Beşiktaş'ta her şey Lugano maçıyla başladı. 9 dakikada 3 gol gelince Şenol Güneş'in istifası ile olaylar zinciri gelişti.
Federasyon Başkanı'nın haddini aşan tavırları da olaylara tüy dikti.
Şimdi Beşiktaş'ın efendisi taraftar duruma el koydu. Tıpkı bu maçta penaltıyı Ghezzal'a attırmaları gibi.
Beşiktaş'ta taraftardan büyüğü yok. Artık Ahmet Nur Çebi ve yandaşlarına tıpkı Şenol Güneş'e dedikleri gibi güle güle diyorlar.
Siyah beyazlı taraftarlar maçın başında bunu gösterdi. Beş dakika sahaya arkalarını dönerek tavırlarını net bir şekilde ortaya koydular.
Bu kararlılıklarını Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi aleyhine attıkları sloganlar ile de gösterdiler.
Maçın teknik analizine gelirsek şunu yazabiliriz.
Maçtan önce yayıncı kuruluşa demeç veren Burak Yılmaz İstanbulspor maçı için bu maçta artık teknik taktik falan konuşulmaz bu maç ölüm kalım maçı dedi.
Hakikaten İstanbulspor maçı teknik adam bakımından da ilgi çekici idi.
Şenol Güneş'in sağlamcı ve korkak anlayışına karşı Burak Yılmaz'ın cesur ve atak futbolu bu ifadenin canlı örneği oldu.
İlk yarı boyunca sahada sadece Beşiktaş'ı izledik. Sahada İstanbulspor yoktu.
Sahada olamayan bir rakibe karşı Beşiktaş'ın performansı pek de göz kamaştırıcı değildi.
Beşiktaş ilk yarıda tek kale oynadığı maçta daha çok gol ve pozisyonlar bulmalıydı.
Maça Salih iyi başladı ve onun iyi oynadığı 10-15 dakikalık kısa dönemde klas bir pasla Aboubakar'a attırdığı bir gol vardı.
Aboubakar kendine has stili ile kaleye hiç bakmadan adeta kaleyi yerine eliyle koymuş gibi topu filelere gönderdi.
Salih kısa sürede oyundan düştükten sonra Chamberlain sahne aldı. Fakat Chamberlain zor paslar atan bir pasör.
İki tane net fırsatı kullanamadığı gibi bir hücumda topu aynı anda hem kontrol etmek istedi hem de pas vermeye çalıştı. İki işi bir arada yapamadı. Sonuç Beşiktaş hücumuna olanlar oldu.
Muleka da bir diğer top öldüren futbolcu idi. Bir pozisyonda topa vurmaya çalışan Bailly'nin ayaklarına doğru bir hamle yaptı.
Tabii ki sonuç bir hücumdan daha eli boş dönmek idi.
İkinci devre başlarında İstanbulspor birşeyler yapmaya karar vermiş gibi gözükse de bu yarıda da genel olarak oyunun hakimi Beşiktaş idi.
Tempo özellikle bu yarının sonlarına doğru yükseldi. Organizasyon ise her daim olduğu gibi yetersizdi.
Organizasyondan ne kastettiğimi anlatan harika bir durum yaşandı maçta.
Beşiktaş'ın 76'da filelere gönderdiği top VAR marifetiyle geçersiz sayılınca bu güzel organizasyon boşa gitmiş oldu.
İptal edilen bu gol öncesi 2. bölgeden başlayan ve Ghezzal'ın şutuna kadar tam 4 bilinçli pas var.
4 bilinçli pas aynı zamanda 4 doğru pas anlamına da gelir.
Futbolda çoğu zaman basit 2 doğru hareketin gol getirdiği düşünülürse Beşiktaş'ın bu pozisyonda nasıl güzel bir hücum geliştirdiği de anlaşılabilir.
Kısacası iptal edilen bu gol organizasyona güzel bir örnek.
Son olarak da şunu söylemek lazım. Oyuna sonradan giren Demir Ege Tıknaz ve Tayfur Bingöl form tutmuşa benziyorlar.
Demir Ege Tıknaz oyuna girdikten sonra Beşiktaş daha çok pas üretti.
Demir Ege Tıknaz, Chamberlain gibi zor paslar atan bir pasör değil. Basit ama organize edici paslar atıyor.
Salih ile Amir'i biraz dinlendirmek lazım sanki.
Milli ara Beşiktaş'a ilaç gibi gelecek. Büyük takımların büyük sorunları olur ama bunlara da çözüm üretirler.
