Ülkemizde her geçen gün gittikçe artan sorunlar artık halkımızı içinden çıkılamaz bir hale sokmaktadır. Sosyal hayatımızı olumsuz etkileyen ekonomik sıkıntılar, sorunların başında gelmekte ve diğer problemleri tetiklemektedir. Adı dillendirilmemiş ancak tüm hücrelerimizde hissettiğimiz ekonomik kriz, farklı alanlarda onarılmaz yaralar açmaktadır.
Bu sorunları yaşayan bireyler, gülmeyen yüzleri, dalgın bakışları ve boş ceplerini karıştırarak seyrettikleri vitrinlere bakarak aslında bizlere çok şey anlatıyorlar lisan?ı halleriyle. Pazarlara akşam saatlerinde giden yurdum kadınları pazarcının elinde kalan malları kelepir fiyata alma gayretleri, acınası halleri gözler önüne sermektedir. Ay sonunu getirmekten umudunu kesmiş, faturaların acımasız rakamları karşısında şaşakalmış insanımız, gelecekten de ümidini kesmek üzeredir.
Halkımızın geneli üzerinde yaptığımız analiz şunu açıkça gösteriyor ki, çözüm diye gidilen yolların aslında çıkmaz sokağın başı ortası ya da sonundan başkası olmadığıdır.
Her geçen gün biraz daha fakirleşen Türk halkı ya hayal dünyasında gezmekte ya da kendi kendini kandırmakla meşgul maalesef. Aldıkları asgari ücret kira, fatura karşılığı bile gelmemekte. Fakat ya bilgisizlik ya da gafletle gerçeklere göz ve gönül kapama noktasında maharet sergilemekten kaçınmayan bu insan toplulukları ile bir arada yaşıyoruz.
Hem kel hem fodul sözü kendini açıkça gösteriyor. Gelir dengesizliğinin
sınırlarının alabildiğine arası açık bir ülkede yaşadığımız için gerçekleri halkın çoğunluğu üzerinden görebiliriz.
Şu kati bir gerçek ki kahir ekseriyet ülkemiz insanlarının çoğu batmış durumda. Ülkemizi uzun yıllardır idare eden batı sözcüsü idarecilerle ve batılılarla söz düellosuna giren söz cambazlarına aldanmak, zaman kaybından başka bir şey değildir. Politikaları batıya ram olmuş bu siyasiler ülkenin çözümü değildir. Meclis içinden çıkıp yamalı bohça misali çözüm gibi gösterilmek istenen iyi ya da kötü
partiler asla çözüm olamaz.
Peki, çözüm nedir?
Bence çözüm milletin gaflet uykusundan uyanmasıdır. Bu uykudan uyanmanın karşılığını milletçe görmek dileği ve duası ile.
Bu sorunları yaşayan bireyler, gülmeyen yüzleri, dalgın bakışları ve boş ceplerini karıştırarak seyrettikleri vitrinlere bakarak aslında bizlere çok şey anlatıyorlar lisan?ı halleriyle. Pazarlara akşam saatlerinde giden yurdum kadınları pazarcının elinde kalan malları kelepir fiyata alma gayretleri, acınası halleri gözler önüne sermektedir. Ay sonunu getirmekten umudunu kesmiş, faturaların acımasız rakamları karşısında şaşakalmış insanımız, gelecekten de ümidini kesmek üzeredir.
Halkımızın geneli üzerinde yaptığımız analiz şunu açıkça gösteriyor ki, çözüm diye gidilen yolların aslında çıkmaz sokağın başı ortası ya da sonundan başkası olmadığıdır.
Her geçen gün biraz daha fakirleşen Türk halkı ya hayal dünyasında gezmekte ya da kendi kendini kandırmakla meşgul maalesef. Aldıkları asgari ücret kira, fatura karşılığı bile gelmemekte. Fakat ya bilgisizlik ya da gafletle gerçeklere göz ve gönül kapama noktasında maharet sergilemekten kaçınmayan bu insan toplulukları ile bir arada yaşıyoruz.
Hem kel hem fodul sözü kendini açıkça gösteriyor. Gelir dengesizliğinin
sınırlarının alabildiğine arası açık bir ülkede yaşadığımız için gerçekleri halkın çoğunluğu üzerinden görebiliriz.
Şu kati bir gerçek ki kahir ekseriyet ülkemiz insanlarının çoğu batmış durumda. Ülkemizi uzun yıllardır idare eden batı sözcüsü idarecilerle ve batılılarla söz düellosuna giren söz cambazlarına aldanmak, zaman kaybından başka bir şey değildir. Politikaları batıya ram olmuş bu siyasiler ülkenin çözümü değildir. Meclis içinden çıkıp yamalı bohça misali çözüm gibi gösterilmek istenen iyi ya da kötü
partiler asla çözüm olamaz.
Peki, çözüm nedir?
Bence çözüm milletin gaflet uykusundan uyanmasıdır. Bu uykudan uyanmanın karşılığını milletçe görmek dileği ve duası ile.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018