Prof. Dr. Haydar Baş, "Büyük İslam İlmihali" Cuma Namazının hükmü ile ilgili şu bilgileri veriyor:
"Cuma namazı, gücü yeten ve gerekli şartları taşıyan her mükellefe farz-ı ayndır. Cuma'nın farz olduğu Kitab, Sünnet ve İcma ile sabittir. Cuma sûresinin 9. âyetinde şöyle buyrulur: "Ey îman edenler, Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen Allah'ın zikrine (namaza ve hutbe dinlemeye) gidin. Alışverişi bırakın. Böyle hareket etmeniz, sizin için daha hayırlıdır." (Cuma: 62/9).
Cuma namazının farz olduğuna dair, sünnetteki delili ise; Resûl-i Ekrem (a.s.s.) îrad ettikleri bir hutbelerinde, bu mevzuda şöyle buyurmuşlardır:
Ebû Saîd (r.a.)'dan rivayetle;
Peygamber (s.a.a.) bize hitap edip şöyle buyurdu: "Allah size Cuma namazını bu makamımda, bu saatimde, bu ayımda, bu yılımda başlamak üzere kıyamete kadar farz kılmıştır. Onu her kim âdil veya zâlim imamla beraber kılmayı terk ederse, iki yakası bir araya gelmez, işinde bereket görmez. Dikkat! Böyle bir kimsenin ne namazı olur, ne de haccı. Dikkat! Böyle bir kimsenin ne iyiliği olur, ne de sadakası!" (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta). Ayrıca Cuma namazının farziyetine dair birçok hadis-i şerif mevcuttur. Onlardan bazıları şöyledir:
İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayetle;
Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "İstedim ki, birine emredeyim cemaate namaz kıldırsın, ben de gidip Cuma'ya gelmeyenlerin evlerini başlarına yakayım!" (Tayâlisî No. 316; Abdürrezzâk No. 5170; Ahmed, I, 394, 422, 402, 449; Müslim, Mesâcid No. 254, s. 452; İbn Huzeyme, No. 1853-4; el-Hâkim, I, 292; Beyhakî, III, 56, 172).
İbn Amr b. el-Âs (r.a.)'dan rivayetle;
Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Cuma, ezanı duyabilen (üzerine)e (farz)dır." (Ebû Dâvud, No. 1056).
Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Akşam evine rahatça dönebilene vâcip (farz)tir." (Tirmizî, No. 502).
Her asırda da Müslümanlar farziyeti üzerine ittifak etmişlerdir. Cuma'yı terk etmenin uhrevî ceza ve mânevî zararına ise, Resûlullah Efendimiz şu şekilde temas etmişlerdir: "Bir kimse bir özür bulunmaksızın Cuma namazını üç kere terk ederse münafıklardan yazılır." (Ömer Nasuhi Bilmen, 500 Hadis-i Şerif Tercümesi ve İzahı; İmam-ı Menâvî, El-Künüzül
Hakayik; İbn Mace).
Abdullah b. Ömer (r.a.), "Minberde, Allah'ın Resûlü'nün şöyle buyurduğunu işittik: Bir topluluk, ya Cuma namazlarını terk etmekten kaçınır veya Allah onların kalplerini mühürler de şaşkınlardan olurlar." (Nevevi, Riyazü's-Salihin, Müslim'den).
Ebu'l-Ca'd ed-Damrî (r.a.)'dan rivayetle; -ki Peygamber'in sohbetinde bulunmuştur- Allah Resûlü (s.a.a.) buyurmuştur: "Her kim üç Cuma'yı önemsemeyerek üst üste terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." (Şâfiî Ümm I, 184; Ahmed, II,I, 424; Ebû Dâvûd, I, 369; Ebû Dâvud, No. 1052; Tirmizî,No. 500; Nesâî, Cuma 1, III, 88; İbn Mâce, No. 1125; Ebû Ya'lâ No. 1600; Taberânî, M. el-Kebîr No. 915-918, XXII, 365; İbn Huzeyme, No. 1857-8; İbn Hibbân, No. 2775, 258; el-Hâkim, I,280; III, 624; Beyhakî, III, 172, 247).
İbn Abbâs (r.a.)'dan:
Ona gündüzleri oruçla, geceleri de namazla geçirip de cemaat ve Cuma'ya gelmeyen kişi hakkında soruldu; şu cevabı verdi: "O, ateşte olacaktır." (Tirmizî 218). İcma delili ise, bütün Müslümanlar Cuma namazının farzlığı konusunda görüş birliği etmişlerdir.
