Önceki gün Ankara Tandoğan meydanında gerçekleştirilen "Cumhuriyet" mitingini AKP-Tayyip Erdoğan yanlıları küçümseyip aşağılamaya çalışırken, karşıtları ise yere göğe sığdıramadı. Ortada oldukça kalın ve sert bir çizgi ve birbirlerine büyük bir kin ve düşmanlıkla bakan iki kesin cephe var. Ve Tandoğan'daki miting de bu iki cephe arasındaki iplerin ne denli gerildiğinin ispatı hükmündedir.
Yandaşlar mitinge katılanları 30- 40 binler olarak gösterirken, karşıtlar ise 1 milyon rakamını telaffuz ediyor.
Sonuç itibariyle Ankara'da büyük bir miting gerçekleşti ve ortaya oldukça sert bir irade konuldu.
Bu iradeyle birlikte uzun süredir mücadele halindeki taraflar birbirlerine karşı hamle yapmış oldular. Son mitingde karşıt cephe büyük bir hamle yaptı diyebiliriz. Şimdi sıra yandaş cephede... bakalım onlar nasıl bir darbe indirecek!
Bu mücadele böyle sürüp gider... (ve hatta laik-antilaik gibi suni bir bölünmeyle birlikte çok tehlikeli mecralara sürüklenir.)
Dikkat ettiyseniz taraflardan bahsettik ama Türkiye'den bahsetmedik.
Her eylem, her miting, her karar ve her manevrada taraflar birbirlerine karşı egemenlik kurmaya çalışıyor ancak bu mücadelede olan Türkiye'ye oluyor.
Türkiye geriliyor, Türkiye çatırdıyor, Türkiye'de zemin kayıyor...
Kim ne derse desin, bu gerginliğin bir numaralı mimarı da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'lı 5 yıllık AKP iktidarında gerildiği kadar Türkiye hiçbir dönem gerilmemiş, bu derece toplumsal bölünmeye maruz kalmamıştır.
Özellikle kurumlar arası gerginlik ve ahenksizlik noktasında sanki özel bir çaba içerisine girilmiştir. Son olarak Büyükanıt paşanın ifade ettiği görüşler ortada. Türkiye'mizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik yürütülen çirkin kampanyalar, askerle milleti, askerle emniyeti, milletle devleti birbirine düşürmeye çalışan bu kirli oyunun faturasını maalesef millet olarak çekmekteyiz.
Tandoğan'da büyük bir miting yapıldı. Bu mitingin ana gayesi, Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına engel olmaktı. Peki öyle mi olacak?
Bu soruya cevabı Enis Berberoğlu versin:
"Tayyip Erdoğan'ın Tandoğan'dan sonra vazgeçmesi de kolay değildir.
Çünkü (belki karar vermemiş olsa bile) Çankaya'dan vazgeçmesi, siyasi teslimiyet olarak algılanacak. Seçim yarışına AKP yaralı ve muhalefet tam aksine moralli ve güçlü başlayacak."
Şimdi başka bir soru soralım...
Diyelim ki Tandoğan'daki mitinge 300 bin insan katıldı ve gerekli yerlere gerekli mesajlar verildi.
Peki 21 Nisan'da, yani tam bir hafta sonra yine aynı meydanda 300 bin kişilik başka bir kalabalık da Tayyip Erdoğan'a destek mitingi yaparsa ne olacak? (Nitekim bu adamlar 3 Kasım'da 10 milyondan fazla oy aldı, o kalabalığı toplamaları zor değil.)
İşte tam bu noktada Türkiye'nin nasıl bir çözülme ve bölünme sürecine girdiği net olarak ortaya çıkıyor.
Teşhis: Türkiye tarihinin hiçbir döneminde böyle zor bir duruma düşürülmedi ve toplumsal olarak bu kadar ayrışmadı.
Tespit: Bütün bu bölünmenin, ayrışmanın ve kurumlararası dengesizliğin ve hatta düşmanlığın bir numaralı sorumlusu Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir.
Sonuç: Sadece bu teşhis ve tespitten dolayı bile Tayyip Erdoğan o makama çıkmamalıdır!
Son ve önemli not: Cumhuriyet mitinginde birçok insan "Çankaya laiktir laik kalacak" şeklinde slogan atarak, Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa Çankaya'nın laikliğinin elden gideceğine vurgu yaptı. Ama mitingde bu konunun gerçek anlamda altını dolduran tek isim Prof. Dr. Alpaslan Işıklı'ydı. Işıklı hoca, isim vermeden AKP'nin ABD'nin "ılımlı İslam" projesinde nasıl kullanıldığını ve bir zamanlar "minareler süngümüz" diyenlerin, bugün Irak'ta yüzlerce minareyi yerle yeksan eden işgalci ABD'nin ortağı olmaktan gurur duyduğunu ifade etti. Ve Işıklı hoca AKP döneminde misyonerlik faaliyetlerinin hızlı bir şekilde yükseldiğine özel bir vurgu yaptı.
