Ankara'dayım.
Cumartesi günü başlayıp Pazar günü sona erecek BTP'nin parti içi eğitim seminerlerinde ben de konuşmacıydım.
Meslektaşım M. Emin Koç ile aynı konuyu; "Dini ve Milli Bütünlüğümüzü tehdit eden unsurlar" konusunu işledim.
BTP'nin kuruşlunu zorunlu kılan sebeplerden, Türk siyasi hayatına BTP'nin getirdiği ufka, Türk siyasi tarihinde hiçbir partinin ortaya koyamadığı BTP'nin emsalsiz projelerine kadar bir çok konuda partili arkadaşlar eğitiliyor. Mesela, Türk siyasi tarihinde muhalefet eşittir, ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, iktidarın yaptığına muhalif olmak, karşı çıkmak anlayışı.
Böyle yapınca da "muhalefet" görevlerini yapmış oluyorlar.
En canlı misal "seçilmiş ve tayin edilmiş muhalefet CHP". AKP'nin icraatlarını her ahval ve şartlarda eleştiren CHP, "İyi de kardeşim, doğrusu ne?" sorusuna şu ana kadar bir kere de olsa örnek verememiştir.
AKP'nin bu yaptığı yanlıştır, doğrusu şudur demek sayın Baykal'a nasip olmamıştır. Zaten, AKP'yi iktidar, CHP'yi muhalefet ile görevlendirenler, AKP'den şu ana kadar yaptıklarını ve yapacaklarını, CHP'den de şu ana kadar yaptığı şekilde bir muhalefeti istemişti, onlar da isteneni eksiksiz itmam ediyorlar.
Seminerde BTP'nin tarım politikasından ekonomik görüşlerine kadar, dış-iç politika anlayışından, eğitim anlayışına kadar parti programı bir kez daha eğitime katılan partililere sunuldu, özümsenmesi sağlandı.
Bunların yanında hükümetin iki yıllık "günah galerisi" de delilleriyle ortaya kondu.
Cumhuriyet tarihinde hiçbir siyasi partinin cesaret edemediği, hem dini hem de milli açıdan son derece tehlikeli kararlara imza atan AKP'nin, şu ana kadar ne yaptığı belgelerle anlatıldı; Hiçbir ilave veya eksiltmeye gitmeden.
BTP ve hususen onun sayın Genel Başkanı 3 Kasım seçimlerinde milletimize, iktidar oldukları anda neler yapacaklarını, tek tek, açık-seçik, herkesin anlayacağı dil ve uslüple ve dahi misallendirerek anlattı.
Bir başka şey daha anlattı sayın Haydar Baş. O da şuydu; Gerek AKP hükümetinin ve gerekse de ondan önce Türkiye'yi 3.5 yıl idare eden üçlü ahbap koalisyonun bu memleketi, hiç bir açıdan düzlüğe, refaha ve huzura taşıyamayacakları gerçeğini.
Hatırlayın üçlü ahbap koalisyonunun ekonomik programını.
Herkesin çok iyi, çok âlâ dediği bir zamanda, bir tek insan yanlış demişti, O da Prof. Dr. Haydar Baş'tı.
Ve sonunda olanlar ve ülkenin vardığı nokta.
Ekonomik açıdan, siyasi açıdan, dış bolitik ve iç siyaset açısından bu hükümetleri bu programlarla başarılı olamayacaklarını defaatle ifade ettiler.
Ve neyi nasıl ifade ettilerse bir bir gerçekleşti.
Sondan başa gidersek, ünlü ekonomistlerin(!), ünlü siyaset bilimcilerinin(!) methiyeler dizmesinin aksine ülke hiç de hoş olmayan bir sürece taşındı bu iki döneme müktedir olanlar tarafından.
Ben iktidar olunca şunları şunları yapacağım diyen bir siyasi irade, iktidar olamadıktan sonra, işte yaptım deme şansına sahip değildir. Zaten şart var ortada; iktidar olunca...
Ama bir başka konuda yüzde yüz isabet ettiriyor bu siyasi oluşum ve hususen onun başındaki lider.
Hangi konuda? Gerek koalisyon hükümeti için ve gerekse de AKP için ifade ettiği "bunlar bu işi yapamaz" konusunda.
Yapamayacakları konuda isabet ettiren, yapacağı konusunda yanılmaz, yapar.
Bu kadar ileri derecede ferasete sahip bir insan iktidar olunca "yapacağım" dediklerini çok rahat bir şekilde yapar.
