Çankaya'nın ürettiği gerginliğe rağmen, halkımız Cumhuriyet'e sahip çıktı ve onu manasına uygun kutladı. Geçtiğimiz cumartesi Ankara'daki rektörler yürüyüşünü yansıttığı manşetiyle köşe yazarları tarafından "postallı gazete" olarak nitelendirilen Milliyet ve mütedeyyin kitllere karşı iflah olmaz tavrını sürdüren Cumhuriyet dışındaki basın-yayın organları da bayramın yansıtılması bağlamında iyi mesajlar verdiler. Bu çerçevede özellikle Sabah gazetesi 'onurlu' bir duruş sergiledi.
Bu 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin 80. yılını idrak ettik. 80 yıl... Devletlerin tarihinde belki kısa bir süre ama insan ömrü açısından epey uzun bir süre. 80. yılda aslında bizler resepsiyon krizine gömülecek yerde, millet olarak kapsamlı bir muhasebe yapmalıydık.
Bazı meslektaşlarımız bu muhasebeyi yaptı. Mesela Sabah'tan Erdal Şafak bunlardan biriydi.
Bakın neler yazıyordu dün Şafak...
"İnsan ister istemez kuşkulanıyor; acaba bu suni gerilimler, Cumhuriyet'in 80 yılının muhasebesinin yapılmaması, sorgulamanın önlenmesi, özeleştiri yolunun kapatılması için mi yaratıldı?
Gördünüz, Cumhuriyet dün geçmiş yılların programlarında hiçbir değişiklik yapılmadan Edirne'den Kars'a kadar tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve "yavru vatan" KKTC'de törenlerle kutlandı. Onca demeç verildi, konuşma yapıldı, mesaj yayınlandı. Hangisinde şu soruların cevabı arandı?
* Kurtuluş Savaşı'nda Yunanistan ile aynı gelir düzeyine sahiptik. Bugün Türkiye'de kişi başına milli gelir 2700 dolar, Yunanistan'da 19 bin dolar. Bu mu övünülecek tablo?
* 10.5 milyon nüfuslu Yunanistan'ın GSMH'si 70 milyonluk Türkiye'ye eşit. Atatürk'ün "Çalış, güven, öğün" tavsiyesini Türkiye mi dinlemiş oluyor, yoksa Yunanistan mı?
* Asker gönderdiğimiz ve 2.959 gencimizi bıraktığımız yıllarda Güney Kore'de kişi başına milli gelir 70 dolardı, Türkiye'de ise 245 dolar. Bugün aynı Güney Kore'nin milli geliri 7007 dolar, Türkiye'nin 2700 dolar. Türkiye 50 yılla milli gelirini sadece 10 kat artırırken Güney Kore'de artış 100 kat oldu. Atatürk'ün 10'uncu Yıl Nutku'nda dilediği mutluluk ve refah bu mu?
* Dünya liginde neden sadece enflasyon, paranın değer kaybı, kayıt dışı ekonomi, vergi yükü ve silahlanmada ilk sıradayız?
* Milli gelirinin yüzde 5'ini askeri harcamalara ayıran başka bir ülke var mı?
* Dünyada ulusal gelirin ortalama yüzde 5.2'si eğitime ayrılırken, bizde neden yüzde 2.2? 10 milyon yetişkinin okuma yazma bilmediği bir Türkiye, Cumhuriyet'in 80'inci yılına yakışıyor mu?
* Son 10 yılda bütçeden eğitimin payının yüzde 18.8'den 8.6'ya, sağlığın ise yüzde 4.7'den 2.3'e gerilemesi, cumhuriyetin ilke ve hedefleriyle, hatta Anayasa'nın hükümleriyle bağdaşıyor mu?
* Yolsuzlukla mücadele sıralamasında neden her yıl biraz daha gerilere düşüyoruz? Küresel rekabette de listenin sürekli daha altına itilmemizle bunun ilgisi var mı?
* BM'nin insani gelişmişlik sıralamasında Gürcistan, Azerbaycan, Arnavutluk gibi eski Doğu Bloku'nun en geri ülkelerinin bile altında kalmayı nasıl açıklayacağız?
* Doğumların yüzde 20'sinin hiçbir sağlık hizmetinden yararlanmaması, 5 yaş altı çocukların yüzde 8'inin ölüm tehlikesi yaratacak ölçüde beslenme yetersizliği çekmesi, nüfusun yüzde 20'sinin sağlıklı içme suyundan yoksun olması, cumhuriyet vicdanına sığıyor mu?
