Millî bütünlük ve egemenlik sevdası Anadolu'nun her karış toprağını kuşatmaya devam ediyor.
Önceki gün Ankara Tandoğan Meydanı tarihi günlerinden birini belki de ilkini yaşadı ve bundan sonra da ancak aynı kalabalıkla yaşanabilir.
İşte Tandoğan;
Binlerce bayraktan oluşan manzara,
Yedisinden-yetmişine tek gaye için bir araya gelen yüz binlerce fertten oluşan o coşkulu kalabalık.
Tıpkı Veda Hutbesin'de olduğu gibi, her kuşaktan insanın o kavurucu sıcak altında hiç bozulmadan, dağılmadan, yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan Prof. Dr. Haydar Baş beyefendiyi can kulağıyla dinlemeleri bambaşka bir manzaraydı.
Kimi memleketin kurtuluşu için ortaya koyduğu çözüm önerilerini dinlemek için oradaydı.
Kimi fert olarak üzerine düşen vazifeleri kabul ettim demek için gelmişti.
Kimi belli mesajı belli yerlere gür sesiyle ulaştırmak için ses tellerini günler önceden hazırlayıp gelmişti.
Kimi de sadece sayın Prof Dr. Haydar Baş beyefendiyi biraz daha yakından görebilme sevdasıyla oradaydı.
Mitinge şekil veren anlayış da işte bu; Haydar Hoca'yı daha yakın nasıl görebilirim?
Bu anlayış ve düşünce miting meydanının şeklini oluşturuyor genelde.
Ön sıralarda iğne atsan yere düşmeyecek şekilde birbirleriyle adeta kaynaşmış gibi duran o muhteşem kalabalık, sadece bu sevda için, dile kolay, saat 13 00'den 17 00'e kadar tam dört saat sadece bunun için hiç istifini bozmadan, hem de 30 derece sıcak altında durması, tarifi imkansız bir hal, bir sevda, bir heyecandı.
Tandoğan sıcaktı, hem de +30 derece.
O sıcaklık samimiyet testi gibi idi sanki.
Sanki görünmez bir ağız; gölge altında miting izlemek kolay, bir de 30 derece sıcak altında da aynı kararlılığı gösterin bakalım der gibiydi.
Bayılma pahasına, yanma kavrulma pahasına, kan ter içinde kalma pahasına kimse yerinden kımıldamadı saatlerce.
Bu kimseler bebeğinden gencine, yaşlısından orta yaşlısına her yaş insandan oluşan kimselerdi.
İnsanımızda oluşmuş bu büyük sevdadan olsa gerek bu sevdanın mimarı muhterem Prof. Dr. Haydar Baş şu ana kadardı konuşmaların en uzununu yaptı.
Arz-talep, talep-arz meselesi yani.
Arz edende o ihtişam olunca, talep edende de o kadar olsun.
İleride şu olur, bu olur, umurumda değil.
Bu sevda vatan-millet sevdasıdır.
Vatanın bölünmez bütünlüğünü savunanların kararlılığıdır.
Memleketin içler acısı halini kabul edip hiçbir şey yapmamsına karşın, mutlaka bir şeyler yapmalı diyenlerin sevdasıdır bu sevda.
Matem içler acısı, niye sessiz kalıyorsunuz? Sorumuza mantıklı cevap alana kadar da devam edecek bu sevda.
Ama şuna adım gibi eminim ki, bu gün nasıl biz Amasya tamiminden, Sivas kongresinden bahsederken duygulanıyor ve o insanları rahmetle ve hayranlıkla anıyorsak, bu "Kuvai Milliye" hareketini başlatanları da saygıyla yat edecek, rahmetle anacaktır gelecek nesil.
Bundan birkaç hafta önce "Diyalog" programında bir konuşmacı şöyle diyordu; "Eğer bu Batılılar hedefledikleri şeyi gerçekleştirirlerse, çocuklarımız yarın dağlara çıkacak ve yanlarından geçerken mezarlarımıza tükürerek geçecektir."
Biz öyle inanıyoruz ki, biz tükürük yerine rahmeti hak eden işler yapıyoruz.
Televizyon yayınlarımızla,
Gazetemizle,
Makalelerimizle,
Ve mitinglerimizle.
Şıklar ortada;
Ya rahmet, ya tükürük.
Ben de konuştum mitingde.
İlk defa oluyordu bu.
Şunları söyledim o muhteşem kalabalığa:
Hoş geldiniz.
Hoşnutluk getirdiniz.
Safa geldiniz,
Safalar getirdiniz.
Şu şiiri de okudum, iyi gitti.
Tandoğan'da Tandoğan'da.
Yüz binler var Tandoğan'da.
Karanlıklar kaybolur
Gün ışır tan doğanda.
Tandoğan'da Tandoğan'da.
Tek yüreğiz Tandoğan'da.