Millete düşen vazife; "Allah senden razı olsun hocam! Siz yapamayacaklar demiştiniz, gerçekten de yapamadılar. Siz ben yaparım diyorsanız, gerçekten de yaparsınız" deyip sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidara taşımaktır.
İnsanımızın, başındaki bu bela ve musibetlerden kurtulmasının tek yolu budur.
Akşamleyin yaptıkları sohbetlerde çok önemli bir konunun altını çizdiler sayın Genel Başkan.
Dediler ki; Tahkim yasasıyla insanımızın toprağını ekmesi yasaklandı. Geçimini temin için şart olan bu ürün ekme işi yasaklanan Türk insanı, aç biilaç kalamayacağına göre, ekin ekilmeyecek durumda olan arazisini yabancılara satmaya razı oldu, ya da razı edildi. Bir de bu yabancılar bu arazilere değerinden on misli fazla fiyat verince, iş çok daha kolay oldu.
Sayın BTP Genel Başkanı bu tespiti yapar yapmaz bir arkadaşımız, Dr. Mustafa Eraslan şöyle bir olay anlattı:
Ülkemizin bir yerinde tahkim yasası ile ürün ekilmesi yasaklandığı için vatandaş arazisini yabancılara satmış. Yabancılar satın aldıkları bu araziye, hiçbir kısıtlama ve yasak olmadan istedikleri gibi ürün ekmeye başladılar.
Ve tabi ki, bu iş için de arazinin eski sahipleri işçi olarak çalıştırılmış.
Adresi de belli bu yerin hali nasıl da geçmişin Filistin'ine benizyor.
Biz olayları doğru okumaya feraset deriz ki, o da imanın insana bir ikramıdır.
Ülkesinin derdini taşıyan ancak bu kadar dert edinir gelişmeleri.
Ben konuşmamda şöyle bir cümle kullandım: Türkiye'nin içine planlı ve programlı düşürüldüğü bu vahim durum bizim anlattığımızın çok çok daha fevkindedir.
Ve her fırsatta söyediğim ve bana ait olan bir "Kelam-ı Müslim" ile bitireyim:
"Gökyüzünde tesadüf olur ama bu ülkede asla!"
Çok yeni, çok canlı, çok istekli bir kadro gördüm BTP'nin seminelerinde, çok çok umutlandım.
Cumartesi günü başlayıp Pazar günü sona erecek BTP'nin parti içi eğitim seminerlerinde ben de konuşmacıydım.
Meslektaşım M. Emin Koç ile aynı konuyu; "Dini ve Milli Bütünlüğümüzü tehdit eden unsurlar" konusunu işledim.
BTP'nin kuruşlunu zorunlu kılan sebeplerden, Türk siyasi hayatına BTP'nin getirdiği ufka, Türk siyasi tarihinde hiçbir partinin ortaya koyamadığı BTP'nin emsalsiz projelerine kadar bir çok konuda partili arkadaşlar eğitiliyor. Mesela, Türk siyasi tarihinde muhalefet eşittir, ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, iktidarın yaptığına muhalif olmak, karşı çıkmak anlayışı.
Böyle yapınca da "muhalefet" görevlerini yapmış oluyorlar.
En canlı misal "seçilmiş ve tayin edilmiş muhalefet CHP". AKP'nin icraatlarını her ahval ve şartlarda eleştiren CHP, "İyi de kardeşim, doğrusu ne?" sorusuna şu ana kadar bir kere de olsa örnek verememiştir.
AKP'nin bu yaptığı yanlıştır, doğrusu şudur demek sayın Baykal'a nasip olmamıştır. Zaten, AKP'yi iktidar, CHP'yi muhalefet ile görevlendirenler, AKP'den şu ana kadar yaptıklarını ve yapacaklarını, CHP'den de şu ana kadar yaptığı şekilde bir muhalefeti istemişti, onlar da isteneni eksiksiz itmam ediyorlar.
Seminerde BTP'nin tarım politikasından ekonomik görüşlerine kadar, dış-iç politika anlayışından, eğitim anlayışına kadar parti programı bir kez daha eğitime katılan partililere sunuldu, özümsenmesi sağlandı.
Bunların yanında hükümetin iki yıllık "günah galerisi" de delilleriyle ortaya kondu.
Cumhuriyet tarihinde hiçbir siyasi partinin cesaret edemediği, hem dini hem de milli açıdan son derece tehlikeli kararlara imza atan AKP'nin, şu ana kadar ne yaptığı belgelerle anlatıldı; Hiçbir ilave veya eksiltmeye gitmeden.
