlüğünün garantisi laikliktir

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Laik bir devlet yapısında vatandaşın din özgürlüğünün garanti altına alınmasının şart olduğunu söyledi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin sıcak tartışma konusu olan başörtüsü üzerine son derece önemli açıklamalar yaptı. "Başörtüsü Cenab-ı Hakk'ın emriyle beraber tahsis edilmiş, bir emri ilahidir" diye açıklamada bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, "başörtüsü bir insan hakkıdır, devlet vatandaşının hakkını koruma altına almak zorundadır" dedi. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Devlet hangi mantıkta olursa olsun vatandaşlarını özgürce yaşatmaya mecbur ve de memurdur. Sistem ne olursa olsun bu özgürlük mutlaka sağlanmalıdır. Devlet vatandaşını korumakla, kollamakla ve idare etmekle mükelleftir. Sen kalkıp diyorsun ki; 'başını örterse bu bir tehdit olur.' Niye, 'Herkes benim teminatım altında eğitimini yapabilir. Siz benim verdiğim hizmetten istifade edebilirsiniz' demiyorsun? Sen anlayışını bu şekilde ortaya koymadığın için de diğer tarafta kalkar yıllarca bu işi istismar eder. Bundan iyi bir rant elde ettiği için de bu işi halletmez. Faraza, ona sen iktidar olma imkânını temin et. İktidar olduğu halde bu problemi çözmez. Niye? Çünkü orada çok fazla rant var. Yani bu işe muhalif olanlar da aslında hem kendilerinin zararına hem milletin hem de devletin zararına adım attıklarını görmeleri lazım."

Laikliğin gerçek tarifi

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bu gündemin en önemli tartışma konularından biri olan laiklik konusunda da kritik tespitler yaptı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmak laikliğe aykırıdır" açıklamasını değerlendiren Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: "Laiklik zannedildiği gibi bir insanın dini yaşayışına mani olma hareketi değildir. Ya nedir laiklik? Laiklik, din işleriyle beraber devlet işlerinin idaresinin, devlet işleriyle beraber din işlerinin idaresinin tamamen birbirinden ayrılması demektir. Yani ne devlet işleri din işine ne de din işi devlet işine kesinlikle karışamaz. Bir eylemin laikliğe aykırı olabilmesi için devletin din kaynaklı bu işi emretmesi lazım. Bu işi uygulayan kişi de kamuda görevli olması lazım ve bunu kendi adına değil, devlet adına yapması lazım. Bunlar ayrıntılarıyla birlikte bu yeni anayasa düzenlemesinde gündem edilmesi lazım. Bana göre bu iktidarın en önemli görevi budur."

Batılı ülkeler laikliği doğru uyguluyor

"Batılı ülkeler de laik sistemle yönetiliyor" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, batılı ülkelerde laikliğin uygulanış şeklinin farklı olduğunu söyledi ve şu dikkat çekici örnekleri verdi: "Batı devletleri laik devletlerdir. Ama bir hükümet başkanı seçildiğinde İncil'in üzerine elini koyup yemin ediyor. Laik devletin başkanı bu? Mahkemede İncil üzerine yemin ediyorlar. Bu ülkelerde kamu kurumlarında ve hatta hastanelerde koskocaman haçlar bulunuyor. Ayrıca hastanelerde rahibeler dini kimlikleriyle hizmet ediyorlar. Yani şimdi burada bu hayat yaşanıyor diye batıda laiklik ihlal edilmiş mi oluyor? Böyle bir şey olamaz. Bana göre laiklik budur. O dindar insanın yaşayış şartlarına hürmet etmesi, onu koruma altına alması ve bir başkasının onun yaşantısına müdahale etmesine mani olmasıdır."

Devlet bireyin özgürlüğünü korumalı

Türkiye'nin bu sorunu artık çözmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş kamusal alan tartışmasıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Devlet bireylerin özgürlüklerini, inançlarını korumaya mecburdur. Devletin vazifesi budur. Yani şimdi ben kamusal alana girerken inancımı kapıda bırakıp öyle mi gireceğim? Kamunun varlığının sebebi nedir? Benim inancımı korumak, özgürlüğümü muhafaza etmek için var. Devletin manası budur. Devlet benim haklarımın devamına iktidarını kullanır. Haklarımı gasp etmeye, sınırlamaya hakkı yoktur.