Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'in bir adalet tanımı var ki çerçeveletip adliye binalarına asılması gerekir: "Adalet, haklıya hakkını vermek haksıza da haddini bildirmektir." Uzun yıllardır, özellikle de dördüncü yılını sürdüren mevcut hükümetin devrinde yukarıdaki tanımın tam tersi uygulamalarla karşı karşıyayız. Zaten hakkı elinden alınmış, mağdur olmuş kesimlerin mağduriyetleri kat kat artırılarak devam ettirilirken, zaten haksız olan, zaten zalim ve zorba olan kesimlerin ha bire zorbalıklarının önü açılmaktadır.DTP'lilerin en son Diyarbakır toplantılarını gördükten, açıklamalarını tüylerim ürpererek dinledikten sonra, adalete, dolayısıyla hükümete olan güvenim sıfırın altına indi.Demokratik Toplum Partisi güya yaralı bir parti.PKK ise, tüm dünyanın tanıdığı eli kanlı bir terör örgütü. Toprağa düşürdüğü civanların, bozduğu yuvaların, yetim bıraktığı yuvaların sayısı belli değil. Hem de kundaktaki bebekten, sınırda nöbet tutan Mehmetçiğe kadar toplumun her kesimine silah doğrultmuş bir katiller ve caniler topluluğu. Bütün bunların baş organizatörü ise bilindiği gibi İmralı'da beyler, paşalar gibi yaşatılıyor. Güya yasal bir siyasi parti olan DTP'liler, başkanı ile, eş başkanı ile ve belediye başkanları ile toplanmış yetmiş milyonun gözü önünde açıklama yapıyorlar. Yetmiş milyondan ve hassaten on binlerce şehit ailesinden şehit anasından, şehit yavrusundan binlerce kez özür dileyerek onların hezeyanlarını buraya alıyorum: "İmralı'ya uygulanan politikalar bizleri kaygılandırmaktadır. Türkiye'nin Avrupa birliğine aday ülke statüsüne alınmasında Sayın Öcalan'ın rolü herkes tarafından kabul gören bir realitedir. Yine demokratik Cumhuriyet felsefesinin toplumsal barışa ve demokratik birliğe vurgu yapan özünün toplumca benimsenip kabullenilmesindeki rolünü de hep birlikte gördük ve yaşadık. Devlet ve hükümet yetkililerinin bu haksız ve hukuksuz uygulamaya bir an önce son verip, kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde cesur ve kararlı adımlar atmasını bekliyoruz."Bu küstahlığın, bu hokkabazlığın adını koymak için uygun bir kelime bulamıyorum. İmralı'ya uygulanan politikalardan kaygı duyan bu adamlar, İmralı'da yatanın nesi oluyorlar acaba? Otuz bin kişinin katilinin rahatını düşünen, ona hücre cezası verilmesinden kaygı duyan bu güruh, hiçbir zaman anaların gözyaşlarını, nişanlılarının tabutlarına sarılan genç gelin adaylarının ve dul kalan genç annelerin feryatlarını duymamışlar, yürek acılarını asla hissetmemişlerdir.Yasa dışı ve eli kanlı bir terör örgütünün, bu örgütün lideri bebek katilinin sözcülüğünü yapan bu adamlardan derhal hesap sorulmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025