Türkiye 3 Kasım seçimlerine doğru giderken parti liderleri ekonomi programları konusunda açıklamalarda bulunuyorlar. BTP dışındaki bütün partiler IMF programlarının devam etmesinden yana.
IMF ile masaya oturmak zorunda olduklarını atılan imzaların gereği programdan sapmanın mümkün olmadığını söylüyorlar.
Bu program yüksek faizle borçları döndürmeyi öngörmektedir. Ödemek zorunda olduğumuz faiz yılda 45 katrilyondur. Bu faiz oranı önümüzdeki yıllarda daha da artarak büyüyecektir. Borç üstüne borç yükleyerek devam edecektir.
En iyimser parti liderleri ince ayardan bahsedebiliyor. Hiçbiri elini taşın altına koyma yürekliliğini gösteremiyor.
3 Kasım'da iktidar olmayı arzulayan bu siyasi partiler, IMF programları ile AB muktesebatını tamamlamayı böylece AB'ye girmeyi de arzulamaktadır.
Önemli soru, AB muktesebatının ekonomi ile ilgili mastrit kriterlerinin yerine getirilmesini nasıl gerçekleştirecekler? Mesela; Mastrit kriterlerinin bir şartı kamu borcunun GSM Hasılanın yüzde 60'ını aşmamamızı öngörüyor.
Yani devletin iç ve dış borç toplamı 250 milyar dolar borcun 90 milyar doların altına inmesi lazım.
IMF programı ana borcu ödetmediği gibi yeni borç bulmayı ve yüksek faizle borçları döndürmeyi hedefliyor.
Borç artarken, borcun faizini ödemekte acze düşmüşken, IMF programından sapma olmadan, kamu borcunu 250 milyar dolardan 90 milyar doların altına nasıl indirecekler?
İşte burada dikkat!
Önümüzdeki dönem yoğun özelleştirmeler olacak.
IMF programını AB muktesebatını tamamlamak durumundaki bir hükümetin özelleştirmeden başka çıkış yolu yoktur. AB konusunda ısrarlı olduklarına göre özelleştirme yapıp borcu düşürmeye yüklenecekler.
Böylece oluşacak yeni özelleştirme süreci bu programın devamında Global sermayenin Türkiye'nin elindeki değerli herşeyi yutma operasyonudur.
Türkiye Arjantin yapılmak isteniyor. Arjantin 80 milyar dolar özelleştirme yapmış elinde bir şey kalmamış, iflas etmiştir.
Türkiye'nin faiz sarmalına itilmesi bu yutma operasyonunun başlangıcıydı. Ülkemiz bu süreçte sürüklene sürüklene borcunu döndüremez hale getirilmiş eli zayıflatılmıştır. Ekonomimiz zaafiyet haline sokularak elinden varı yoku kolayca alınacak duruma düşürülmüştür.
Türkiye'yi iyi yönetmeyip bu hale düşürenler milletten iktidarı istemektedir. Son darbeyi vurması için global sermayeye yardım mı edeceklerdir?
Gayri ihtiyarı soruyorum bu peşkeşin komisyonu ne?
Türkiye bu vahim gidişe dur demek zorunda. Bunun için IMF ve AB kıskacından çıkmak zorundadır. Yoksa bu süreçte sürüklene sürüklene global sermayenin eline geçecek.
İşte tam bu zamanda Prof. Dr. Haydar Baş Bey Milli Ekonomi programıyla ortaya çıkıyor. Geliniz dövize bir miktar kâr verelim ve döviz kurunu sabitleyelim.
Dövizlerimiz satıp işe yatıralım.
Ekonomi şaha kalksın.
Biriken dövizlerle borcu ödeyelim.
Borç almayınca faiz de olmaz.
Türkiye'nin Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in programını derhal uygulaması gerekir. Her geçen dakika tefeciler lehine çalışmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey borcun gününden önce ödenmesini de istemektedir ki tahakkuk edecek faizden kurtulabilelim.