BTP ve hususen onun sayın Genel Başkanı 3 Kasım seçimlerinde milletimize, iktidar oldukları anda neler yapacaklarını, tek tek, açık-seçik, herkesin anlayacağı dil ve uslüple ve dahi misallendirerek anlattı.
Bir başka şey daha anlattı sayın Haydar Baş. O da şuydu; Gerek AKP hükümetinin ve gerekse de ondan önce Türkiye'yi 3.5 yıl idare eden üçlü ahbap koalisyonun bu memleketi, hiç bir açıdan düzlüğe, refaha ve huzura taşıyamayacakları gerçeğini.
Hatırlayın üçlü ahbap koalisyonunun ekonomik programını.
Herkesin çok iyi, çok âlâ dediği bir zamanda, bir tek insan yanlış demişti, O da Prof. Dr. Haydar Baş'tı.
Ve sonunda olanlar ve ülkenin vardığı nokta.
Ekonomik açıdan, siyasi açıdan, dış bolitik ve iç siyaset açısından bu hükümetleri bu programlarla başarılı olamayacaklarını defaatle ifade ettiler.
Ve neyi nasıl ifade ettilerse bir bir gerçekleşti.
Sondan başa gidersek, ünlü ekonomistlerin(!), ünlü siyaset bilimcilerinin(!) methiyeler dizmesinin aksine ülke hiç de hoş olmayan bir sürece taşındı bu iki döneme müktedir olanlar tarafından.
Ben iktidar olunca şunları şunları yapacağım diyen bir siyasi irade, iktidar olamadıktan sonra, işte yaptım deme şansına sahip değildir. Zaten şart var ortada; iktidar olunca...
Ama bir başka konuda yüzde yüz isabet ettiriyor bu siyasi oluşum ve hususen onun başındaki lider.
Hangi konuda? Gerek koalisyon hükümeti için ve gerekse de AKP için ifade ettiği "bunlar bu işi yapamaz" konusunda.
Yapamayacakları konuda isabet ettiren, yapacağı konusunda yanılmaz, yapar.
Bu kadar ileri derecede ferasete sahip bir insan iktidar olunca "yapacağım" dediklerini çok rahat bir şekilde yapar.
Millete düşen vazife; "Allah senden razı olsun hocam! Siz yapamayacaklar demiştiniz, gerçekten de yapamadılar. Siz ben yaparım diyorsanız, gerçekten de yaparsınız" deyip sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidara taşımaktır.
İnsanımızın, başındaki bu bela ve musibetlerden kurtulmasının tek yolu budur.
Akşamleyin yaptıkları sohbetlerde çok önemli bir konunun altını çizdiler sayın Genel Başkan.
Dediler ki; Tahkim yasasıyla insanımızın toprağını ekmesi yasaklandı. Geçimini temin için şart olan bu ürün ekme işi yasaklanan Türk insanı, aç biilaç kalamayacağına göre, ekin ekilmeyecek durumda olan arazisini yabancılara satmaya razı oldu, ya da razı edildi. Bir de bu yabancılar bu arazilere değerinden on misli fazla fiyat verince, iş çok daha kolay oldu.
Sayın BTP Genel Başkanı bu tespiti yapar yapmaz bir arkadaşımız, Dr. Mustafa Eraslan şöyle bir olay anlattı:
Ülkemizin bir yerinde tahkim yasası ile ürün ekilmesi yasaklandığı için vatandaş arazisini yabancılara satmış. Yabancılar satın aldıkları bu araziye, hiçbir kısıtlama ve yasak olmadan istedikleri gibi ürün ekmeye başladılar.
Ve tabi ki, bu iş için de arazinin eski sahipleri işçi olarak çalıştırılmış.
Adresi de belli bu yerin hali nasıl da geçmişin Filistin'ine benizyor.
Biz olayları doğru okumaya feraset deriz ki, o da imanın insana bir ikramıdır.
Ülkesinin derdini taşıyan ancak bu kadar dert edinir gelişmeleri.
Ben konuşmamda şöyle bir cümle kullandım: Türkiye'nin içine planlı ve programlı düşürüldüğü bu vahim durum bizim anlattığımızın çok çok daha fevkindedir.
Ve her fırsatta söyediğim ve bana ait olan bir "Kelam-ı Müslim" ile bitireyim:
"Gökyüzünde tesadüf olur ama bu ülkede asla!"
Çok yeni, çok canlı, çok istekli bir kadro gördüm BTP'nin seminelerinde, çok çok umutlandım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024