Cuma namazını kılmanın faziletini ve kılan kişinin elde edeceği sevabı anlatan hadis-i şerifler de şöyledir:
"Kim Cuma günü cünüplükten yıkanır gibi yıkanıp da Cuma'ya giderse, bir deve kurban kesmiş gibi sevap alır. Kim ikinci saatinde giderse, bir sığır kurban etmiş gibi sevap alır. Kim üçüncü saatinde giderse, boynuzlu bir koç kurban etmişçesine sevaba girer. Kim dördüncü saatinde giderse, bir tavuk kesmişçesine sevap alır. Kim de beşinci saatinde giderse, yumurta tasadduk etmiş gibi sevap alır. İmam minbere çıktığı zaman, hutbeyi dinlemek için melekler gelip hazır bulunur." (Mâlik, Cuma 1, s. 101; Abdürrezzâk No. 5565; Şâfiî Ümm I, 173; Ahmed, II, 460; Buhârî,Cuma 4, I, 212; Ebû Dâvud, No. 351; Müslim, Cuma No. 10, s. 582; Tirmizî, No. 499; Nesâî,Cuma 14, III, 99; İbn Hibbân, No. 2764; Beyhakî, III, 226). "Cuma günü olduğu zaman, mescidin her kapısında melekler gelenleri sıra ile yazarlar, ilk geleni ilk yazar, arkasından geleni de ondan sonra yazarlar. İmam hutbeye çıktığında sahifeleri dürüp, hutbeyi dinlemek üzere otururlar." (Tayâlisî No. 2384; Abdürrezzâk No. 5562; Şâfiî Sünen s. 34; Ahmed, II, 280, 264, 259, 505;Ebû Dâvûd, I, 363; Buhârî, Cuma 31, I, 223; bed'ul-halk 6/5, IV, 79; Müslim, Cuma No. 24, s. 587; Nesâî, Cuma 13, III, 97; Beyhakî, III, 229).
"Cuma'ya ilk gelen, deve kesmiş gibi, ondan sonra gelen sığır kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen koyun kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen kaz kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen tavuk kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen yumurta hediye etmiş gibi sevap alır." (Tayâlisî No. 2384; Abdürrezzâk No. 5562; Şâfiî Sünen s. 34; Ahmed, II, 280, 264, 259, 505; Ebû Dâvûd, I, 363; Buhârî, Cuma 31, I, 223; bed'ul-halk 6/5, IV, 79; Müslim, Cuma No. 24, s.587; Nesâî, Cuma 13, III, 97; Beyhakî, III, 229).
Ali (r.a.) Kûfe'de minberdeyken şöyle hitap etti: "Cuma günü olduğu zaman, şeytanlar sancaklarıyla çarşılara giderler. İnsanlara türlü engeller çıkararak onları Cuma'ya geciktirirler. Melekler de erkenden gelip mescidin kapıları üstünde otururlar. Gelenleri öncelik sırasıyla yazarlar. İmam (hutbeye) çıkıncaya dek bu böyle devam eder. Kişi bir yere ilişip oturur, hiçbir boş söz ve harekette bulunmadan, kemâl-i edeb ve dikkatle hutbeyi dinler (namazı kılarsa) iki kat ecir alır. Eğer hutbeyi duyamadığı uzak bir yere oturup da susarsa ve hiç boş ve kötü söz ve davranışta bulunmazsa bir ecir alır. Duyabileceği ve dinleyebileceği bir yerde oturup da hutbeyi dinlemeden ve sükût etmeden boş davranış ve sözlerde bulunursa iki kat günaha girer. Duyamadığı bir yerde oturup, çirkin ve boş söz ve davranışta bulunursa tek günah alır. Cuma günü konuşan arkadaşına, 'sus!' diyen de boş konuşmuş olur. Kim de böyle bir söz ve davranışta bulunursa o gün Cuma'sından hiçbir sevap ve pay alamaz. Bunu bizzat Peygamber (s.a.a.)'den duydum." (Ebû Dâvud, No. 1051; Beyhakî, III, 220).
Alkame (r.a.)'dan;
"Abdullah b. Mes'ûd) ile beraber Cumaya çıktım, üç kişinin kendinden önce geldiğini görünce şöyle dedi: (Bu) dört kişinin dördüncüsüyüm. Dördüncü olan (İlâhî rahmetten) uzak değildir. Allah Resûlü (s.a.a.)'in şöyle buyurduğunu duydum: 'İnsanlar kıyamet günü Allah'ın nezdinde Cuma'ya gidişlerine göre oturacaklardır. Birinci saatte giden, ikinci saatte giden, üçüncü saatte giden sırasıyla ve derecelerine göre O'na yakın oturacaklardır.' Ben dört kişinin dördüncüsüyüm, dördüncüsü (de rahmetten) uzak sayılmaz." (İbn Mâce, No. 1094)."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020