Nüfusun yaşlanması, doğum oranlarının giderek azalması Almanya'yı kaygılandırıyor. Yeni açıklanan bir istatistik sorunun ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu. Federal İstatistik Dairesi'nin yeni çalışmasına göre 81 milyon nüfuslu Almanya'da nüfusun yaklaşık olarak yüzde 17'si çocuk Nüfusun yaşlanması sorunuyla karşı karşıya olan Almanya'da doğum oranlarının artırılması için büyük çaba sarf edilse de, bu son istatistikler Almanya'nın nüfus göstergelerinde büyük bir değişiklik olmadığını ortaya koyuyor. Federal İstatistik Dairesi Başkanı Roderich Egeler, yeni araştırmanın sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Almanya, Avrupa ülkeleri arasında çocuk nüfus oranının en az olduğu ülke. 2010 yılı verilerine göre Almanya'da nüfusun yaklaşık yüzde 17'si 18 yaşın altında. 10 sene önce ise bu oran yaklaşık yüzde 19 dolayındaydı. Düşüş eğiliminin gelecek yıllarda da sürmesi bekleniyor."Son 10 yılda büyük gerilemeSöz konusu oranlar rakamlara dökülünce, Almanya'da on yıl öncesine kıyasla 10 milyon daha az çocuğun bulunduğu dikkat çekiyor. Genç çiftler için aile planlamasında, iş hayatı ile çocuğun gerektirdiği sorumlulukları bağdaştırabilmek oldukça büyük bir sorun. Alman siyasiler, üç yaşın altındaki çocuklar için kreşlerde daha fazla bakım olanağı yaratarak bu sorunu çözmeyi umuyor. Hedef 2013 yılına kadar üç yaş altı çocukların yüzde 38'inin gündüzleri kreşe ya da gönüllü bir annenin bakımına verilmesini sağlamak. Ancak mevcut durum bu hedeften epey uzakta olunduğunu gözler önüne seriyor. Zira şu anda üç yaşın altındaki çocukların yalnızca yüzde 23'ü gündüz bakım olanaklarından faydalanabiliyor. Çocuk yoksulluğu sorunuAlmanya'da dikkat çeken bir diğer sorun ise çocuk yoksulluğu. Araştırmanın sonuçlarına göre, her altı çocuktan biri yoksulluk içinde yaşıyor. Bu gelişmenin, giderek artan oranda çocukların anne ve babanın birlikte olduğu aile ortamında değil, yalnızca annenin ya da babanın yanında büyümesinin bir sonucu olduğu ifade ediliyor. Uzmanlar yapılan araştırmada olumlu olarak değerlendirilebilecek bazı verilere ulaştıklarını da kaydediyor. Örneğin kız ve erkek çocuklarının yüzde 45'i, üniversite okumak ya da meslek sahibi olmanın ön koşulu olan ortaöğrenim diplomasını mutlaka almak istiyor. Olumlu gelişmelere bir diğer örnek olarak da 30 yıl öncesine kıyasla daha fazla gencin ailelerinin yanında daha uzun süre yaşamak istemesi gösteriliyor. Bunun nesiller arasındaki ilişkinin iyileştiği yönünde yorumlanabileceği belirtilirken, gelişmede gençlerin kendi evlerine çıkmasının ve kendi ailelerini kurmasının ekonomik açıdan zorlaşmış olmasının da etkili olabileceği ifade ediliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.