İşin özeti, Çankaya'nın ve Türkiye'nin laikliğine Hıristiyanlık nokta-i nazarından ciddi bir darbe indiriliyor. Hiç kimse sapla samanı birbirine karıştırmasın.
Yandaşlar mitinge katılanları 30- 40 binler olarak gösterirken, karşıtlar ise 1 milyon rakamını telaffuz ediyor.
Sonuç itibariyle Ankara'da büyük bir miting gerçekleşti ve ortaya oldukça sert bir irade konuldu.
Bu iradeyle birlikte uzun süredir mücadele halindeki taraflar birbirlerine karşı hamle yapmış oldular. Son mitingde karşıt cephe büyük bir hamle yaptı diyebiliriz. Şimdi sıra yandaş cephede... bakalım onlar nasıl bir darbe indirecek!
Bu mücadele böyle sürüp gider... (ve hatta laik-antilaik gibi suni bir bölünmeyle birlikte çok tehlikeli mecralara sürüklenir.)
Dikkat ettiyseniz taraflardan bahsettik ama Türkiye'den bahsetmedik.
Her eylem, her miting, her karar ve her manevrada taraflar birbirlerine karşı egemenlik kurmaya çalışıyor ancak bu mücadelede olan Türkiye'ye oluyor.
Türkiye geriliyor, Türkiye çatırdıyor, Türkiye'de zemin kayıyor...
Kim ne derse desin, bu gerginliğin bir numaralı mimarı da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'lı 5 yıllık AKP iktidarında gerildiği kadar Türkiye hiçbir dönem gerilmemiş, bu derece toplumsal bölünmeye maruz kalmamıştır.
Özellikle kurumlar arası gerginlik ve ahenksizlik noktasında sanki özel bir çaba içerisine girilmiştir. Son olarak Büyükanıt paşanın ifade ettiği görüşler ortada. Türkiye'mizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik yürütülen çirkin kampanyalar, askerle milleti, askerle emniyeti, milletle devleti birbirine düşürmeye çalışan bu kirli oyunun faturasını maalesef millet olarak çekmekteyiz.
Tandoğan'da büyük bir miting yapıldı. Bu mitingin ana gayesi, Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına engel olmaktı. Peki öyle mi olacak?
Bu soruya cevabı Enis Berberoğlu versin:
"Tayyip Erdoğan'ın Tandoğan'dan sonra vazgeçmesi de kolay değildir.
Çünkü (belki karar vermemiş olsa bile) Çankaya'dan vazgeçmesi, siyasi teslimiyet olarak algılanacak. Seçim yarışına AKP yaralı ve muhalefet tam aksine moralli ve güçlü başlayacak."
Şimdi başka bir soru soralım...
Diyelim ki Tandoğan'daki mitinge 300 bin insan katıldı ve gerekli yerlere gerekli mesajlar verildi.
Peki 21 Nisan'da, yani tam bir hafta sonra yine aynı meydanda 300 bin kişilik başka bir kalabalık da Tayyip Erdoğan'a destek mitingi yaparsa ne olacak? (Nitekim bu adamlar 3 Kasım'da 10 milyondan fazla oy aldı, o kalabalığı toplamaları zor değil.)
İşte tam bu noktada Türkiye'nin nasıl bir çözülme ve bölünme sürecine girdiği net olarak ortaya çıkıyor.
Teşhis: Türkiye tarihinin hiçbir döneminde böyle zor bir duruma düşürülmedi ve toplumsal olarak bu kadar ayrışmadı.
Tespit: Bütün bu bölünmenin, ayrışmanın ve kurumlararası dengesizliğin ve hatta düşmanlığın bir numaralı sorumlusu Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir.
Sonuç: Sadece bu teşhis ve tespitten dolayı bile Tayyip Erdoğan o makama çıkmamalıdır!
Son ve önemli not: Cumhuriyet mitinginde birçok insan "Çankaya laiktir laik kalacak" şeklinde slogan atarak, Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa Çankaya'nın laikliğinin elden gideceğine vurgu yaptı. Ama mitingde bu konunun gerçek anlamda altını dolduran tek isim Prof. Dr. Alpaslan Işıklı'ydı. Işıklı hoca, isim vermeden AKP'nin ABD'nin "ılımlı İslam" projesinde nasıl kullanıldığını ve bir zamanlar "minareler süngümüz" diyenlerin, bugün Irak'ta yüzlerce minareyi yerle yeksan eden işgalci ABD'nin ortağı olmaktan gurur duyduğunu ifade etti. Ve Işıklı hoca AKP döneminde misyonerlik faaliyetlerinin hızlı bir şekilde yükseldiğine özel bir vurgu yaptı.
İşin özeti, Çankaya'nın ve Türkiye'nin laikliğine Hıristiyanlık nokta-i nazarından ciddi bir darbe indiriliyor. Hiç kimse sapla samanı birbirine karıştırmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012