* Koskoca 80 yıl boyunca neden Nobel'in herhangi bir dalında ödül alamadık? Neden bir buluşa imza atamadık? Neden bir dünya markası yaratamadık?"
Üniversiteler afyon yutmuş
ve Milliyet'ten Güngör Uras'ın yazısından bir pasaj.
"Cumhuriyet'in 80'inci yılını kutlarken ülkede hiçbir dinamik güç "durum değerlendirmesi" yapamıyor. Cumhuriyet'in 80'inci yılında ülkeyi bu hale getiren "düzen"i değiştirmeyi kimse tartışmıyor. Kimsede bu güç yok. Gençlik, üniversiteler "afyon yutmuş" durumda. Çiftçi, esnaf örgütlenemiyor. Sarı sendikacılık, işçi hareketini öldürmüş. Entellektüeller ekmek parası peşinde. "Asker-politikacı-büyük işadamı" üçlüsü "düzen"i koruyor. Ve bu "düzen", Cumhuriyet'in 80'inci yılında, Türkiye'yi bu noktada kilitleyen düzen. Bundan memnun iseniz, Cumhuriyet'in 80'inci yılınızı kutlarım."
Seçkinci meydan okuma
Tercüman"da Cengiz Çandar, Bağdat'ta yazdığı yazıyı, şöyle bitirmiş
"Cumhuriyetimizin 80'inci yıldönümünde, Cumhurbaşkanı'nın yol açtığı ve "halkın tercihleri"ne "seçkinci meydan okuma"yı ifade eden "Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu Skandalı" ortamında, yaşını başını almış rektörlerin, profesörlerin, hatta Tercüman gazetesi yönetiminin bile Atatürk'ün mezarını bir "şikayet makamı"na çevirerek, deftere "senli-benli" mesajlar yazdığı bu "pozitivizm dini ile kokteyl yapılmış Pagan ritüeli"nin yaşanabildiği Ramazan ayında, "yeni devlet kurma sancıları" ile ilgilenmek daha anlamlı geliyor."
Demokrasi özlemi
Cumhuriyet'in 10'uncu yıldönümünü de, 4 yaşındayken, babası ile Ankara'ya gidip kutlayan, Atatürk'ü gören Radikal'den Hakkı Devrim, demokrasiyi özlüyor: "Ben, yıllardır bizi çalkalayan bu dönüşümün gerekli ve kaçınılmaz olduğu inancına sımsıkı sarılarak, size, yine de benim neslimden çok daha fazlasını beklemeyin demek ihtiyacını duyuyorum. Ey sekiz Onuncu Yıl görmüş adam, sözünü bağla diyorsanız "Demokrasiye doğru yolunuz açık olsun."
Bu 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin 80. yılını idrak ettik. 80 yıl... Devletlerin tarihinde belki kısa bir süre ama insan ömrü açısından epey uzun bir süre. 80. yılda aslında bizler resepsiyon krizine gömülecek yerde, millet olarak kapsamlı bir muhasebe yapmalıydık.
Bazı meslektaşlarımız bu muhasebeyi yaptı. Mesela Sabah'tan Erdal Şafak bunlardan biriydi.
Bakın neler yazıyordu dün Şafak...
"İnsan ister istemez kuşkulanıyor; acaba bu suni gerilimler, Cumhuriyet'in 80 yılının muhasebesinin yapılmaması, sorgulamanın önlenmesi, özeleştiri yolunun kapatılması için mi yaratıldı?
Gördünüz, Cumhuriyet dün geçmiş yılların programlarında hiçbir değişiklik yapılmadan Edirne'den Kars'a kadar tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve "yavru vatan" KKTC'de törenlerle kutlandı. Onca demeç verildi, konuşma yapıldı, mesaj yayınlandı. Hangisinde şu soruların cevabı arandı?
* Kurtuluş Savaşı'nda Yunanistan ile aynı gelir düzeyine sahiptik. Bugün Türkiye'de kişi başına milli gelir 2700 dolar, Yunanistan'da 19 bin dolar. Bu mu övünülecek tablo?
* 10.5 milyon nüfuslu Yunanistan'ın GSMH'si 70 milyonluk Türkiye'ye eşit. Atatürk'ün "Çalış, güven, öğün" tavsiyesini Türkiye mi dinlemiş oluyor, yoksa Yunanistan mı?
* Asker gönderdiğimiz ve 2.959 gencimizi bıraktığımız yıllarda Güney Kore'de kişi başına milli gelir 70 dolardı, Türkiye'de ise 245 dolar. Bugün aynı Güney Kore'nin milli geliri 7007 dolar, Türkiye'nin 2700 dolar. Türkiye 50 yılla milli gelirini sadece 10 kat artırırken Güney Kore'de artış 100 kat oldu. Atatürk'ün 10'uncu Yıl Nutku'nda dilediği mutluluk ve refah bu mu?
