Bir başkadır benim memleketim insanıyla, tabiatıyla, kültür ve medeniyetiyle, coğrafyasıyla vs. Evet, bir başkadır benim memleketim. İmrenilecek, kem gözlerin nazar edeceği anlamda bir başkaydı benim memleketim. Yıllar geçti. AKP ile "bir başka olan benim memleketim" başkalaşmaya, başkalarına benzemeye başladı. Maddi-manevi bütün taşlar yerinden oynatıldı. Bir zamanlar huzuruyla, kültür-medeniyetiyle, dosta karşı dostluğuyla, düşmana karşı düşmanlığıyla takdir alan, göze gelen memleketim şimdi gözden düşer oldu. Ya hu abartıyorsun. Başınıza sinek konsa AKP'den bileceksiniz, diyenler olabilir. O zaman biz de birkaç örnek yazalım;* Askerimiz kışlasında görev başında. Bir baskın! Şu kadar şehit. * Askerimiz arazi taramasında. Kanlı eller mayın döşemiş. Gümmm, mayın patladı. Şu kadar şehit, daha fazla yaralı.* Askerimiz görev dönüşü mola yerinde. Çakallar pusuda. Şehitler, gaziler?* Askerim sivil. Belki bir dükkâna, belki bir arkadaş ziyaretine gidiyor. O kanlı eller alnından da değil, sırtından vuruyor.* Polisim nöbette. Hem de şehrin ortasında. Bir baskın daha. Yeni şehitler, yeni gaziler.* Polislerim muhabbetine halı sahada futbol oynuyor. Ailelerini de bu muhabbete ortak etmişler. Pat, yine baskın, yine şehit, yine gazi? * Her gün arabalar, iş makineleri, dükkânlar vs. yakılıyor.* Yollarda terör örgütü kimlik kontrolü (!) yapıyor. Vatandaşlarımız kaçırılıyor. Akıbetleri meçhul. * Askerim tezkeresini almış. Ama birliğinden ayrılamıyor. Neden? Yol güvenliği yok. Liste uzun. Ankara'da neler oluyor? Bir bir değil. Beşerli, onarlı gruplar halinde askerlerimiz tutuklanıyor. Hasdal cezaevi yetmedi. Maltepe devreye girdi. Bunun yanında Genelkurmay'da istifalar, oturma planı değişiklikleri ve son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Başkomutan benim" çıkışı. Paşalar, karşısında esas duruşta. İyi, güzel? Ama Sayın Başkomutan! Askerin esir edilmiş, içeride. Görevdeki askerin her gün kanlı pusularda. Vatandaşın tedirgin. Artık başkomutanlığın gereğini yerine getir. Öyle bıçak, kemik, sabrın sonu vs. söylemlerle ne terör biter, ne halk huzur bulur.* Hükümet yol yapma ustalığıyla övünüyor. Kazalar ve ölümlerde rekordan rekora koşuyoruz.* En büyük adliye sarayları yapılıyor ama hukukun başındakiler bile (Ergenekon, darbe, deniz feneri, vs. davalardaki uygulamalar, siyasetin direk müdahaleleri ve davaya göre duruş ve kamuoyu yönlendirmelerinden vb.) şikâyetçi. * Başbakan güven, istikrar, huzur vs. söylemlerde bulunuyor. Tutuklu sayısı artışında dünya üçüncüsü olmuşuz meğer. * Her gün cinayetler özellikle kadına yönelik şiddet ve cinayetler, yolsuzluklar, fuhuş, hırsızlık vb. adi suçlar almış başını gidiyor. Ama millet olarak bizler sosyal duruş göstermediğimiz gibi yasama ve yürütme organları da gerekli eğitim, ceza, yaptırım vs. konularda ne bir uygulamaya gidiyorlar, ne de icraatlara girişiyorlar. Dillerde ise "istikrar sürsün" şarkısını hiç düşürmüyorlar. * NATO'nun Libya'da ne işi var, diyenler bir bakmışsın herkesten önce Libya açıklarına demirlemiş. * Filistin ambargosunu yıllardır millet gündeminde siyasi amaçlar için sıcak tutanlar, son gelişmeler ve yanlış politikalar neticesinde İsrail'in Filistin halkına yıllardır uyguladığı insanlık dışı uygulamaları bir anlamda BM nezdinde, İsrail lehine meşrulaştırdılar. Tıpkı kanunen yasak olmayan başörtüsünü Anayasa Mahkemesi'ne götürüp, kanunen yasaklatıldıkları gibi. * Öbür taraftan birileri AKP ve Erdoğan için "ümmetçi" yakıştırmasında bulundular. Tabi bu çok büyük ve kutsal bir unvandır. Ama bu unvanla isimleri anılanlar ümmete karşı NATO'nun projelerini uygulamaya koyuldular. Ümmeti yok etmek için oluşturulan BOP'un eş başkanı oldular. Irak'ta, Afganistan'da vs. coğrafyalarda ümmeti katledenleri "kadim dost" ilan ettiler. * Papazlarla iftar (!) açtılar. Geçmişte Türkiye Cumhuriyeti sizin haklarınızı gasp etmiş (!) biz ise size haklarınızı vereceğiz, söylemlerine giriştiler. * Ermenistan cumhurbaşkanı Türk topraklarını açık hedef gösterdi, biz ise onu baş tacı (!) ettik.* Yunanistan ekonomisini kurtarmak için bir taraftan adalarını satmayı düşlerken, diğer taraftan iki adamızın resmen işgal edildiğini öğrendik. Hükümette ise "tık" yok. Yaz, yaz bitmiyor. Hülasa benim memleketimde, benim insanımda bir başkaydı. Şimdi ise bambaşka, tanıyamıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025