Suriyeli yazar ve analist Hüsnü Mahalli, Birleşmiş Milletler'in hazırlattığı "Lübnan Başbakanı'na yönelik suikast irdeleyen raporun şaibeli" olduğunu vurgulayarak, ABD'nin Irak'ta yaptığının aynısını Suriye'de yapmak için 'bahane' aradığına işaret ediyor Alman savcı Detlev Mehlis, BM adına Lübnan eski başbakanı Hariri suikastını araştırarak bir rapor hazırladı. Mehlis bu raporu perşembe günü Genel Sekreter Annan'a sundu. Rapor resmen açıklanmadan Amerikan propagandası Suriye'yi suçlamaya başladı. Hatta Suriye yönetiminde birçok kişi isim verilerek suçlandı.Ancak rapor resmen açıklandığında bu kişilerin isimleri görülmedi. Ama daha önemlisi rapor geçenlerde intihar eden Suriye İçişleri Bakanı Gazi Kenan'dan hiç söz etmedi.Oysa herkes onun Hariri suikastına karıştığı için intihar ettiğini söylemişti.Ancak rapora en ciddi eleştiri yine bir Alman tarafından geldi...Alman Der Spiegel dergisi raporun şaibeli olduğunu söyleyerek savcıyı ciddi olmamakla suçladı...Peki neden?Sahtekar bir tanıkDergiye göre soruşturmanın en önemli tanığı aslına bir sahtekar.Bu tanık Züheyr El-Sıddik. Dergiye göre bu tanık geçmişte aralarında zimmete para geçirme ve sahtekarlık dahil bir dizi suçtan yargılanmış ve tüm söyledikleri çelişkilerle dolu...Mehlis'in en çok güvendiği ve raporunda söylemlerine sık sık yer verdiği bu tanık ile ilgili Arap medyasında da çok şey yazılıyor...Suriye vatandaşı olan bu kişi aynı zamanda asker kaçağı...Ama şimdi sıkı durun...El-Sıddik, ruh çağırmakla ünlü ve iyi bir falcıymış...Hatta Mehlis kendisini sorgularken onun falına bakmak istemiş...Ama buna rağmen Mehlis bu kişinin söylediklerine güvenmiş ya da güvenmek zorunda bırakılmış ve onun söyleminden yola çıkarak raporunu hazırlamış... El-Sıddik'in söylediklerini rapordan çıkartırsanınz raporun tutulacak hiçbir tarafı kalmıyor.Tek bir somut kanıt yokÇünkü raporunda Mehlis somut bir tek kanıt sunmuyor...Oysa hukuk gereği savcı olan Mehlis tüm iddialarını kanıtlara dayandırmalıydı. Yoksa filan tanık bunu söyledi, ya da falancı tanık şunu dedi gibilerinden bir rapor hukuk tarihinde hiç duyulmamış...Amerikan filimlerinde bile. Ama fark etmez...Amerikalılar "Saddam'da kimyasal ve nükleer silah var' diyerek Güvenlik Konseyi'ne başvurarak üye ülkelerin desteğine talip oldular. Amerika'nın bu aptalcı yalanlarına Türkiye dahil dünyada birçok 'ileri zekalı' da inanmıştı...Ya da aldıkları ikramiyeler karşılığında inanmış gibi gözüktüler...Oysa ABD Dışişleri eski Bakanı Powel bile bu yalanları söylediği için kendinden utandığını söylemek durumunda kalmıştır...Amerikalılar aynı tezgahı şimdi de Suriye için kuruyor...Amerikan yandaşları da Irak işgali dönemindeki heyecanı yeniden yaşıyor. Ben bunlara 'genetik kana susmış' tipler diyorum...Irak'a demokrasiyi getirme vaadiyle bu ülkeyi işgal eden Amerikalılar şimdiye kadar 150 bin insanı öldürdüler ve bu ülkeyi hızla iç savaşa doğru sürüklüyorlar...Irak'ta kitle imha silahlarını araştıran Blix-Ritter ikilisine kendi isteği doğrultusunda rapor yazdıramayan ABD şimdi Mehlis'e istediğini yaptırmışa benziyor. Saygın bir savcı olan Mehlis'in böylesi bir oyuna nasıl geldiği bir Alman dergisi tarafından bile sorgulanıyor...Üstelik El-Sıddik yalan tanıklıktan dolayı, Fransa'da tutuklanmış durumda. Raporu en az 10 kez okudum...Vürgül, nokta ve noktalı virgül dahil tüm detaylarına dikkat ettim. Tek kelime ile rapor bir 'deli saçması'...İşte size tek bir örnek...Mehlis'e göre "böylesi büyük bir suikast Suriye ve dönemin Lübnan istihbaratının bilgisi olmadan gerçekleşemez". Bu durumda Kasım 2003'te İstanbul'da gerçekleşen bombalamalar da MİT'in bilgisi olmadan gerçekleşemezdi. Ya da Londra metro patlamaları da İngiliz istihbaratının bilgisi dahilinde oldu. Böylesi aptalca bir söylemi hangi akıllı insan söyleyebilir. Üstelik İstanubul ve Londra patlamaları Hariri suikastından çok daha karmaşık ve büyüktü...Ama biz Mehlis'e Beyrut'tan bir cevap verelim...Ocak 2003'te İsrail Başbakanı Şaron, Sabra ve Şatilla katliamlarından dolayı Brüksel'de yargılanacaktı...Lübnanlı Hıristiyan İlya Hıbika bu mahkemenin en önemli tanığıydı...Bu adam katliamlarda Şaron'un ortağıydı ve belki de yaptıklarından dolayı utanç duyduğu için gidip tanıklık yapacaktı...Ancak mahkemeden üç gün önce Beyrut'ta tıpkı Hariri gibi aracında havaya uçuruldu. Yoksa Bay Mehlis bunun da mı Suriye ve Lübnan istihbaratı öldürdü diyecek!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.