Orgeneral Necdet Özel, Suriye’ye her an müdahale yapılabileceği söylentilerinin olduğu bir dönemde temaslarda bulunmak üzere ABD’de.
Özel, Birleşik Devletler’in teröre karşı savaş merkezi olarak bilinen Langley’deki istihbarat üssü ile Bin ladin’i öldüren komandoların komuta merkezi Key West’te ziyaretlerde bulunmuştur.
Bu “detayları” basınla paylaşılmayan gezi, Türkiye ve bölge ülkelerinin yakın zamanda yaşayacakları ile ilgili hayati önemde.
Türk medyasında fazla gündem edilmeyen dolayısı ile halkın tam manasıyla aydınlanamadığı bu ziyaret yerine bizim gündemimiz, hükümet yetkililerinin ortaya attığı konularla belirleniyor.
Gündemimizde, yeni anayasanın yazımı ile başlayan “başkanlık sistemine geçip geçmeme” meselesi ve değişmeyen hayalimiz AB üyeliği ağırlıkta.
Başkanlık sistemi, demokrasiyi zedelemektedir. Federatif yapının önünü açarak üniter yapıyı yok edeceği için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni riske atabilecek bir düzenlemedir.
Bizce Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü açısından en az Suriye’ye olası müdahale kadar tehlikelidir. Ancak şu anda Türk halkı her kanalda bu konuyu dinliyor.
Tarih profesörü Ian Almond, İstanbul’da verdiği seminerde “2004 yılında Türkiye’nin AB’ye giriş süreci tartışılırken Avusturyalıların üçte ikisi dini farklılıklardan dolayı Türkiye’nin üyeliğine karşıydılar” itirafında bulunmuştu.
Böylece yarım asrı geçmiş üyelik sürecimizde Avrupalı bazı devlet başkanları nezninde de ifade edilen “Hıristiyan AB’ye üye olamazsınız” çıkışlarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Başbakanımız ise İtalya’dan “AB üyesi bazı ülkeler bizim AB’ye girmemize izin vermiyor. Çünkü biz NATO’daki tek Müslüman ülkeyiz. Bu bizim Ortadoğu’daki ilişkilerimize zarar vermiyor. Fakat biz AB’ye üye olmak için her şeyi yapacağız” çağrısını yenilemiştir.
Hıristiyan batı için Müslüman oldukça alınmayacağımız birlikteliğe “ancak Hıristiyan olursanız girebilirsiniz” tarzındaki mesajlar ortada iken acaba ne yapmamız gerekiyor?
Biz, sadece istenilenlerden değil, geleceğimizi ilgilendiren her gelişmeden daha fazla haberdar olmak istiyoruz.
Özel, Birleşik Devletler’in teröre karşı savaş merkezi olarak bilinen Langley’deki istihbarat üssü ile Bin ladin’i öldüren komandoların komuta merkezi Key West’te ziyaretlerde bulunmuştur.
Bu “detayları” basınla paylaşılmayan gezi, Türkiye ve bölge ülkelerinin yakın zamanda yaşayacakları ile ilgili hayati önemde.
Türk medyasında fazla gündem edilmeyen dolayısı ile halkın tam manasıyla aydınlanamadığı bu ziyaret yerine bizim gündemimiz, hükümet yetkililerinin ortaya attığı konularla belirleniyor.
Gündemimizde, yeni anayasanın yazımı ile başlayan “başkanlık sistemine geçip geçmeme” meselesi ve değişmeyen hayalimiz AB üyeliği ağırlıkta.
Başkanlık sistemi, demokrasiyi zedelemektedir. Federatif yapının önünü açarak üniter yapıyı yok edeceği için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni riske atabilecek bir düzenlemedir.
Bizce Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü açısından en az Suriye’ye olası müdahale kadar tehlikelidir. Ancak şu anda Türk halkı her kanalda bu konuyu dinliyor.
Tarih profesörü Ian Almond, İstanbul’da verdiği seminerde “2004 yılında Türkiye’nin AB’ye giriş süreci tartışılırken Avusturyalıların üçte ikisi dini farklılıklardan dolayı Türkiye’nin üyeliğine karşıydılar” itirafında bulunmuştu.
Böylece yarım asrı geçmiş üyelik sürecimizde Avrupalı bazı devlet başkanları nezninde de ifade edilen “Hıristiyan AB’ye üye olamazsınız” çıkışlarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Başbakanımız ise İtalya’dan “AB üyesi bazı ülkeler bizim AB’ye girmemize izin vermiyor. Çünkü biz NATO’daki tek Müslüman ülkeyiz. Bu bizim Ortadoğu’daki ilişkilerimize zarar vermiyor. Fakat biz AB’ye üye olmak için her şeyi yapacağız” çağrısını yenilemiştir.
Hıristiyan batı için Müslüman oldukça alınmayacağımız birlikteliğe “ancak Hıristiyan olursanız girebilirsiniz” tarzındaki mesajlar ortada iken acaba ne yapmamız gerekiyor?
Biz, sadece istenilenlerden değil, geleceğimizi ilgilendiren her gelişmeden daha fazla haberdar olmak istiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018