Bu hastalık çok sinsi
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nihat Özer, "Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi, kalp kaynaklı sağlık problemleri nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Sessizce ilerleyen kalp hastalıklarının neredeyse yüzde 10'unda hiçbir belirti olmayabilir" diye konuştu
16.12.2015 00:00:00
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nihat Özer, Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin, kalp kaynaklı sağlık problemleri nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, kalp hastalıklarının neredeyse yüzde 10'unda hiçbir belirti olmadığını bildirdi.
Özer, düzenli olarak yapılan sağlık taramalarıyla, hiçbir belirti vermeden ilerleyen kalp hastalıklarının erken dönemde tespit edilerek, tedavi edilmesine olanak sağlandığını kaydetti.
Hastaların yüzde 10'unda soruna ilişkin hiçbir belirti görülmediğine işaret eden Özer, "Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi, kalp kaynaklı sağlık problemleri nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Sessizce ilerleyen kalp hastalıklarının neredeyse yüzde 10'unda hiçbir belirti olmayabilir" ifadelerini kullandı.
Özer, birçok hastalıkta olduğu gibi kalp sorunlarında da erken tanının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, check-up taramalarında önemli kalp rahatsızlıkların tanısının konulabildiğini aktardı.
Muayeneyle en sık kapak hastalıklarının fark edilebildiğine, damar hastalıklarının ise çok iyi tanımlanamadığı için ileri tetkiklere başvurulduğuna dikkati çeken Özer, şöyle devam etti:
"Kapak hastalığıyla kalbin etrafını saran perikard adlı kalp zarı ve miyokard adlı kalp kasının hastalıkları muayene bulgularıyla saptanabilmektedir. Sorunun niteliğini ve tedavi şeklini belirlemek için ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hastalıkların tedavi edilmemesi, yaşam kalitesini etkilemekte hatta ölümcül tablolara dahi yol açabilmektedir. Kişide damar hastalığı olması, ortalama her yıl yüzde 5-10 oranında değişen hayati riski de beraberinde getirebilmektedir. Kapak hastalıklarında bu oran biraz daha azalarak, yüzde 1-3'e düşmektedir. Bu noktada hastalığın niteliği önem taşımaktadır. Kapak ve damar sorununun derecesi bu oranları değiştirmektedir. Tedavide geç kalınmış, tedavi şansını kaçırmış hastalar da tesadüfen yakalanabilir. Hastanın tedavi planına göre pil takılabilir hatta en sonunda hasta kalp nakli olabilmektedir."
Özer, düzenli olarak yapılan sağlık taramalarıyla, hiçbir belirti vermeden ilerleyen kalp hastalıklarının erken dönemde tespit edilerek, tedavi edilmesine olanak sağlandığını kaydetti.
Hastaların yüzde 10'unda soruna ilişkin hiçbir belirti görülmediğine işaret eden Özer, "Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi, kalp kaynaklı sağlık problemleri nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Sessizce ilerleyen kalp hastalıklarının neredeyse yüzde 10'unda hiçbir belirti olmayabilir" ifadelerini kullandı.
Özer, birçok hastalıkta olduğu gibi kalp sorunlarında da erken tanının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, check-up taramalarında önemli kalp rahatsızlıkların tanısının konulabildiğini aktardı.
Muayeneyle en sık kapak hastalıklarının fark edilebildiğine, damar hastalıklarının ise çok iyi tanımlanamadığı için ileri tetkiklere başvurulduğuna dikkati çeken Özer, şöyle devam etti:
"Kapak hastalığıyla kalbin etrafını saran perikard adlı kalp zarı ve miyokard adlı kalp kasının hastalıkları muayene bulgularıyla saptanabilmektedir. Sorunun niteliğini ve tedavi şeklini belirlemek için ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hastalıkların tedavi edilmemesi, yaşam kalitesini etkilemekte hatta ölümcül tablolara dahi yol açabilmektedir. Kişide damar hastalığı olması, ortalama her yıl yüzde 5-10 oranında değişen hayati riski de beraberinde getirebilmektedir. Kapak hastalıklarında bu oran biraz daha azalarak, yüzde 1-3'e düşmektedir. Bu noktada hastalığın niteliği önem taşımaktadır. Kapak ve damar sorununun derecesi bu oranları değiştirmektedir. Tedavide geç kalınmış, tedavi şansını kaçırmış hastalar da tesadüfen yakalanabilir. Hastanın tedavi planına göre pil takılabilir hatta en sonunda hasta kalp nakli olabilmektedir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.