Ahlakın en yüce, doruk noktası peygamberlerde, hususen peygamberimiz Hz. Muhammed'de (sav). Başka Peygamberlerin, hususen Peygamber Efendimizin yolunda giden salih ve saliha kullardadır. Niye? Çünkü salih ve saliha kulların örnek alıp taklit ettiği insan, Peygamberdir de ondan. Onun için o Peygamberin hayatına geçirdiği bütün unsurları, davranış biçimlerini onlar da kendi hayatına geçirirler. Onlar için küçük bir peygamber numunesi olurlar desek caizdir. Terbiye ile ibadet arasındaki benzerlik, et ile kemik gibidir. Birbirini tamamlayan unsurlardır. Bu hali yaşamayı Cenab-ı Hak hepimize nasip eylesin!Esasen bütün ibadetler zikirdir. Namazı Allah'ı hatırlamak için kılıyoruz. Orucu, Cenab-ı Hakk'ı hatırlamak, bilmek için tutuyoruz. Haccı, Cenab-ı Hakk'ı hatırlamak, O'nun beytini tavaf etmek, ziyaret etmek için yapıyoruz. Yani ibadetlerin temelinde olan nükte Allah'ı hatırlamaktır, unutmamaktır. "Beni zikir için namaz kıl" (Tâ-Hâ; 20/14) buyuruyor Cenab-ı Hak. Yani namazdaki murat, maksat, Allah'ı zikirdir. Onun için gaflet halinde kılınan namaz da namaz değildir. Gaflet halinde kılınan namaz huylarını, davranışını, tabiatını etkilemiyor. Ayet-i kerimede Cenab-ı Hak "Onlara yazıklar olsun" buyuruyor. Kime? "Ne yaptığını bilmeden namaz kılanlara" (Mâûn; 107/4,5). Demek ki ibadetlerde temel husus, insanın Allah'ı unutmaması, devamlı Cenab-ı Hak ile beraber olmasıdır. Bu, namazda da böyledir. Oruçta da böyledir. Allah'ı unutmamak içindir bütün bunlar. Sürekli Cenab-ı Hakk'ı yaşamak, O'nunla beraber olmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.