Bir Yahudi’nin İmam Ali’ye sorusu ve cevabı
“Yahudilerden birisi Hz. Ali’ye (a.s.) dedi ki: ‘Allah için olmayan, Allah’ın yanında olmayan ve Allah’ın bilmediği şeyleri bana söyler misin?’
28.02.2024 08:43:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Hüseyin'in (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Yahudilerden birisi Hz. Ali'ye (a.s.) dedi ki: 'Allah için olmayan, Allah'ın yanında olmayan ve Allah'ın bilmediği şeyleri bana söyler misin?'
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki; 'Allah'ın bilmediği şey siz, Yahudilerin, 'Üzeyir Allah'ın oğludur' sözüdür ki, Allah-u Teala'nın böyle bir oğuldan haberi yoktur (onu tanımaz).
Allah için olmayan şeye gelince; o da şeriktir. Öyle ki, O'nun hiçbir şeriki yoktur.
Allah'ın yanında olmayan şey ise kullarına zulmetmektir. Allah katında böyle bir şey yoktur.'
Yahudi bu cevapları duyunca şöyle dedi: Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Resûlullah."
Aynı senetle İmam Sâdık'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Babam Muhammed b. Ali'den yolculukta kılınan namazı sorduklarında şöyle buyurdu: "Babam yolculukta namazı seferî kılıyordu."
Aynı senetle İmam Hüseyin'in (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Allah'ın Resulünü gördüm ki, şehitlerin efendisi Hz. Hamza'ya cenaze namazı kılarken beş tekbir söyledi ve Hamza'dan sonra diğer şehitlere de beşer tekbir söyledi.
Böylece Hamza'ya getirilen tekbirlerin sayısı yetmişe çıktı. (Çünkü Peygamber Efendimiz her şehide namaz kıldıkça Hz. Hamza'ya da onunla birlikte namaz kılıyordu).
Aynı senetle İmam Hüseyin'in (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Mü'minlerin Emiri Ali (a.s.) bizim için bir konuşma yaptı ve konuşmasının bir yerinde şöyle buyurdu:
Bir zaman gelecek ki zengin elinde olana sarılacak (cimrilik ederek hakkı olmadığı halde fakirlere yardımda bulunmayacak). Oysa böyle davranmaya emr olunmamıştır.
Allah-u Teala buyurmuş ki: 'Aranızdaki iyilik ve ihsanı unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.'
Bir gün gelecek ki kötüler öne geçirilecek, iyiler arkaya itilecek ve muztarla (elindeki malı satmağa mecbur kalan) muamele yapılacak.
Oysa Resûlullah (s.a.v.) mecburiyet ve kandırmaya dayalı muameleyi nehyetmiştir. Öyleyse, ey insanlar! Allah'tan korkunuz kendi aranızı bulunuz, beni de, ailemi de koruyunuz."
Aynı senetle İmam Sâdık'tan (a.s.), o da babasından şöyle buyurduğunu naklediyor: "İmam Seccad'a (a.s.), 'Niçin Allah'ın Resulü (s.a.v.) hem anne ve hem de baba tarafından yetim oldu?' diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Hiçbir kulun Resûlullah'a emretmeye hakkı olmaması için." (Çünkü anne ve babaya haram şeyler dışında itaat etmek vaciptir).
Aynı senetle İmam Seccad'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Hz. Fâtıma (a.s.) hem İmam Hasan ve hem de İmam Hüseyin (a.s.) dünyaya geldiklerinde bir koyun kurban kesti ve koyunun budunu bir dinarla birlikte ebeye hediye olarak gönderdi."
Aynı senetle İmam Seccad'dan (a.s.), o da babasından ve o da Hz. Ali'den (a.s.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Allah-u Teala kime bir nimet verirse, o nimetin şükrünü yerine getirmelidir. Kim rızkını zor ele geçiriyorsa, tevbe etmelidir. Her kim de bir şeyden dolayı üzülürse, 'la havle vela kuvvete illa billah' demeye sarılmalıdır."
Aynı senetle Hz. Ali'nin (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kim bilmediği halde halka fetva verirse, yerin ve göğün melekleri ona lanet eder." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki; 'Allah'ın bilmediği şey siz, Yahudilerin, 'Üzeyir Allah'ın oğludur' sözüdür ki, Allah-u Teala'nın böyle bir oğuldan haberi yoktur (onu tanımaz).
Allah için olmayan şeye gelince; o da şeriktir. Öyle ki, O'nun hiçbir şeriki yoktur.
Allah'ın yanında olmayan şey ise kullarına zulmetmektir. Allah katında böyle bir şey yoktur.'
Yahudi bu cevapları duyunca şöyle dedi: Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Resûlullah."
Aynı senetle İmam Sâdık'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Babam Muhammed b. Ali'den yolculukta kılınan namazı sorduklarında şöyle buyurdu: "Babam yolculukta namazı seferî kılıyordu."
Aynı senetle İmam Hüseyin'in (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Allah'ın Resulünü gördüm ki, şehitlerin efendisi Hz. Hamza'ya cenaze namazı kılarken beş tekbir söyledi ve Hamza'dan sonra diğer şehitlere de beşer tekbir söyledi.
Böylece Hamza'ya getirilen tekbirlerin sayısı yetmişe çıktı. (Çünkü Peygamber Efendimiz her şehide namaz kıldıkça Hz. Hamza'ya da onunla birlikte namaz kılıyordu).
Aynı senetle İmam Hüseyin'in (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Mü'minlerin Emiri Ali (a.s.) bizim için bir konuşma yaptı ve konuşmasının bir yerinde şöyle buyurdu:
Bir zaman gelecek ki zengin elinde olana sarılacak (cimrilik ederek hakkı olmadığı halde fakirlere yardımda bulunmayacak). Oysa böyle davranmaya emr olunmamıştır.
Allah-u Teala buyurmuş ki: 'Aranızdaki iyilik ve ihsanı unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.'
Bir gün gelecek ki kötüler öne geçirilecek, iyiler arkaya itilecek ve muztarla (elindeki malı satmağa mecbur kalan) muamele yapılacak.
Oysa Resûlullah (s.a.v.) mecburiyet ve kandırmaya dayalı muameleyi nehyetmiştir. Öyleyse, ey insanlar! Allah'tan korkunuz kendi aranızı bulunuz, beni de, ailemi de koruyunuz."
Aynı senetle İmam Sâdık'tan (a.s.), o da babasından şöyle buyurduğunu naklediyor: "İmam Seccad'a (a.s.), 'Niçin Allah'ın Resulü (s.a.v.) hem anne ve hem de baba tarafından yetim oldu?' diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Hiçbir kulun Resûlullah'a emretmeye hakkı olmaması için." (Çünkü anne ve babaya haram şeyler dışında itaat etmek vaciptir).
Aynı senetle İmam Seccad'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Hz. Fâtıma (a.s.) hem İmam Hasan ve hem de İmam Hüseyin (a.s.) dünyaya geldiklerinde bir koyun kurban kesti ve koyunun budunu bir dinarla birlikte ebeye hediye olarak gönderdi."
Aynı senetle İmam Seccad'dan (a.s.), o da babasından ve o da Hz. Ali'den (a.s.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Allah-u Teala kime bir nimet verirse, o nimetin şükrünü yerine getirmelidir. Kim rızkını zor ele geçiriyorsa, tevbe etmelidir. Her kim de bir şeyden dolayı üzülürse, 'la havle vela kuvvete illa billah' demeye sarılmalıdır."
Aynı senetle Hz. Ali'nin (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kim bilmediği halde halka fetva verirse, yerin ve göğün melekleri ona lanet eder." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)