BTP’li Önder: Türkiye her an Suriye, Afganistan olabilecek bir demografik yapıya dönüştürüldü
Önder, “Bölgede Türkiye'yi de içine alacak bir karışıklık çıktığında en önemli şey demografik değişikliktir. Bu demografik değişiklik sağlanmış oldu. Türkiye her an Suriye olabilecek, her an Afganistan olabilecek, her an Irak olabilecek bir demografik yapıya dönüştürülmüş oldu” dedi.
04.07.2024 16:18:00
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI





Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder Türkiye'nin sığınmacı krizi üzerine açıklamalarda bulundu.
Önder yenimesaj.com.tr'ye şu açıklamaları yaptı;
"Bu hükümet nerede yanlış yaptı? Bunu bilemezsek, hastalığı teşhis edemezsek nasıl tedavi edileceğini de bilmeyiz. Bir kere çok büyük yanlış yaptık, ülkemizi her an karışabilecek, hem de sonu belki bir iç savaşa doğru sürüklenecek, sonu çok büyük facialara, çok büyük faturalara dönüşebilecek bir bombayı adeta büyük bir demografik değişimi kendi ülkemizin içerisine aldık.
Bunların yarısının hiç kaydı bile yok, diğer yarısının kaydının da aslında hiçbir anlamı yok. Sığınmacı geldi, sadece O'nun beyanını dikkate aldık. Dolayısıyla içimize ne olduğunu bilmediğimiz milyonları yerleştirdik. Bir kere bu büyük bir problem ve bu insanlar aile kuruyor, çoğalıyor. Bunlar sadece dışarıdan gelişleriyle değil, ülke içerisinde doğumlara birlikte çoğalıyor. Bunlar doğru dürüst eğitim görmeden, sosyal imkanlar içerisinde, rahat ekonomik imkanlar içerisinde büyümeden zor şartlarda dolayısıyla yani her türlü suça da meyilli
bir ortam içerisinde büyüyor. Bunlar zaten savaşın içinde doğdular. Afganistan'dan gelenler, Suriye'den gelenler savaşın içerisinde doğup geldiler. Bu ülkede de sağlıklı şartlar sunulmadığı için her an suça bulaşabilecek, suç işleyebilecek potansiyele sahipler. Bu büyük bir tehlike adeta ülkenin içerisindeki büyük bir bomba.
Bunun önüne geçmek için biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak ilk günden itibaren, 2011'de Suriye'de problem başladığında da aynı şeyi söylüyorduk, bugün de aynı şeyi söylüyoruz .
Biz, Esad'la gereksiz yere kavga ettik. Suriye devletini ve Suriye askerini güneye çekilmeye zorladık, bir otorite boşluğunu doğurduk. İşte IŞİD vesaire bütün bunlar aslında büyük bir projenin bir parçasıydı. O bölgeyi adeta halı süpürür gibi süpürdüler ve milyonları bu ülkenin içerisine getirdiler. Yarın bu bölgede Türkiye'yi de içine alacak bir karışıklık çıktığında, sınırlar yeniden Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında belirlenmeye çalışıldığında en önemli şey demografik değişikliktir. Bu demografik değişiklik sağlanmış oldu dolayısıyla Türkiye her an Suriye olabilecek, her an Afganistan olabilecek, her an Irak olabilecek bir demografik yapıya dönüştürülmüş oldu. Hem yıllardan beri devam eden etnik, ayrılıkçı terör örgütü ile birlikte hem de sonradan buraya dahil olmuş bu mültecilerle birlikte bu çok büyük bir sorun gerçekten.
Bunun önüne geçmenin yolu da düştüğümüz yerden kal kalmaktır. Esad'la normalleşme şu an konuşuluyor ama siz Esad'la normalleşmeye çalışırken bu planları hazırlayanlar 10 - 11 sene önce bu insanları ülkemize gönderenler düğmeye basıp bir sürü uyuyan hücreyi harekete geçirebilir. Siz Suriye'yi normalleştirmekten bahsederken Türkiye anormalleşir, Türkiye Suriye olabilir, Suriye'deki benzer karışıklıklar Türkiye'de yaşanabilir.
Dolayısıyla zaman kaybetmeden oranın güvenliğini sağlayarak yani Suriye askerinin sınırımızın sıfır noktasına kadar gelmesini sağlayarak, bu insanların can güvenliğini garanti altına alarak kendi ülkelerine dönmesini sağlamak gerekiyor. Aksi halde Suriye'nin kuzeyinde bu otorite boşluğu devam ettiği müddetçe orada terör bitmez, orada olaylar bitmez, oradan ülkemize hem mülteci ihracı, hem terörist ihracı devam eder hem de ülkemizde basit bir olay bile büyük bir karmaşanın, büyük bir kavganın belki de büyük bir çatışmanın iç savaşın fitilini ateşleyecek patlamaya, düğmesinin kimin elinde olmadığını bilmediğimiz bir bombayla uyuyan insanlar gibiyiz maalesef. Bunu bir an önce düzeltmek gerektiğini düşünüyoruz."
