Çanakkale'nin tarihine, asaletine, cephelerine, şehitlerine annelik şefkatiyle kucağını açan Çanakkale'nin bir şâhidi de Conkbayırı'nın beyaz bulutlarıdır.
Mustafa Sabri Tarihler pervana gibi döne döne 18 Mart'ı gösterdiğinde, aşk, iman, şecaat, vefa...aslanları "Çanakkale şehit ve gazileri'' dipdiri olur yüreğimde.Aradan bir asra yakın zaman geçmesine rağmen bu gün de, şehitlerin destanlarıyla uyanmanın gerçek sebebi nedir acaba?Bu nasıl bir destandır ki, bana ders vermeye, beni ayakta tutmaya, bana gayret ve sevgi aşılamaya devam ediyor...Beni gayeme mıhlayan, önüme çıkan her engelde bir sevda adımı ile ötelere atlatan şuur, bu yüksek ruhlu insanların ortaya koydukları "Çanakkale ruhundan'' olsa gerek...Çanakkale ruhu bu olsa gerek.Ahlak bilgisini kitaplardan okudum zannederdim. Meğer ben kağıt üzerine bir dağ resmi yapmaya çalışırken onların her biri kahramanlığın, sadakatin, vatan sevgisinin, yar, kardeş, bacı, ana sevgisinin, samimiyetin ulu dağlarıymış.Bu ne yüksek seciyedir ki, bakışları, nefesleri, karakterleri, faziletleri, kendilerini yıkmaya, yakmaya gelen katilleri bile hayrette bırakıyor.Düşmanların en vahşi saldırılarına şerefli duruşla, imanla karşılık verdiler. Siz ey ceddimiz! Siz nasıl oldunuz da yıkılmaya yüz tutmuş bir devleti ayakta tutmayı başardınız. Birlik oldunuz. Kalkın ve lütfen bize bir akıl verin.Bir Fransız gazeteci askerlerimizden biriyle aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatır:"Çanakkale siperlerinde gezdiğim sırada, bütün arkadaşlarından ayrı büzülmüş çömelmiş bir asker dikkatimi çekti: (Bu Türk erinin yanına giden Fransız gazeteci, Mehmetçik'in bir elinde tüfek, öteki elinde "Kur'an-ı Kerimi görünce, tercüman aracılığıyla niçin Kur'an okuduğunu soruyor.) Mehmetçik'in cevabı şudur:-Burada cenkte ve her an ölümle karşı karşıyayız, yanyanayız. Görevim gereğince tüfeğimle düşmanı gözlüyorum. Şehid de olabilirim. Allah'ıma kavuşursam Kitab'ı ile olmak isterim.Bu cevap, Fransız yazar üzerinde büyük bir etki yapar ve İstanbul istikametine dönerek, "İstanbul! Böyle savunucuların varken hiç korkmadan rahatça uyuyabilirsin" der.Yine, Türk siperlerini gören İsveç bahriyesinden N.T. Fevvel, de bir müşahadesini şöyle anlatır:"Türk askerinin dine karşı olan bağlılığı son derece derindir. Namaz kılmak için diz çöken askerleri sırasıyla görmek insanı derin duygulara boğmaktadır. Bu dinî duyguların memleket müdâfaasında çok önemli tesiri olduğuna şüphe yoktur." Osmanlı 1. Cihan Harbinde sekiz cephede birden savaşıyor. Bunlardan biridir Çanakkale...Akif'in "kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne belâ'' diyerek anlattığı haçlı ordusu bütün kuvvetleriyle Müslüman Türkü ortadan kaldırmak için savaşıyordu.Çanakkale'de askeri şâha kaldıran, bulutları kıskandıran yiğitliğin arkasında, silah, eğitim, disiplin yanında iman vardı. Manevi kuvvet ve yardımlar vardı.Hakkı Süha şöyle diyor:Ta uzakta ufuklarla öpüştü seherGür bir seda dalgalandı ezandan evvelDuaların zamanıdır, namaza askerNiyazına vecd içinde Allah'a yüksel.
Mart-1984 yılı İcmal dergisinin kapak sayfasında şu şiir yazılıydı: Çanakkale önüne toplanmış ehl-i salipKarşısında bir ordu şehit olmaya talipŞehitlik üstün makam, hiçbir paha biçilmez,Kalbde iman oldukça; Çanakkale geçilmez'.Ve o sayının İcmal imzalı baş yazısında şu ana tesbit yapılır:'"Bugün dünyada çeşitli maskelerle sürdürülen mücadele, gönüllerde saklanan inançların mücadelesidir. Bu yolda zafer ise kalpteki o akideyi temsil etme ile orantılıdır.''(İcmal. Aylık İlim Fikir Kültür Dergisi c.1 s 2) Çanakkaleyi bütün olarak göremeyenler Çanakkale yi çözemezler.Çanakkale'de vatan aşkı yücedir.Çanakkale'de Mustafa Kemal Atatürk vardır.Çanakkale'de iman vardır.Çanakkale'de her türlü yokluğa rağmen birlik vardır.Çanakkale'de bağımsızlık mücadelesi vardır.Çanakkale'de Müslüman Türkün her türlü yoksulluğa rağmen gönül zenginliği, affı, merhameti, fedakarlığı vardır.Bütün bu başarıların ardında cefakar, merhamet pınarları, cennet tebessümleri saçan, evine bağlı, namusuna düşkün, pırıl pırıl Anadolu kadınları vardır, beyleri vardır.Çanakkale'nin tarihine, asaletine, cephelerine,Şehitlerine annelik şefkatiyle kucağını açan Çanakkale'nin bir şâhidi deConkbayırı'nın beyaz bulutlarıdır.
