11 Eylül saldırıları ardından ve Irak Savaşı'na büyük ölçüde karar vermişken yaptığı konuşmada, Irak, İran ve Kuzey Kore'yi "şer ekseni" diye tanımlayan Başkan George W. Bush, beş yıl sonra, adını koymasa da, tarifini ayrıntılarıyla yaptığı farklı bir "şer ekseninden" söz ediyor. Bush'un 5 Eylül'deki, terörle mücadelenin beş yılını değerlendiren konuşmasının en çarpıcı yönü, El Kaide ile İran rejimini aynı kefeye yerleştirmesiydi. ABD Başkanı'nın şu sözlerine mim koyun: "El Kaide'yle ve onların radikal ideolojisinden esinlenen aşırılık yanlısı Sünnilerle mücadeleyi sürdürürken, El Kaide'yi örnek alan, giderek iddiasını artıran ve tehditlerini tırmandıran aşırılık yanlısı Şiilerin oluşturduğu bir tehditle de karşı karşıyayız... Ve aşırılık yanlısı Şiiler, El Kaide'nin bugüne dek başaramadığı bir şeyi başardı: 1979'da büyük bir gücün, İran devletinin kontrolünü ele geçirdiler; gururlu halkını tiranlık rejimine mahkum ettiler, ülkenin kaynaklarını da terörün yayılması ve radikal gündemlerini hayata geçirmek için kullanıyorlar. El Kaide ve aşırılık yanlısı Sünniler gibi, İran rejiminin de açık hedefleri var: Amerika'yı bölgeden atmak, İsrail'i yıkmak ve geniş Ortadoğu'ya egemen olmak. Bu amaçlara ulaşmak için, İsrail'e ve dolaylı olarak Amerika'ya saldırmalarını sağlayan Hizbullah gibi terörist gruplara para ve silah veriyorlar. Lübnan'da bugünkü istikrarsızlığın nedeni olan Hizbullah, El Kaide dışında en fazla Amerikalı öldüren terörist örgüt." Bush, aynı konuşmada El Kaide lideri Usame bin Ladin, Hizbullah lideri Nasrallah ve İran lideri Mahmud Ahmedinecad'ın benzer tondaki sözlerinden alıntılar yaptı ve, üçü arasında fark görmediğini yansıtırcasına, birer birer yanıtladı. ABD Başkanı'nın, uluslararası topluluğun İran'la ilgili öncelikli problemine ilişkin mesajı ise, "Dünyanın özgür devletleri, İran'ın nükleer silah üretmesine izin vermeyecekler" diye tek cümlede özetlendi.Yaptırım mı?ABD'nin gündeminde bir süredir (Irak'la birlikte) ilk sırada olan İran, resmi tehdit değerlendirmesinde de, artık (El Kaide ile birlikte) en başta. 2006 yazında İsrail-Hizbullah çatışması nedeniyle bir süre rafta kalan "İran-nükleer" dosyası, ABD Dışişleri'nde yeniden bir numaralı dosya. Tahran'dan sürpriz bir geri adım gelmedikçe de, 2007'nin ABD ve yakın müttefikleri açısından "İran yılı" olmasını bekleyebiliriz. Güvenlik Konseyi'nin, uranyumu zenginleştirmeyi askıya alması için İran'a tanıdığı süre doldu; Konsey'in beş daimi üyesi ile Almanya'nın diplomatları, olası yaptırımları görüşmek üzere geçen hafta Berlin'de buluştular. "5+1" diye de bilinen grubun toplantısında, özellikle Çin'in yaptırımlara ayak dirediği belirtiliyor. Buna karşın, İran yetkililerinin dış seyahatlerinin kısıtlanması ve hesaplarının dondurulması ile sınırlı bir yaptırım kararı, hala olasılık dahilinde. Ayrıca, ABD ve yakın müttefikleri, BM çerçevesi dışında, başını AB ve Japonya'nın çekeceği bir "ticari ambargoyu" konuşmaya başladılar. Yine de, İran'a karşı kapsamlı bir iktisadi önlem paketinin hayata geçmesi zor; buna ilişkin müzakerelerin uzun zaman alacağı da kesin.Yasemin Çongar/ Milliyet
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.