Yarasalar kaçışır,
Kör olur tan doğanda.
Önceki gün Ankara Tandoğan Meydanı tarihi günlerinden birini belki de ilkini yaşadı ve bundan sonra da ancak aynı kalabalıkla yaşanabilir.
İşte Tandoğan;
Binlerce bayraktan oluşan manzara,
Yedisinden-yetmişine tek gaye için bir araya gelen yüz binlerce fertten oluşan o coşkulu kalabalık.
Tıpkı Veda Hutbesin'de olduğu gibi, her kuşaktan insanın o kavurucu sıcak altında hiç bozulmadan, dağılmadan, yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan Prof. Dr. Haydar Baş beyefendiyi can kulağıyla dinlemeleri bambaşka bir manzaraydı.
Kimi memleketin kurtuluşu için ortaya koyduğu çözüm önerilerini dinlemek için oradaydı.
Kimi fert olarak üzerine düşen vazifeleri kabul ettim demek için gelmişti.
Kimi belli mesajı belli yerlere gür sesiyle ulaştırmak için ses tellerini günler önceden hazırlayıp gelmişti.
Kimi de sadece sayın Prof Dr. Haydar Baş beyefendiyi biraz daha yakından görebilme sevdasıyla oradaydı.
Mitinge şekil veren anlayış da işte bu; Haydar Hoca'yı daha yakın nasıl görebilirim?
Bu anlayış ve düşünce miting meydanının şeklini oluşturuyor genelde.
Ön sıralarda iğne atsan yere düşmeyecek şekilde birbirleriyle adeta kaynaşmış gibi duran o muhteşem kalabalık, sadece bu sevda için, dile kolay, saat 13 00'den 17 00'e kadar tam dört saat sadece bunun için hiç istifini bozmadan, hem de 30 derece sıcak altında durması, tarifi imkansız bir hal, bir sevda, bir heyecandı.
Tandoğan sıcaktı, hem de +30 derece.
O sıcaklık samimiyet testi gibi idi sanki.
Sanki görünmez bir ağız; gölge altında miting izlemek kolay, bir de 30 derece sıcak altında da aynı kararlılığı gösterin bakalım der gibiydi.
Bayılma pahasına, yanma kavrulma pahasına, kan ter içinde kalma pahasına kimse yerinden kımıldamadı saatlerce.
Bu kimseler bebeğinden gencine, yaşlısından orta yaşlısına her yaş insandan oluşan kimselerdi.
İnsanımızda oluşmuş bu büyük sevdadan olsa gerek bu sevdanın mimarı muhterem Prof. Dr. Haydar Baş şu ana kadardı konuşmaların en uzununu yaptı.
Arz-talep, talep-arz meselesi yani.
Arz edende o ihtişam olunca, talep edende de o kadar olsun.
İleride şu olur, bu olur, umurumda değil.
Bu sevda vatan-millet sevdasıdır.
Vatanın bölünmez bütünlüğünü savunanların kararlılığıdır.
Memleketin içler acısı halini kabul edip hiçbir şey yapmamsına karşın, mutlaka bir şeyler yapmalı diyenlerin sevdasıdır bu sevda.
Matem içler acısı, niye sessiz kalıyorsunuz? Sorumuza mantıklı cevap alana kadar da devam edecek bu sevda.
Ama şuna adım gibi eminim ki, bu gün nasıl biz Amasya tamiminden, Sivas kongresinden bahsederken duygulanıyor ve o insanları rahmetle ve hayranlıkla anıyorsak, bu "Kuvai Milliye" hareketini başlatanları da saygıyla yat edecek, rahmetle anacaktır gelecek nesil.
Bundan birkaç hafta önce "Diyalog" programında bir konuşmacı şöyle diyordu; "Eğer bu Batılılar hedefledikleri şeyi gerçekleştirirlerse, çocuklarımız yarın dağlara çıkacak ve yanlarından geçerken mezarlarımıza tükürerek geçecektir."
Biz öyle inanıyoruz ki, biz tükürük yerine rahmeti hak eden işler yapıyoruz.
Televizyon yayınlarımızla,
Gazetemizle,
Makalelerimizle,
Ve mitinglerimizle.
Şıklar ortada;
Ya rahmet, ya tükürük.
Ben de konuştum mitingde.
İlk defa oluyordu bu.
Şunları söyledim o muhteşem kalabalığa:
Hoş geldiniz.
Hoşnutluk getirdiniz.
Safa geldiniz,
Safalar getirdiniz.
Şu şiiri de okudum, iyi gitti.
Tandoğan'da Tandoğan'da.
Yüz binler var Tandoğan'da.
Karanlıklar kaybolur
Gün ışır tan doğanda.
Tandoğan'da Tandoğan'da.
Tek yüreğiz Tandoğan'da.
Yarasalar kaçışır,
Kör olur tan doğanda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024