Önder yenimesaj.com.tr'ye şu açıklamaları yaptı;
"Bu hükümet nerede yanlış yaptı? Bunu bilemezsek, hastalığı teşhis edemezsek nasıl tedavi edileceğini de bilmeyiz. Bir kere çok büyük yanlış yaptık, ülkemizi her an karışabilecek, hem de sonu belki bir iç savaşa doğru sürüklenecek, sonu çok büyük facialara, çok büyük faturalara dönüşebilecek bir bombayı adeta büyük bir demografik değişimi kendi ülkemizin içerisine aldık.
Bunların yarısının hiç kaydı bile yok, diğer yarısının kaydının da aslında hiçbir anlamı yok. Sığınmacı geldi, sadece O'nun beyanını dikkate aldık. Dolayısıyla içimize ne olduğunu bilmediğimiz milyonları yerleştirdik. Bir kere bu büyük bir problem ve bu insanlar aile kuruyor, çoğalıyor. Bunlar sadece dışarıdan gelişleriyle değil, ülke içerisinde doğumlara birlikte çoğalıyor. Bunlar doğru dürüst eğitim görmeden, sosyal imkanlar içerisinde, rahat ekonomik imkanlar içerisinde büyümeden zor şartlarda dolayısıyla yani her türlü suça da meyilli
bir ortam içerisinde büyüyor. Bunlar zaten savaşın içinde doğdular. Afganistan'dan gelenler, Suriye'den gelenler savaşın içerisinde doğup geldiler. Bu ülkede de sağlıklı şartlar sunulmadığı için her an suça bulaşabilecek, suç işleyebilecek potansiyele sahipler. Bu büyük bir tehlike adeta ülkenin içerisindeki büyük bir bomba.
Bunun önüne geçmek için biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak ilk günden itibaren, 2011'de Suriye'de problem başladığında da aynı şeyi söylüyorduk, bugün de aynı şeyi söylüyoruz .
Biz, Esad'la gereksiz yere kavga ettik. Suriye devletini ve Suriye askerini güneye çekilmeye zorladık, bir otorite boşluğunu doğurduk. İşte IŞİD vesaire bütün bunlar aslında büyük bir projenin bir parçasıydı. O bölgeyi adeta halı süpürür gibi süpürdüler ve milyonları bu ülkenin içerisine getirdiler. Yarın bu bölgede Türkiye'yi de içine alacak bir karışıklık çıktığında, sınırlar yeniden Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında belirlenmeye çalışıldığında en önemli şey demografik değişikliktir. Bu demografik değişiklik sağlanmış oldu dolayısıyla Türkiye her an Suriye olabilecek, her an Afganistan olabilecek, her an Irak olabilecek bir demografik yapıya dönüştürülmüş oldu. Hem yıllardan beri devam eden etnik, ayrılıkçı terör örgütü ile birlikte hem de sonradan buraya dahil olmuş bu mültecilerle birlikte bu çok büyük bir sorun gerçekten.
Bunun önüne geçmenin yolu da düştüğümüz yerden kal kalmaktır. Esad'la normalleşme şu an konuşuluyor ama siz Esad'la normalleşmeye çalışırken bu planları hazırlayanlar 10 - 11 sene önce bu insanları ülkemize gönderenler düğmeye basıp bir sürü uyuyan hücreyi harekete geçirebilir. Siz Suriye'yi normalleştirmekten bahsederken Türkiye anormalleşir, Türkiye Suriye olabilir, Suriye'deki benzer karışıklıklar Türkiye'de yaşanabilir.
Dolayısıyla zaman kaybetmeden oranın güvenliğini sağlayarak yani Suriye askerinin sınırımızın sıfır noktasına kadar gelmesini sağlayarak, bu insanların can güvenliğini garanti altına alarak kendi ülkelerine dönmesini sağlamak gerekiyor. Aksi halde Suriye'nin kuzeyinde bu otorite boşluğu devam ettiği müddetçe orada terör bitmez, orada olaylar bitmez, oradan ülkemize hem mülteci ihracı, hem terörist ihracı devam eder hem de ülkemizde basit bir olay bile büyük bir karmaşanın, büyük bir kavganın belki de büyük bir çatışmanın iç savaşın fitilini ateşleyecek patlamaya, düğmesinin kimin elinde olmadığını bilmediğimiz bir bombayla uyuyan insanlar gibiyiz maalesef. Bunu bir an önce düzeltmek gerektiğini düşünüyoruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.