Türkiye'nin problemlerine çözüm projelerini, çözümün tek adresi Türk milletine anlatmak, istişare etmek ve bu çözümleri hayata geçirmek için gerekli siyasi parti oluşumunu gerçekleştirmek için Anadolu'yu karış karış dolaşan kuvay-ı milliye kadrosunun Bursa'dan sonra Marmara bölgesindeki ikinci durağı İstanbul oldu. İstanbul'a bir saatlik mesafede bir çiftlikte gerçekleştirilen toplantıya esnaf, sanayici, işadamı ve akademisyenlerden müteşekkil binlerce İstanbullu katıldı. Ülkenin meselelerini kendine dert edinerek toplantıya katılan İstanbullular, kuvay-ı milliye kadrosunun ve bu kadronun mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar ve bu şartlardan düzlüğe çıkış yollarını gösteren konuşmalarını pür dikkat dinlediler. Ne kadar ağır olursa olsun problemlerin üstesinden gelineceğini ve hangi adresin bunu başarabileceğini öğrendiler.
GÜN KUVAY-I MİLLİYE KADROSUNU İZLEME GÜNÜDÜR
Toplantıda bir konuşma yapan İGDAŞ eski Genel Müdürü Fuat Şengül, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ürettiği yerli çözümleri devreye sokmak suretiyle sıfır sermayeli şirketleri nasıl 500 milyon-1 milyar dolarlık cirolar yapan şirketler haline dönüştürdüğünü anlattı. İthal edilen türlü mamulleri yerli sanayi tarafından yapılır hale getirerek ülkeye nasıl 100 milyonlarca döviz kazandırdıkları hakkında bilgi verdi.
Selim Kotil, milletin çözümü kuvay-ı milliye ruhunda bulduğunu, bunu da Trabzon, İstanbul ve Ankara'da düzenlenen mitinglere gösterdiği teveccühle gösterdiğini söyledi. Kotil, "Gün, bu milletin dünyaya bizi izlemeye devam edin, diyeceği gündür" dedi.
Kazım Kotil, omuz omuza birlikte çalışma çağrısında bulundu.
Ali Değirmenci, ekonomide ipin ucunun kaçırıldığı tespitinde bulunarak, "Bir memleket düşünün ki kendi parası ölçü olmaktan çıkmıştır. Bu ne zillettir" dedi. Bu zilletten kurtulmanın tek yolunun "bu vatan bizimdir bizim kalacaktır"dan hareketle bir üretim seferberliği başlatmak olduğunu vurgulayan Değirmenci, bu çalışkan milleti üretim seferberliğine yöneltecek tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş olarak gösterdi.
Hukukçular Cemiyeti Genel Başkanı Av. Hakan Güler, Türkiye'nin ekonomik alanın dışında da türlü badirelere sürüklendiğini söyledi. Egemenlik hakkının devrini buna örnek gösteren Güler, "Oysa egemenlik, bağımsızlığı da içine alan bir kavramdır. Bu hakkı devretmeye çalışanlar bağımsızlığımızı da devretmekte olduklarının farkında değiller. Fakat bir isim, Prof. Dr. Haydar Baş, bunu görmüş, egemenliğin devredilmesinin önünde kale gibi durmuştur." dedi. Güler, Türkiye'nin böyle bir insana sahip olmakla ne kadar övünse az olduğunu belirterek, kendisini izlemeye devam etme çağrısında bulundu.
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Emin Koç, kuvay-ı milliye kadrosunun bu milletin ufku ve umudu haline geldiğini belirterek, toplantıya katılanlardan bu kadroya sahip çıkmalarını talep etti. Koç, "Önümüzdeki dönem mandacılarla kuvay-ı milliyeciler çizgisinin ortaya çıktığı bir dönem olacaktır" dedi.
"ABD'nin izni olmadan bu ülkede siyaset yapılamaz" şeklinde çarpık bir anlayışın varlığına dikkat çeken Baki Bektaş, "Bu anlayışı bu millet geçmişte tasvip etmemiş, şimdi de etmeyecektir" diyerek, "Bize düşen şey bu anlayışı reddeden kuvay-ı milliye yürüyüşünde Leyla ve Mecnun misali kol kola bulunmaktır" dedi.
Ali Gedik, Türkiye'nin hiç bir yer altı ve yer üstü kaynakları olmasa dahi, dünyanın bir çok ülkesinden daha fazla oranda ve okul çağındaki 15 milyonluk genç nüfusu gereği gibi yetiştirmesi halinde dünyanın teknolojisinin ayaklarımız altına serileceğini söyledi.