Kimse merak etmesin Beşiktaş çözümsüz kalmaz. Çünkü Beşiktaş çok büyük bir kulüp.
Federasyon Başkanı'nın haddini aşan tavırları da olaylara tüy dikti.
Şimdi Beşiktaş'ın efendisi taraftar duruma el koydu. Tıpkı bu maçta penaltıyı Ghezzal'a attırmaları gibi.
Beşiktaş'ta taraftardan büyüğü yok. Artık Ahmet Nur Çebi ve yandaşlarına tıpkı Şenol Güneş'e dedikleri gibi güle güle diyorlar.
Siyah beyazlı taraftarlar maçın başında bunu gösterdi. Beş dakika sahaya arkalarını dönerek tavırlarını net bir şekilde ortaya koydular.
Bu kararlılıklarını Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi aleyhine attıkları sloganlar ile de gösterdiler.
Maçın teknik analizine gelirsek şunu yazabiliriz.
Maçtan önce yayıncı kuruluşa demeç veren Burak Yılmaz İstanbulspor maçı için bu maçta artık teknik taktik falan konuşulmaz bu maç ölüm kalım maçı dedi.
Hakikaten İstanbulspor maçı teknik adam bakımından da ilgi çekici idi.
Şenol Güneş'in sağlamcı ve korkak anlayışına karşı Burak Yılmaz'ın cesur ve atak futbolu bu ifadenin canlı örneği oldu.
İlk yarı boyunca sahada sadece Beşiktaş'ı izledik. Sahada İstanbulspor yoktu.
Sahada olamayan bir rakibe karşı Beşiktaş'ın performansı pek de göz kamaştırıcı değildi.
Beşiktaş ilk yarıda tek kale oynadığı maçta daha çok gol ve pozisyonlar bulmalıydı.
Maça Salih iyi başladı ve onun iyi oynadığı 10-15 dakikalık kısa dönemde klas bir pasla Aboubakar'a attırdığı bir gol vardı.
Aboubakar kendine has stili ile kaleye hiç bakmadan adeta kaleyi yerine eliyle koymuş gibi topu filelere gönderdi.
Salih kısa sürede oyundan düştükten sonra Chamberlain sahne aldı. Fakat Chamberlain zor paslar atan bir pasör.
İki tane net fırsatı kullanamadığı gibi bir hücumda topu aynı anda hem kontrol etmek istedi hem de pas vermeye çalıştı. İki işi bir arada yapamadı. Sonuç Beşiktaş hücumuna olanlar oldu.
Muleka da bir diğer top öldüren futbolcu idi. Bir pozisyonda topa vurmaya çalışan Bailly'nin ayaklarına doğru bir hamle yaptı.
Tabii ki sonuç bir hücumdan daha eli boş dönmek idi.
İkinci devre başlarında İstanbulspor birşeyler yapmaya karar vermiş gibi gözükse de bu yarıda da genel olarak oyunun hakimi Beşiktaş idi.
Tempo özellikle bu yarının sonlarına doğru yükseldi. Organizasyon ise her daim olduğu gibi yetersizdi.
Organizasyondan ne kastettiğimi anlatan harika bir durum yaşandı maçta.
Beşiktaş'ın 76'da filelere gönderdiği top VAR marifetiyle geçersiz sayılınca bu güzel organizasyon boşa gitmiş oldu.
İptal edilen bu gol öncesi 2. bölgeden başlayan ve Ghezzal'ın şutuna kadar tam 4 bilinçli pas var.
4 bilinçli pas aynı zamanda 4 doğru pas anlamına da gelir.
Futbolda çoğu zaman basit 2 doğru hareketin gol getirdiği düşünülürse Beşiktaş'ın bu pozisyonda nasıl güzel bir hücum geliştirdiği de anlaşılabilir.
Kısacası iptal edilen bu gol organizasyona güzel bir örnek.
Son olarak da şunu söylemek lazım. Oyuna sonradan giren Demir Ege Tıknaz ve Tayfur Bingöl form tutmuşa benziyorlar.
Demir Ege Tıknaz oyuna girdikten sonra Beşiktaş daha çok pas üretti.
Demir Ege Tıknaz, Chamberlain gibi zor paslar atan bir pasör değil. Basit ama organize edici paslar atıyor.
Salih ile Amir'i biraz dinlendirmek lazım sanki.
Milli ara Beşiktaş'a ilaç gibi gelecek. Büyük takımların büyük sorunları olur ama bunlara da çözüm üretirler.
Kimse merak etmesin Beşiktaş çözümsüz kalmaz. Çünkü Beşiktaş çok büyük bir kulüp.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025