Türk milleti Türk yurdunda son elli-altmış yılın en yoksul Kurban bayramını geride bıraktı.
Yokluk ve yoksulluklar içinde, hiç ara vermeden yağmakta olan zam yağmurları altında inleyerek atlatılan bir bayram yaşadık.
Paranın pula dönüştüğü, bin bir çeşit yolsuzluğunu normal yola dönüştüğü, aç ve biilaç insanlar için gecelerin yıla dönüştüğü bir bayram geçirdik.
Küresel güçlerin, tefeci büyük şirketlerin talimatları gereğince, köyünden, tarlasından, çayırından koparılıp büyük şehirlere doldurulan Anadolu insanının, akaryakıt ve bilet fiyatlarının astronomik rakamlara ulaşmış olması yüzünden memleketine gidemediği, bayram ziyareti yapamadığı bir bayram yaşadık.
Daha önceki bayramlarda olduğu gibi, kurban kesenlerin dağıttıkları 'kurban paylarından' tadımlık ta olsa yoksul kesimlerin faydalanması bir yana, kurban kesenlerin sayısında hissedilir derecede düşüşlerin yaşandığı bir bayram daha geride kalmış oldu.
Kurban kesenler azalınca, bayramda olsun et bekleyenlerin hızla çoğaldığı ve kurbanlık hayvan besleyenlerin de gözlerinin yollarda kaldığı, hayvanlarının ellerinde kaldığı bir bayram geçirmiş olduk.
Evet, bir bayram böyle geçti.
Geçen kurbandan bu kurbana, bir sene içinde ne değişti, bu ülke insanı neler yaşadı ki, böylesine derin yokluk ve yoksulluk girdabına sürüklendi?
Anadolu coğrafyasında binlerce yıldan beri akmakta olan dereler, çaylar, akarsular mı kurudu?
Vadilerde, ovalarda, yaylalarda ve yemyeşil dağlarda otlamakta olan hayvan sürülerinin hepsini birden vahşi hayvanlar mı kırdı geçirdi de, bu millet eti sadece vitrinlerde seyreder hale geldi?
Bunca yıldır gece-gündüz demeden çalışan bu millet, son bir yıl içinde birden bire tembelleşip sırtı üstü yattı da mı bu hale düştü?
Yoksa alın terleri, el emekleri, kazançları, sofralarına koydukları ekmekleri, zeytin ve peynirleri, bazı tefecilere planlı bir biçimde peşkeş mi çekildi?
Memleketi bu hale getirenler, milletin iki ayağını bir ayakkabıya sokanlar çıkıp bu millete hesap vermeyecekler mi?
Yirmi yıldan beri ülkeyi tek başına yönetmekte olan iktidar yetkilileri, sözcüleri, gözcüleri; insanlara domatesi tane ile, eti gram ile almayı tavsiye ederlerken hiç mi yüzleri kızarmıyor, ar damarları bu kadar mı çatladı?
Milletvekilleri, yaklaşık yüz bin TL'ye çıkardıkları maaşları ile geçinmekte zorlandıklarını beyan ederlerken, milletin derdine bakmakla görevlendirdikleri bakanın, 'açlık sınırı, üç bin-dört bin civarındadır' demesini acaba nasıl karşıladılar?
Millet, bu çilekeş millet, servetlerinin, sermayelerinin, kendilerine ait olan kaynaklarının, yollara, köprülere, tünellere ve havaalanlarına kurban edilişini, elleri koynunda seyrederek bir kurban bayramı geçirmiş oldu.
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025