ASKER MİLLETİN TA KENDİSİDİR
Kuvay-ı milliye kadrosunun toplantı türü çalışmalarına ilk defa İstanbul'da iştirak eden gazetemiz yazarı Emekli Albay Hüseyin Mümtaz ise, sömürgecilerin, Atatürk, asker ve millet olmak üzere üç şeyden korktuklarına işaret etti. Mümtaz, "Atatürk, 'muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur' diyordu. Atatürk ismi milletin bu gerçeğin farkına varılmasına yol açtığı için korkarlar. Onlar, hedef tahtasının tam ortasına askeri oturturlar. Çünkü asker milletin kendisidir, asker milletin emrindedir, asker millettir. Asker Atatürk, millet, asker üçlüsünün bileşkesidir. Çünkü asker, hükümetin verdiği Kıbrıs, Güneydoğu ve Ege'ye devlet elbisesi ile sahip çıkmaktadır. Asker egemenliğe sahip çıkmaktadır. Kuvay-ı milliyeden, milletin kendisinden korkuyorlar. Çünkü bu millet Trabzon'da, İstanbul'da, Ankara'da bayrağı dalgalandırdı. Fakat bilinmelidir ki korkunun ecele faydası yoktur" dedi.
"BU MİLLETE SAHİP ÇIKIN" ÇA?RISI
Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi de, asker-millet birliği isteyen, "Bizi AB'ye almazlar" diyen, Körfez krizinin Türkiye'nin başına çoraplar örmek için çıkarıldığını ifade eden ve daha nice tespitlerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'ı, tarihin haklı çıkardığını söyledi. Dr. Kepekçi, bu haklılığın, millette, "Hocamız idareyi eline alsın. Şahsiyetimizi, haysiyetimizi kurtarsın" şeklinde bir isteğe dönüştüğünü ve bunu hem doğrudan hem de internet ortamında yüz binlerin katılımıyla gerçekleştirilen anketlere yansıttığını belirtti. Dr. Kepekçi, bu donelerden hareketle millet adına, Prof. Dr. Baş'tan, "bu millete sahip çıkın" dileğinde bulundu.
Kuvay-ı milliye kadrosunun, Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla da İstanbul'da gerçekleştirdiği toplantıya katılan İstanbullu esnaf, sanayici, işadamı ve akademisyenler, tıpkı Gaziantep, Kilis, Malatya, Elazığ, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Bursa 'da olduğu gibi, çarenin bu kadro ve onun önderi Haydar Baş'ta olduğunu gördükleri açıklamasında bulundular. Eğer milletin önüne düşerse üzerlerine düşeni yapacaklarını, gereken desteği vereceklerini belirttiler. Bunu tek tek söylemenin yanısıra, topluca, "Bu vatan bu millet seni bekliyor" tezahüratı ile de ortaya koydular.
-İSTANBUL/ YENİMESAJ
GÜN KUVAY-I MİLLİYE KADROSUNU İZLEME GÜNÜDÜR
Toplantıda bir konuşma yapan İGDAŞ eski Genel Müdürü Fuat Şengül, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ürettiği yerli çözümleri devreye sokmak suretiyle sıfır sermayeli şirketleri nasıl 500 milyon-1 milyar dolarlık cirolar yapan şirketler haline dönüştürdüğünü anlattı. İthal edilen türlü mamulleri yerli sanayi tarafından yapılır hale getirerek ülkeye nasıl 100 milyonlarca döviz kazandırdıkları hakkında bilgi verdi.
Selim Kotil, milletin çözümü kuvay-ı milliye ruhunda bulduğunu, bunu da Trabzon, İstanbul ve Ankara'da düzenlenen mitinglere gösterdiği teveccühle gösterdiğini söyledi. Kotil, "Gün, bu milletin dünyaya bizi izlemeye devam edin, diyeceği gündür" dedi.
Kazım Kotil, omuz omuza birlikte çalışma çağrısında bulundu.
Ali Değirmenci, ekonomide ipin ucunun kaçırıldığı tespitinde bulunarak, "Bir memleket düşünün ki kendi parası ölçü olmaktan çıkmıştır. Bu ne zillettir" dedi. Bu zilletten kurtulmanın tek yolunun "bu vatan bizimdir bizim kalacaktır"dan hareketle bir üretim seferberliği başlatmak olduğunu vurgulayan Değirmenci, bu çalışkan milleti üretim seferberliğine yöneltecek tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş olarak gösterdi.
