Çaresiz kitleler, bir yandan derin dertlerine çare arıyor, bir yandan da başlarına bu dertleri açanlara dertlerini anlatmaya, ıstıraplarının gerçekliğine onları inandırmaya uğraşıyor.
Çiftçi, füze hızıyla artan mazot fiyatlarından ötürü tarım aletlerini çalıştıramadığını, aynı hızla yükselen gübre fiyatları dolayısıyla tarlaların boş kaldığını göz yaşları içinde haykırıyor fakat, meselenin bakanlarını-bakmayanlarını bir türlü ikna edemiyor.
Şehirdeki vatandaşlar, semt pazarlarına boş filelerle gidip yine boş filelerle döndüklerini, etiket fiyatlarının adeta kendileri çarptığını anlatmaya çalışıyor fakat, çoklu maaşlarla konfor içinde yüzen yöneticilere bir türlü hallerini anlatamıyorlar.
Yirmi seneden beri ülkeyi yöneten siyasi kadronun tavrı aynen şu; hem milletin başını derde salıyorlar hem de onların dertsiz olduğunu iddia ediyorlar.
Hem derde düşür hem de dertli olduklarına dair bin bir çeşit belge iste, dertlerine inanma.
Hem milletin yoksulluktan kıvranacak şartları oluştur hem de karşılarına geçip onlarla dalga geç.
Hem yıllar boyu üretimi baltalayacak her adımı at, sizden önce harıl harıl üretim yapan fabrikaları sat-sav, tatil et, hem de oluşturduğun devasa sorunlardan milleti sorumlu tut.
Hem kendi ihmallerin sonucunda milleti ekmek kuyruğuna, et ve yağ kuyruğuna, sebze-meyve kuyruğuna mecbur ve de mahkum et, hem de 'bu kuyruklar tiyatro kuyruğudur, değildir' şeklinde dalganı geç.
Hem her şeye ve her gün zam gelecek şartları oluştur, hem de; 'telaşa gerek yok, azar azar, gıdım gıdım zam geliyor' diyerek, demir çivi sertliğinde teselli cümleleri kur.
Hem her akşam, bir sonraki akşamdan az daha ucuza akaryakıt alabilmek için uzun kuyruklar oluştur, hem de bu kuyrukların, araba fazlalığından kaynaklandığını söyleyerek kargaları güldür.
Hem yönetim katında, üst düzey bürokratik kesimde 'israfın bini bir para' tarzında yaşam tarzı oluştur, çoklu maaşlıların sayılarını günden güne artır hem de, dönüp millete sebzeyi-meyveyi tane işi almalarını öğütle.
Neresinden baksanız, çam boyu çarpıklık ve bir türlü sonu da gelmiyor.
Yönetici kadro, hayli zamandan beri, çözüm yerine problem, derman yerine dert, merhem yerine yara üretiyor.
Çam boyu çarpıklıklar sürüp gidiyor, sergilenen çarpıklıkların hızını, mübarek Ramazan bile kesmedi, kesemedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025