* Dünya liginde neden sadece enflasyon, paranın değer kaybı, kayıt dışı ekonomi, vergi yükü ve silahlanmada ilk sıradayız?
* Milli gelirinin yüzde 5'ini askeri harcamalara ayıran başka bir ülke var mı?
* Dünyada ulusal gelirin ortalama yüzde 5.2'si eğitime ayrılırken, bizde neden yüzde 2.2? 10 milyon yetişkinin okuma yazma bilmediği bir Türkiye, Cumhuriyet'in 80'inci yılına yakışıyor mu?
* Son 10 yılda bütçeden eğitimin payının yüzde 18.8'den 8.6'ya, sağlığın ise yüzde 4.7'den 2.3'e gerilemesi, cumhuriyetin ilke ve hedefleriyle, hatta Anayasa'nın hükümleriyle bağdaşıyor mu?
* Yolsuzlukla mücadele sıralamasında neden her yıl biraz daha gerilere düşüyoruz? Küresel rekabette de listenin sürekli daha altına itilmemizle bunun ilgisi var mı?
* BM'nin insani gelişmişlik sıralamasında Gürcistan, Azerbaycan, Arnavutluk gibi eski Doğu Bloku'nun en geri ülkelerinin bile altında kalmayı nasıl açıklayacağız?
* Doğumların yüzde 20'sinin hiçbir sağlık hizmetinden yararlanmaması, 5 yaş altı çocukların yüzde 8'inin ölüm tehlikesi yaratacak ölçüde beslenme yetersizliği çekmesi, nüfusun yüzde 20'sinin sağlıklı içme suyundan yoksun olması, cumhuriyet vicdanına sığıyor mu?
* Koskoca 80 yıl boyunca neden Nobel'in herhangi bir dalında ödül alamadık? Neden bir buluşa imza atamadık? Neden bir dünya markası yaratamadık?"
Üniversiteler afyon yutmuş
ve Milliyet'ten Güngör Uras'ın yazısından bir pasaj.
"Cumhuriyet'in 80'inci yılını kutlarken ülkede hiçbir dinamik güç "durum değerlendirmesi" yapamıyor. Cumhuriyet'in 80'inci yılında ülkeyi bu hale getiren "düzen"i değiştirmeyi kimse tartışmıyor. Kimsede bu güç yok. Gençlik, üniversiteler "afyon yutmuş" durumda. Çiftçi, esnaf örgütlenemiyor. Sarı sendikacılık, işçi hareketini öldürmüş. Entellektüeller ekmek parası peşinde. "Asker-politikacı-büyük işadamı" üçlüsü "düzen"i koruyor. Ve bu "düzen", Cumhuriyet'in 80'inci yılında, Türkiye'yi bu noktada kilitleyen düzen. Bundan memnun iseniz, Cumhuriyet'in 80'inci yılınızı kutlarım."
Seçkinci meydan okuma
Tercüman"da Cengiz Çandar, Bağdat'ta yazdığı yazıyı, şöyle bitirmiş
"Cumhuriyetimizin 80'inci yıldönümünde, Cumhurbaşkanı'nın yol açtığı ve "halkın tercihleri"ne "seçkinci meydan okuma"yı ifade eden "Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu Skandalı" ortamında, yaşını başını almış rektörlerin, profesörlerin, hatta Tercüman gazetesi yönetiminin bile Atatürk'ün mezarını bir "şikayet makamı"na çevirerek, deftere "senli-benli" mesajlar yazdığı bu "pozitivizm dini ile kokteyl yapılmış Pagan ritüeli"nin yaşanabildiği Ramazan ayında, "yeni devlet kurma sancıları" ile ilgilenmek daha anlamlı geliyor."
Demokrasi özlemi
Cumhuriyet'in 10'uncu yıldönümünü de, 4 yaşındayken, babası ile Ankara'ya gidip kutlayan, Atatürk'ü gören Radikal'den Hakkı Devrim, demokrasiyi özlüyor: "Ben, yıllardır bizi çalkalayan bu dönüşümün gerekli ve kaçınılmaz olduğu inancına sımsıkı sarılarak, size, yine de benim neslimden çok daha fazlasını beklemeyin demek ihtiyacını duyuyorum. Ey sekiz Onuncu Yıl görmüş adam, sözünü bağla diyorsanız "Demokrasiye doğru yolunuz açık olsun."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.