Milli değerlerimizi kaybetmeyelim ekonomik özgürlüğümüzü kazanalım.
IMF ile masaya oturmak zorunda olduklarını atılan imzaların gereği programdan sapmanın mümkün olmadığını söylüyorlar.
Bu program yüksek faizle borçları döndürmeyi öngörmektedir. Ödemek zorunda olduğumuz faiz yılda 45 katrilyondur. Bu faiz oranı önümüzdeki yıllarda daha da artarak büyüyecektir. Borç üstüne borç yükleyerek devam edecektir.
En iyimser parti liderleri ince ayardan bahsedebiliyor. Hiçbiri elini taşın altına koyma yürekliliğini gösteremiyor.
3 Kasım'da iktidar olmayı arzulayan bu siyasi partiler, IMF programları ile AB muktesebatını tamamlamayı böylece AB'ye girmeyi de arzulamaktadır.
Önemli soru, AB muktesebatının ekonomi ile ilgili mastrit kriterlerinin yerine getirilmesini nasıl gerçekleştirecekler? Mesela; Mastrit kriterlerinin bir şartı kamu borcunun GSM Hasılanın yüzde 60'ını aşmamamızı öngörüyor.
Yani devletin iç ve dış borç toplamı 250 milyar dolar borcun 90 milyar doların altına inmesi lazım.
IMF programı ana borcu ödetmediği gibi yeni borç bulmayı ve yüksek faizle borçları döndürmeyi hedefliyor.
Borç artarken, borcun faizini ödemekte acze düşmüşken, IMF programından sapma olmadan, kamu borcunu 250 milyar dolardan 90 milyar doların altına nasıl indirecekler?
İşte burada dikkat!
Önümüzdeki dönem yoğun özelleştirmeler olacak.
IMF programını AB muktesebatını tamamlamak durumundaki bir hükümetin özelleştirmeden başka çıkış yolu yoktur. AB konusunda ısrarlı olduklarına göre özelleştirme yapıp borcu düşürmeye yüklenecekler.
Böylece oluşacak yeni özelleştirme süreci bu programın devamında Global sermayenin Türkiye'nin elindeki değerli herşeyi yutma operasyonudur.
Türkiye Arjantin yapılmak isteniyor. Arjantin 80 milyar dolar özelleştirme yapmış elinde bir şey kalmamış, iflas etmiştir.
Türkiye'nin faiz sarmalına itilmesi bu yutma operasyonunun başlangıcıydı. Ülkemiz bu süreçte sürüklene sürüklene borcunu döndüremez hale getirilmiş eli zayıflatılmıştır. Ekonomimiz zaafiyet haline sokularak elinden varı yoku kolayca alınacak duruma düşürülmüştür.
Türkiye'yi iyi yönetmeyip bu hale düşürenler milletten iktidarı istemektedir. Son darbeyi vurması için global sermayeye yardım mı edeceklerdir?
Gayri ihtiyarı soruyorum bu peşkeşin komisyonu ne?
Türkiye bu vahim gidişe dur demek zorunda. Bunun için IMF ve AB kıskacından çıkmak zorundadır. Yoksa bu süreçte sürüklene sürüklene global sermayenin eline geçecek.
İşte tam bu zamanda Prof. Dr. Haydar Baş Bey Milli Ekonomi programıyla ortaya çıkıyor. Geliniz dövize bir miktar kâr verelim ve döviz kurunu sabitleyelim.
Dövizlerimiz satıp işe yatıralım.
Ekonomi şaha kalksın.
Biriken dövizlerle borcu ödeyelim.
Borç almayınca faiz de olmaz.
Türkiye'nin Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in programını derhal uygulaması gerekir. Her geçen dakika tefeciler lehine çalışmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey borcun gününden önce ödenmesini de istemektedir ki tahakkuk edecek faizden kurtulabilelim.
Milli değerlerimizi kaybetmeyelim ekonomik özgürlüğümüzü kazanalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020