Rahmetli Şamil dedem hoşsohbet bir adamdı ve sohbetlerini mutlaka temsillerle, fıkralarla ve bizzat yaşadığı örneklerle süsler, dinleyenleri yormadan bilgilendirirdi.
Kendisinden defalarca dinlediğim şu temsil, bugün yaşadıklarımıza da ışık tuttuğu için hatırladım ve hatırlatmak istedim.
İki avcı arkadaş, sabah erkenden karlı-tipili bir havada önceden belirledikleri dağları, tepeleri, vadileri ve ovaları dolaşmaya başlamışlar. Karlara bata-çıka akşama kadar o dağ senin bu tepe benim dolaşmışlar ve günün sonunda yorgun-argın avladıkları bir keklik ve bir karga ile köye dönmüşler.
Sıra gelmiş günün hasılatını paylaşmaya...
Kendisini biraz daha uyanık zanneden arkadaş söze başlamış:
"Arkadaş, gün boyu dolaştık, yorulduk, ne yapalım bugünkü kısmetimiz bunlarmış, istersen şöyle paylaşalım; karga sana keklik bana. Eğer buna razı olmazsan, keklik bana karga sana..."
Diğer arkadaş, sakalını şöyle bir kuvvetlice sıvazladıktan ve arkadaşını tepeden tırnağa bir güzel süzdükten sonra demiş ki; "Bu nasıl bir paylaşım ki her iki durumda da benim payıma karga düşüyor?"
Yirmi seneden beri ülkeyi yönetmekte olan İmam-Hatip nesli iktidarı, koltuğa oturduğu günden başlayarak günümüze kadar yaptığı düzenlemelerde, açıkladıkları yeni programlarda sürekli bir avuç mutlu azınlığın payına keklikleri düşürürken, yetimin, yoksulun, dar gelirlinin payına da hep kargaları düşürdü.
En son ve en canlı ve dahi en can alıcı örneğini yeni açıklanan "dövize endeksli mevduat faizi" meselesinde gördük.
Yeni düzenleme ile, hem aylardır faiz karşıtı açıklamalara kalın bir sünger çekilerek kat kat faizli sisteme geçilmiş oldu, hem de bir kez daha yoksulun, dar gelirlinin, asgari ücretlinin, emekli maaşı ile kıt-kanaat geçinmeye çalışanın payına karga düşürülmüş oldu.
Yoksulun sofrasındaki ekmekten, peynirden, zeytinden, çocuğunun defter-kalem ve bir çift çorap parasından kesilerek, kısılarak bankaya para yatıran zenginlerin kur yükselişinden kaynaklanan zararları karşılanacak.
Yirmi seneden beri olduğu gibi yine ve yeniden ve bir kez daha payımıza karga düştü.
"Yeni açıklanan sisteme göre bankada TL mevduatı olan kişilerin milli paramızın döviz karşısındaki değer kaybından kaynaklanan zararlarını Hazine karşılayacakmış. Peki, bankada parası olmayanların uğradıkları doğrudan veya dolaylı zararlarını kim karşılayacak?
Bankada parası olanlara gösterilen şefkat ve merhametin bankada parası olmayandan esirgenmesi dört kitabın hangisine sığar?" (Karar, İbrahim Kiras, 23 Aralık 2021)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025