Bilgi kirliliği büyük sıkıntı
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim Öztürk, yeni koronavirüsün kaynağı, bulaşma şekli, hastalığın seyri, tedavisi ve alınacak önlemler gibi konularda her geçen gün toplum bilgisinin arttığını, ancak maruz kalınan bilgi kirliliğinin felaketleştirme eğilimini körüklediğini söyledi
06.04.2020 03:00:00





Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim Öztürk, Çin'den başlayarak dünyaya yayılan yeni koronavirüs salgınının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde düşünce, duygu ve davranışlarda bir dizi değişikliklere yol açtığını kaydetti.
Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, "Halihazırda bu yeni tehdit karşısında olması gereken bu değişimler, bir düzeye kadar amaca hizmet edip yeni durum karşısında uyumumuzu artırırken, aşırılıkları ise tam tersi zararlar vermeye başlıyor" ifadelerini kullandı.
Kaynağı, bulaşma şekli, hastalığın seyri, tedavisi ve alınacak önlemler gibi konularda her geçen gün bilgiler artarken, maruz kalınan bilgi kirliliğinin "felaketleştirme" eğilimini körüklediğine vurgu yapan Dr. Öğr. Öztürk, bu durumun korku, kaygı, kızgınlık gibi herkes için evrensel duyguları açığa çıkardığına dikkat çekti.
Kaygı, korku ve fobi
Birbirleriyle iç içe geçen birbirine yakın olan kaygı, korku ve fobi terimleri arasında bazı farklılıklar bulunduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle devam etti: "Korku; bilinen, dış odaklı, belirli bir tehdide karşı gelişen duygusal bir yanıttır. Kaygı; bilinmeyen, belirsiz ya da çatışmalı tehdide karşı bir yanıttır, daha çok gelecekteki bir tehdidin beklentisidir. Fobi; bir nesne ya da durum karşısında ortaya çıkan aşırı korku ve bu korkuya ikincil olarak gelişen ısrarlı bir kaçınma davranışıdır. Korkudan farkı gerçek durumla orantısız biçimde aşırılığıdır."
Bu salgın karşısında kaygı ve belki de korku duymanın doğal ve insani tepkiler olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, "Hepimiz kaygı yaşarız. Kaygı kişinin tehditleri engellemek ya da tehditlerin sonuçlarını azaltmak için gerekli önlemleri almasını sağlar. Dolayısıyla bu salgında kaygılanmamız ve altı çizilen kurallara riayet etmemiz riski hem bireysel hem de toplumsal düzeyde azaltacaktır" şeklinde konuştu.
Bilgi kirliliği bombardımanı
Bilgi kirliliğinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle konuştu:
"Dijital çağın önemli sorunu haline gelen bilgi kirliliğinin bu global krizde olmaması şaşırtıcı olacaktı ama maalesef şaşırmadık. Bu salgında yine bilgi kirliliği bombardımanına maruz kalıyoruz. Bu durum hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak süreci yönetmemizi olumsuz etkiliyor. Resmi ve güvenilir kaynaklardan teyit edilmeyen sansasyonel bilgilere bir şekilde kaçınılmaz olarak maruz kaldığımızda en azından bunun yayılmasına aracılık etmemek yapılması gereken en basit ve doğru tutum olacaktır."
Koronavirüs salgını bizlere ne diyor?
"Belki de bu salgın bizlere bir şeyleri anımsatmaya vesile olabilir ya da öğrenmemiz gereken yeni şeyler var bu krizden" diyen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk bunları şöyle sıraladı, "Uzun zamandır sarılmayı unuttuğumuz, bu günlerde ise zorunlu olarak uzak durduğumuz aile büyüklerimizi ya da hastalığı olan riskli yakınlarımızın kıymetini anımsatıyor olabilir. Teknolojik cihazlarla iletişime geçmenin bağ kurmak olmadığını, sağlık çalışanlarıyla aynı safta yer aldığımızı ve bir ötekine muhtaç olduğumuzu anlamamıza yardımcı olabilir." İHA
Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, "Halihazırda bu yeni tehdit karşısında olması gereken bu değişimler, bir düzeye kadar amaca hizmet edip yeni durum karşısında uyumumuzu artırırken, aşırılıkları ise tam tersi zararlar vermeye başlıyor" ifadelerini kullandı.
Kaynağı, bulaşma şekli, hastalığın seyri, tedavisi ve alınacak önlemler gibi konularda her geçen gün bilgiler artarken, maruz kalınan bilgi kirliliğinin "felaketleştirme" eğilimini körüklediğine vurgu yapan Dr. Öğr. Öztürk, bu durumun korku, kaygı, kızgınlık gibi herkes için evrensel duyguları açığa çıkardığına dikkat çekti.
Kaygı, korku ve fobi
Birbirleriyle iç içe geçen birbirine yakın olan kaygı, korku ve fobi terimleri arasında bazı farklılıklar bulunduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle devam etti: "Korku; bilinen, dış odaklı, belirli bir tehdide karşı gelişen duygusal bir yanıttır. Kaygı; bilinmeyen, belirsiz ya da çatışmalı tehdide karşı bir yanıttır, daha çok gelecekteki bir tehdidin beklentisidir. Fobi; bir nesne ya da durum karşısında ortaya çıkan aşırı korku ve bu korkuya ikincil olarak gelişen ısrarlı bir kaçınma davranışıdır. Korkudan farkı gerçek durumla orantısız biçimde aşırılığıdır."
Bu salgın karşısında kaygı ve belki de korku duymanın doğal ve insani tepkiler olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, "Hepimiz kaygı yaşarız. Kaygı kişinin tehditleri engellemek ya da tehditlerin sonuçlarını azaltmak için gerekli önlemleri almasını sağlar. Dolayısıyla bu salgında kaygılanmamız ve altı çizilen kurallara riayet etmemiz riski hem bireysel hem de toplumsal düzeyde azaltacaktır" şeklinde konuştu.
Bilgi kirliliği bombardımanı
Bilgi kirliliğinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, şöyle konuştu:
"Dijital çağın önemli sorunu haline gelen bilgi kirliliğinin bu global krizde olmaması şaşırtıcı olacaktı ama maalesef şaşırmadık. Bu salgında yine bilgi kirliliği bombardımanına maruz kalıyoruz. Bu durum hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak süreci yönetmemizi olumsuz etkiliyor. Resmi ve güvenilir kaynaklardan teyit edilmeyen sansasyonel bilgilere bir şekilde kaçınılmaz olarak maruz kaldığımızda en azından bunun yayılmasına aracılık etmemek yapılması gereken en basit ve doğru tutum olacaktır."
Koronavirüs salgını bizlere ne diyor?
"Belki de bu salgın bizlere bir şeyleri anımsatmaya vesile olabilir ya da öğrenmemiz gereken yeni şeyler var bu krizden" diyen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk bunları şöyle sıraladı, "Uzun zamandır sarılmayı unuttuğumuz, bu günlerde ise zorunlu olarak uzak durduğumuz aile büyüklerimizi ya da hastalığı olan riskli yakınlarımızın kıymetini anımsatıyor olabilir. Teknolojik cihazlarla iletişime geçmenin bağ kurmak olmadığını, sağlık çalışanlarıyla aynı safta yer aldığımızı ve bir ötekine muhtaç olduğumuzu anlamamıza yardımcı olabilir." İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.