Haset, yalan, cehalet, haram, haksızlık, ayrılık, mezhepçilik ve fakirlik. Bunlar bugün toplumumuzun yakalandığı temel hastalıklardır.
Hastalıkların tedavisinde ilk adım doğru teşhistir. Bu manada önce kendi kimliğimizin teşhisini yapalım.
Biz arif bir milletiz. Bize tarif gerekmez ama bir kez daha kendimizi tanımaya gayret edelim.
Biz Türk milleti olarak, "Sizden biriz kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz" ölçüsü ile yaşayan bir milletiz. Böylece haset ve kıskançlıktan berîyiz.
Biz Türk milleti, vicdanımız ve imanımızla bir de kanaatimizle hep haktan yanayız. Sözümüz de özümüzde kimseyi incitmez. Bin yıl önceki duamıza bin yıl sonra da âmin der, sırat-ı müstakimden asla ayrılmayız. Böylece biz yalandan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak; inancımızın ve kültürümüzün özünde insan vardır. Hakka inanan ve inandığı gibi yaşayan insan. Öğrenmek isteyen, öğrenen ve öğrendiğini öğreten insandır, medeniyetimizin mayası ve meyvesi. Böylece biz cehaletten berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, 5 bin yıllık tarihimizde nice yokluklar gördük. Açlıklar gördük. Kıtlıklar gördük. Dumlupınar'ı, Sakarya'yı, Çanakkale'yi belki aç bir mide ile ama tok bir kalp ile kazandık. Bizim olmayana, bizden olmayana hiç tamah etmedik. Böylece biz haramdan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, hakkımız olan her şeye sahip çıktık. Hakkımız olmayana da asla meyletmedik. Böylece biz haksızlıktan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, tek bir millet olduk. Adımıza Türk dendi. Tam bin yıldır Anadolu coğrafyasında 36 etnik kardeş birbirimizden kız aldık, kız verdik, aile oluk. Bir olduk, iri olduk, diri olduk. Kürdümüzle, Türkümüzle, Lazımızla, Çerkezimizle nice medeniyetler kurduk. Böylece biz ayrılıktan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, kullukta hep birbirimizle yarıştık. Ama bu yarışa asla hile katmadık. Sevdikçe sevildik, saydıkça sayıldık. Bizim adımız Muhammed, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin? Böylece biz Ehl-i Beyt'in çatısı altında mezhepçilikten berîyiz.
Türk milleti olarak, inancı ve medeniyeti bizden olsun ya da olmasın, eman isteyene eman verdik. Açı biz doyurduk, çıplağı biz giydirdik, bekârı biz everdik. Bu ilim bizim, bu gönül bizim. Böylece biz fakirlikten berîyiz.
İnancımız, tarihimiz ve medeniyetimiz bizlerin omuzlarına taşıması zor ama bir o kadar da muhabbetli bir yük yüklemiştir. Biz kutlu bir davanın hamallarıyız. Bugün yaşadığımız her türlü acziyetten ancak bizi biz yapan değerlerimizi bilerek, yaşayarak ve yaşatarak kurtulabiliriz.
Hastalıkların tedavisinde ilk adım doğru teşhistir. Bu manada önce kendi kimliğimizin teşhisini yapalım.
Biz arif bir milletiz. Bize tarif gerekmez ama bir kez daha kendimizi tanımaya gayret edelim.
Biz Türk milleti olarak, "Sizden biriz kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz" ölçüsü ile yaşayan bir milletiz. Böylece haset ve kıskançlıktan berîyiz.
Biz Türk milleti, vicdanımız ve imanımızla bir de kanaatimizle hep haktan yanayız. Sözümüz de özümüzde kimseyi incitmez. Bin yıl önceki duamıza bin yıl sonra da âmin der, sırat-ı müstakimden asla ayrılmayız. Böylece biz yalandan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak; inancımızın ve kültürümüzün özünde insan vardır. Hakka inanan ve inandığı gibi yaşayan insan. Öğrenmek isteyen, öğrenen ve öğrendiğini öğreten insandır, medeniyetimizin mayası ve meyvesi. Böylece biz cehaletten berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, 5 bin yıllık tarihimizde nice yokluklar gördük. Açlıklar gördük. Kıtlıklar gördük. Dumlupınar'ı, Sakarya'yı, Çanakkale'yi belki aç bir mide ile ama tok bir kalp ile kazandık. Bizim olmayana, bizden olmayana hiç tamah etmedik. Böylece biz haramdan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, hakkımız olan her şeye sahip çıktık. Hakkımız olmayana da asla meyletmedik. Böylece biz haksızlıktan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, tek bir millet olduk. Adımıza Türk dendi. Tam bin yıldır Anadolu coğrafyasında 36 etnik kardeş birbirimizden kız aldık, kız verdik, aile oluk. Bir olduk, iri olduk, diri olduk. Kürdümüzle, Türkümüzle, Lazımızla, Çerkezimizle nice medeniyetler kurduk. Böylece biz ayrılıktan berîyiz.
Biz Türk milleti olarak, kullukta hep birbirimizle yarıştık. Ama bu yarışa asla hile katmadık. Sevdikçe sevildik, saydıkça sayıldık. Bizim adımız Muhammed, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin? Böylece biz Ehl-i Beyt'in çatısı altında mezhepçilikten berîyiz.
Türk milleti olarak, inancı ve medeniyeti bizden olsun ya da olmasın, eman isteyene eman verdik. Açı biz doyurduk, çıplağı biz giydirdik, bekârı biz everdik. Bu ilim bizim, bu gönül bizim. Böylece biz fakirlikten berîyiz.
İnancımız, tarihimiz ve medeniyetimiz bizlerin omuzlarına taşıması zor ama bir o kadar da muhabbetli bir yük yüklemiştir. Biz kutlu bir davanın hamallarıyız. Bugün yaşadığımız her türlü acziyetten ancak bizi biz yapan değerlerimizi bilerek, yaşayarak ve yaşatarak kurtulabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Doğan / diğer yazıları
- Aramak, erdem bulmak sorumluluktur / 21.06.2024
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021