Mustafa Sabri Tarihler pervana gibi döne döne 18 Mart'ı gösterdiğinde, aşk, iman, şecaat, vefa...aslanları "Çanakkale şehit ve gazileri'' dipdiri olur yüreğimde.Aradan bir asra yakın zaman geçmesine rağmen bu gün de, şehitlerin destanlarıyla uyanmanın gerçek sebebi nedir acaba?Bu nasıl bir destandır ki, bana ders vermeye, beni ayakta tutmaya, bana gayret ve sevgi aşılamaya devam ediyor...Beni gayeme mıhlayan, önüme çıkan her engelde bir sevda adımı ile ötelere atlatan şuur, bu yüksek ruhlu insanların ortaya koydukları "Çanakkale ruhundan'' olsa gerek...Çanakkale ruhu bu olsa gerek.Ahlak bilgisini kitaplardan okudum zannederdim. Meğer ben kağıt üzerine bir dağ resmi yapmaya çalışırken onların her biri kahramanlığın, sadakatin, vatan sevgisinin, yar, kardeş, bacı, ana sevgisinin, samimiyetin ulu dağlarıymış.Bu ne yüksek seciyedir ki, bakışları, nefesleri, karakterleri, faziletleri, kendilerini yıkmaya, yakmaya gelen katilleri bile hayrette bırakıyor.Düşmanların en vahşi saldırılarına şerefli duruşla, imanla karşılık verdiler. Siz ey ceddimiz! Siz nasıl oldunuz da yıkılmaya yüz tutmuş bir devleti ayakta tutmayı başardınız. Birlik oldunuz. Kalkın ve lütfen bize bir akıl verin.Bir Fransız gazeteci askerlerimizden biriyle aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatır:"Çanakkale siperlerinde gezdiğim sırada, bütün arkadaşlarından ayrı büzülmüş çömelmiş bir asker dikkatimi çekti: (Bu Türk erinin yanına giden Fransız gazeteci, Mehmetçik'in bir elinde tüfek, öteki elinde "Kur'an-ı Kerimi görünce, tercüman aracılığıyla niçin Kur'an okuduğunu soruyor.) Mehmetçik'in cevabı şudur:-Burada cenkte ve her an ölümle karşı karşıyayız, yanyanayız. Görevim gereğince tüfeğimle düşmanı gözlüyorum. Şehid de olabilirim. Allah'ıma kavuşursam Kitab'ı ile olmak isterim.Bu cevap, Fransız yazar üzerinde büyük bir etki yapar ve İstanbul istikametine dönerek, "İstanbul! Böyle savunucuların varken hiç korkmadan rahatça uyuyabilirsin" der.Yine, Türk siperlerini gören İsveç bahriyesinden N.T. Fevvel, de bir müşahadesini şöyle anlatır:"Türk askerinin dine karşı olan bağlılığı son derece derindir. Namaz kılmak için diz çöken askerleri sırasıyla görmek insanı derin duygulara boğmaktadır. Bu dinî duyguların memleket müdâfaasında çok önemli tesiri olduğuna şüphe yoktur." Osmanlı 1. Cihan Harbinde sekiz cephede birden savaşıyor. Bunlardan biridir Çanakkale...Akif'in "kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne belâ'' diyerek anlattığı haçlı ordusu bütün kuvvetleriyle Müslüman Türkü ortadan kaldırmak için savaşıyordu.Çanakkale'de askeri şâha kaldıran, bulutları kıskandıran yiğitliğin arkasında, silah, eğitim, disiplin yanında iman vardı. Manevi kuvvet ve yardımlar vardı.Hakkı Süha şöyle diyor:Ta uzakta ufuklarla öpüştü seherGür bir seda dalgalandı ezandan evvelDuaların zamanıdır, namaza askerNiyazına vecd içinde Allah'a yüksel.
Mart-1984 yılı İcmal dergisinin kapak sayfasında şu şiir yazılıydı: Çanakkale önüne toplanmış ehl-i salipKarşısında bir ordu şehit olmaya talipŞehitlik üstün makam, hiçbir paha biçilmez,Kalbde iman oldukça; Çanakkale geçilmez'.Ve o sayının İcmal imzalı baş yazısında şu ana tesbit yapılır:'"Bugün dünyada çeşitli maskelerle sürdürülen mücadele, gönüllerde saklanan inançların mücadelesidir. Bu yolda zafer ise kalpteki o akideyi temsil etme ile orantılıdır.''(İcmal. Aylık İlim Fikir Kültür Dergisi c.1 s 2) Çanakkaleyi bütün olarak göremeyenler Çanakkale yi çözemezler.Çanakkale'de vatan aşkı yücedir.Çanakkale'de Mustafa Kemal Atatürk vardır.Çanakkale'de iman vardır.Çanakkale'de her türlü yokluğa rağmen birlik vardır.Çanakkale'de bağımsızlık mücadelesi vardır.Çanakkale'de Müslüman Türkün her türlü yoksulluğa rağmen gönül zenginliği, affı, merhameti, fedakarlığı vardır.Bütün bu başarıların ardında cefakar, merhamet pınarları, cennet tebessümleri saçan, evine bağlı, namusuna düşkün, pırıl pırıl Anadolu kadınları vardır, beyleri vardır.Çanakkale'nin tarihine, asaletine, cephelerine,Şehitlerine annelik şefkatiyle kucağını açan Çanakkale'nin bir şâhidi deConkbayırı'nın beyaz bulutlarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.