Hukukçular Cemiyeti Genel Başkanı Av. Hakan Güler, Türkiye'nin ekonomik alanın dışında da türlü badirelere sürüklendiğini söyledi. Egemenlik hakkının devrini buna örnek gösteren Güler, "Oysa egemenlik, bağımsızlığı da içine alan bir kavramdır. Bu hakkı devretmeye çalışanlar bağımsızlığımızı da devretmekte olduklarının farkında değiller. Fakat bir isim, Prof. Dr. Haydar Baş, bunu görmüş, egemenliğin devredilmesinin önünde kale gibi durmuştur." dedi. Güler, Türkiye'nin böyle bir insana sahip olmakla ne kadar övünse az olduğunu belirterek, kendisini izlemeye devam etme çağrısında bulundu.
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Emin Koç, kuvay-ı milliye kadrosunun bu milletin ufku ve umudu haline geldiğini belirterek, toplantıya katılanlardan bu kadroya sahip çıkmalarını talep etti. Koç, "Önümüzdeki dönem mandacılarla kuvay-ı milliyeciler çizgisinin ortaya çıktığı bir dönem olacaktır" dedi.
"ABD'nin izni olmadan bu ülkede siyaset yapılamaz" şeklinde çarpık bir anlayışın varlığına dikkat çeken Baki Bektaş, "Bu anlayışı bu millet geçmişte tasvip etmemiş, şimdi de etmeyecektir" diyerek, "Bize düşen şey bu anlayışı reddeden kuvay-ı milliye yürüyüşünde Leyla ve Mecnun misali kol kola bulunmaktır" dedi.
Ali Gedik, Türkiye'nin hiç bir yer altı ve yer üstü kaynakları olmasa dahi, dünyanın bir çok ülkesinden daha fazla oranda ve okul çağındaki 15 milyonluk genç nüfusu gereği gibi yetiştirmesi halinde dünyanın teknolojisinin ayaklarımız altına serileceğini söyledi.
ASKER MİLLETİN TA KENDİSİDİR
Kuvay-ı milliye kadrosunun toplantı türü çalışmalarına ilk defa İstanbul'da iştirak eden gazetemiz yazarı Emekli Albay Hüseyin Mümtaz ise, sömürgecilerin, Atatürk, asker ve millet olmak üzere üç şeyden korktuklarına işaret etti. Mümtaz, "Atatürk, 'muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur' diyordu. Atatürk ismi milletin bu gerçeğin farkına varılmasına yol açtığı için korkarlar. Onlar, hedef tahtasının tam ortasına askeri oturturlar. Çünkü asker milletin kendisidir, asker milletin emrindedir, asker millettir. Asker Atatürk, millet, asker üçlüsünün bileşkesidir. Çünkü asker, hükümetin verdiği Kıbrıs, Güneydoğu ve Ege'ye devlet elbisesi ile sahip çıkmaktadır. Asker egemenliğe sahip çıkmaktadır. Kuvay-ı milliyeden, milletin kendisinden korkuyorlar. Çünkü bu millet Trabzon'da, İstanbul'da, Ankara'da bayrağı dalgalandırdı. Fakat bilinmelidir ki korkunun ecele faydası yoktur" dedi.
"BU MİLLETE SAHİP ÇIKIN" ÇA?RISI
Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi de, asker-millet birliği isteyen, "Bizi AB'ye almazlar" diyen, Körfez krizinin Türkiye'nin başına çoraplar örmek için çıkarıldığını ifade eden ve daha nice tespitlerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'ı, tarihin haklı çıkardığını söyledi. Dr. Kepekçi, bu haklılığın, millette, "Hocamız idareyi eline alsın. Şahsiyetimizi, haysiyetimizi kurtarsın" şeklinde bir isteğe dönüştüğünü ve bunu hem doğrudan hem de internet ortamında yüz binlerin katılımıyla gerçekleştirilen anketlere yansıttığını belirtti. Dr. Kepekçi, bu donelerden hareketle millet adına, Prof. Dr. Baş'tan, "bu millete sahip çıkın" dileğinde bulundu.
Kuvay-ı milliye kadrosunun, Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla da İstanbul'da gerçekleştirdiği toplantıya katılan İstanbullu esnaf, sanayici, işadamı ve akademisyenler, tıpkı Gaziantep, Kilis, Malatya, Elazığ, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Bursa 'da olduğu gibi, çarenin bu kadro ve onun önderi Haydar Baş'ta olduğunu gördükleri açıklamasında bulundular. Eğer milletin önüne düşerse üzerlerine düşeni yapacaklarını, gereken desteği vereceklerini belirttiler. Bunu tek tek söylemenin yanısıra, topluca, "Bu vatan bu millet seni bekliyor" tezahüratı ile de ortaya koydular.
-İSTANBUL/ YENİMESAJ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.