Selçuk Üniversitesi (SÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın, SÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği üyelerinden oluşan ekiple birlikte Afyon deprem bölgesinde inceleme yaptıklarını söyleyerek, depremin şiddeti konusunda oldukça farklı bir rakam verdi.
Yapılan incelemeler sonucu ortaya koydukları raporla ilgili açıklamada bulunan Prof. Dr. Aydın, yıkılan binaların daha çok Çay Deresi'nin oluşturduğu gevşek kumlar üzerineki yapılar olduğunun tespit edildiğini belirtti.
Aydın, şunları söyledi: "Ana ve sonraki artçı depremlerle yörede Dereçine Beldesi'nden başlayarak Sülümenli Beldesi'ne kadar 50 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 20 kilometre genişliğindeki bir alanda değişen oranlarda hasar meydana gelmiştir. Hasarlar genellikle KB-GD doğrultusunda oluşmuştur. Sultandağı, Eber ve Çay çevresinde depremin şiddeti 7.0 ile 9.0 arasında değişmekte olup en fazla Çay'da hasara yol açmıştır. Sultandağı ile Eber arasında hasar daha çok yükseltilerden itibaren Akşehir-Afyon havzasına doğru gelişmiş, havza çökellerine göre nispeten biraz daha sağlam alüviyal yelpaze çökelleri üzerinde bulunanyapılarda oluşmuştur.''
Bölgedeki sıvılaşma can kaybına neden oldu
Bölgedeki sıvılaşmanın hasar ve yıkımların ana nedeni olduğunu da anlatan Aydın, "Arazi gözlemleri sırasında yüzey kırıklarına Çay İlçesi'nde rastlanılmıştır. Bu kesimde yüzey kırıkları yaklaşık 10 metre genişliğinde ve 3 kilometre uzunluğunda bir zon içerisinde N 50-70 derece E doğrultusu olarak izlenmiştir'' diye konuştu.
Bölgede meydana gelen orta büyüklükteki depremin yol açtığı hasar ve can kaybının asıl nedeninin yanlış yer seçimi ve binaların yapısı olduğunu ifade eden, Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle yeni yerleşim alanları oluşturulurken, yer seçiminin mutlaka uygun jeolojik ve jeoteknik etütler yapıldıktan sonra gerçekleştirilmesi, alüviyal zeminler üzerinde çok katlı yapılaşmalaraizin verilmemesi gerekir. Bölgede oluşan 2000 ve 2002 tarihli depremler, Akşehir-Sultandağı fay zonunun, Akşehir'den itibaren kuzeybatıya doğru olan kesimlerinin kırılmaya devam ettiğini göstermektedir. Akşehir-Sultandağı fay zonunun kuzeybatıya doğru devamı olan kesimlerin çevresinde, yerleşim alanları için bir tehlike oluşturulabileceği düşünülmelidir.''
Depremin şiddeti ile büyüklüğü farklı değerlerdir
Bir depremin büyüklüğü ile şiddeti aynı anlama gelmez. Depremin büyüklükleri 'Richter Ölçeği'ne göre ölçülür ve maksimum büyüklük 9'dur. Oysa depremin şiddeti, etkilediği bölgede yaptığı tahribatı değerlendirmek için kullanılır. Bir depremin maksimum şiddeti ise 12 olabilir. Afyon Sultandağı depreminin büyüklüğü Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.0, ABD'deki USSG Merkezi'ne göre 6.5'tu.
Yapılan incelemeler sonucu ortaya koydukları raporla ilgili açıklamada bulunan Prof. Dr. Aydın, yıkılan binaların daha çok Çay Deresi'nin oluşturduğu gevşek kumlar üzerineki yapılar olduğunun tespit edildiğini belirtti.
Aydın, şunları söyledi: "Ana ve sonraki artçı depremlerle yörede Dereçine Beldesi'nden başlayarak Sülümenli Beldesi'ne kadar 50 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 20 kilometre genişliğindeki bir alanda değişen oranlarda hasar meydana gelmiştir. Hasarlar genellikle KB-GD doğrultusunda oluşmuştur. Sultandağı, Eber ve Çay çevresinde depremin şiddeti 7.0 ile 9.0 arasında değişmekte olup en fazla Çay'da hasara yol açmıştır. Sultandağı ile Eber arasında hasar daha çok yükseltilerden itibaren Akşehir-Afyon havzasına doğru gelişmiş, havza çökellerine göre nispeten biraz daha sağlam alüviyal yelpaze çökelleri üzerinde bulunanyapılarda oluşmuştur.''
Bölgedeki sıvılaşma can kaybına neden oldu
Bölgedeki sıvılaşmanın hasar ve yıkımların ana nedeni olduğunu da anlatan Aydın, "Arazi gözlemleri sırasında yüzey kırıklarına Çay İlçesi'nde rastlanılmıştır. Bu kesimde yüzey kırıkları yaklaşık 10 metre genişliğinde ve 3 kilometre uzunluğunda bir zon içerisinde N 50-70 derece E doğrultusu olarak izlenmiştir'' diye konuştu.
Bölgede meydana gelen orta büyüklükteki depremin yol açtığı hasar ve can kaybının asıl nedeninin yanlış yer seçimi ve binaların yapısı olduğunu ifade eden, Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle yeni yerleşim alanları oluşturulurken, yer seçiminin mutlaka uygun jeolojik ve jeoteknik etütler yapıldıktan sonra gerçekleştirilmesi, alüviyal zeminler üzerinde çok katlı yapılaşmalaraizin verilmemesi gerekir. Bölgede oluşan 2000 ve 2002 tarihli depremler, Akşehir-Sultandağı fay zonunun, Akşehir'den itibaren kuzeybatıya doğru olan kesimlerinin kırılmaya devam ettiğini göstermektedir. Akşehir-Sultandağı fay zonunun kuzeybatıya doğru devamı olan kesimlerin çevresinde, yerleşim alanları için bir tehlike oluşturulabileceği düşünülmelidir.''
Depremin şiddeti ile büyüklüğü farklı değerlerdir
Bir depremin büyüklüğü ile şiddeti aynı anlama gelmez. Depremin büyüklükleri 'Richter Ölçeği'ne göre ölçülür ve maksimum büyüklük 9'dur. Oysa depremin şiddeti, etkilediği bölgede yaptığı tahribatı değerlendirmek için kullanılır. Bir depremin maksimum şiddeti ise 12 olabilir. Afyon Sultandağı depreminin büyüklüğü Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.0, ABD'deki USSG Merkezi'ne göre 6.5'tu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.