Lefkoşa'dayız. Pazar günü yapılacak Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı seçiminde IBP - Ulusal Birlik Partisi adayı olarak CTP - Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Mehmet Ali Talat ile yarışacak olan Dr. Derviş Eroğlu ile Saray Oteli'nde kahvaltı masasının başında sohbet ediyoruz.Eroğlu, 1976'dan bu yana politikanın içinde. "Mağusa'da dişçilik yapıyordum. Otuz yıl önce politikaya girdim. Rauf Denktaş'tan sonra Kıbrıs'ta politikada en uzun süre kalan biriyim" diyor.Herkes Talat'ı destekliyorPartisinin ileri gelenleri, "ABD, AB ve Türk hükümeti ile TÜSİAD hatta MÜSİAD Talat'ın arkasına geçti. Eşit şartlarda rekabet şansı kalmadı. Adaylıktan çekil" diyorlarmış. Eroğlu, "Bu ciddi bir politikacıya yaraşır davranış olmaz. Rekabet şartları eşit olmasa da yarış devam ediyor" diyor. Dr. Derviş Eroğlu için sokaklara asılan afişlerde, resminin altında "Dünü unutmadan, geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kuracağıma söz veriyorum" yazısı var. Eroğlu diyor ki: "Çözüm denilen şey Rumların isteklerini kabul etmek ise, biz neden Rumlar ile savaştık? Neden KKTC'yi kurduk? Yıllarca ambargo altında yaşıyoruz? Yirmi yıl önce isteklerini kabul ederdik. Sorun kalmazdı..."Dünü unutma!Dr. Derviş Eroğlu diyor ki: "Bize Annan Planı'na 'evet' dedirttiler. Verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. 'Hayır' diyen Rumlar ödüllendiriliyor. Türkler nasıl olsa plana evet dedi. O noktadan hareket ile 'Rumlar daha neler istiyor kağıda döksünler' deniliyor. Rumlar ne ister? Eski Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamını ister. Üstelik o zaman Türklerin azınlık olarak hükümette belli hakları vardı. Şimdi o haklar da olmayacak. Rumlar durumdan memnun. Onlar için çözüm zaten gerçekleşmiş durumda. AB üyesi oldular. Sınır sorunu kalktı. Türklerin yüzde doksanı Rum pasaportu aldı. Tek dertleri Türklerin elindeki mülkleri almak. Onun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına dayanacaklar. Unutulan şudur: Türkler bu mülklere silah zoruyla el koymadı. 1975 yılında Cenevre Nüfus Mübadelesi Anlaşması'na dayalı olarak mülk mübadelesi de gerçekleşti. Ama Avrupalılar ne anlaşmaya ne verilen söze bakıyor."Papadopulos Rum Ulusal Konseyi'ni topladı. Bu toplantıda Rum partileri, Annan Planı'nda değişiklik yapılması istenilen maddeler için yazılı belge verilmemesi, "talep ve değişiklikler" konusundaki eski isteklerin teyit edilmesi konusunda fikir birliğine vardı.Rum giderek güçleniyorDr. Derviş Eroğlu söz konusu 'talep ve değişiklikler'in şunlar olduğunu söylüyor: "Görüşmelerin ucu açık olacak. Türkiye BM Genel Sekreteri'nin hakemliğini kabul edecek. Bir anlaşma olmadan referanduma gidilmeyecek. Türk askeri adadan çekilecek. Türkiye'nin garantörlüğü sona erecek. Mülk sorunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda çözülecek."Sayın okuyucularım, (1) gerçekleri de söylese, insanlar çözümsüzlükten söz edenden, sorunları konuşandan hoşlanmıyor. (2) Nasıl sonuç alınacağı belli olmasa da insanlar "çözüm vaat edenin peşine takılıyor". Eroğlu bunun bilincinde. Ama o kaybetmeyi göze alarak doğru bildiği çizgide yürüyor. Ben iktisatçıyım. Politikadan hoşlanmam. Politikayı anlamam... Başkaları "seçim" konuşurken ben hep "geçim"i düşünürüm.Kıbrıs'ta otuz yıldır politika tartışılıyor. Dış politika ile ve iç politika ile ve de bu arada bolca seçim ile yıllar geçiyor. Seçimlerde 70 bin kişi oy veriyor. Milletvekili, cumhurbaşkanı seçiyor.Bu ne biçim ekonomi?Sanayi üretimi zaten yoktu. Olamadı. Yol kenarındaki o güzelim tarlalar bomboş. Sadece arpa ekiliyor. Hayvancılık, meyvecilik, sebzecilik yok... Şu günlerde Kıbrıs ekonomisi beş sektörde patlama içinde. Yap - satçılık, otomobil galericiliği, gazinoculuk, üniversitecilik ve de marketçilik... İngiliz'e satmak için dağa taşa ev yapılıyor. Satış fiyatları sterlin üzerinden. Her köşe başında bir özel üniversite var. Ekilmeyen tarlalar silme otomobil dolu... Japonya'dan getirilen ikinci el otomobilleri koyacak yer bulamayıp tarlalara diziyorlar. Şehirlerdeki lüks galeriler ise tıka basa lüks yeni otomobil dolu... Üretim yok. İş yok... İyi de bu otomobilleri kim hangi para ile satın alıyor? Ben çözemedim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.