Bana göre maçı Fatih Tekke kaybetti.
Doksan dakika boyunca bir takım bu kadar savunmada mı kalır?
Düşünün İstanbulspor'un hücumda olduğu dakikaları üst üste koyun altı yedi dakikayı geçmez.
Peki bu altı yedi dakikada ne oldu? İstanbulspor bir gol ve üç net hemde nasıl net gol pozisyonu buldu.
Hocam bulmuşsun yol geçen hanı gibi Beşiktaş savunmasını takımı kasıyorsun. Bırak gitsin futbolcuların ya.
Aslında maçın özeti bu yukarıdaki satırlar.
Konuyu biraz açalım.
Beşiktaş İstanbulspor'u kalesinin önünde baskılayacak, İstanbulspor da kalabalık savunmasından karşı çıkışlarla Beşiktaş'ı avlayacak.
İşin av kısmı pek olmadı ama gerçekten Beşiktaş rakip kale önünde kalabalıktan nefes alamadı.
İş her zaman olduğu gibi yine futbolcuların kişisel becerilerine kaldı.
Nitekim Cenk Tosun duran toptan yani bir köşe vuruşundan iyi takip ettiği pozisyonu kafa buruşu ile gole çevirdi.
Aboubakar'ın ceza çizgisi üzerinden attığı muhteşem gol onun bir futbol sanatı harikasıydı.
Beşiktaş'ın Redmound'un ayağından attığı üçüncü golü de taraftarı coşkuyla ayağa fırlatan bir sonuçtu.
Bunları görünce alışıla gelmiş anlayışta Beşiktaş şahane oynadıya geliyor.
Aslında hiç de öyle değil.
Bir kere sakatlıktan çıkan Ghezzal'ın arkasında gözler Rosier'i arıyor.
Halbuki Beşiktaş'ın sağ kanadını birlikte oldukları zaman nasıl uçurduğunu eksiksiz hatırlıyoruz.
Onur kötü bir futbolcu değil ama sağ kanadı oturmuş bir Beşiktaş'ı bozup yeniden yapmaya çalışmanın ne anlamı var?
Ayrıca Aboubakar'a imkan sunacak bir Cenk Tosun inanılmaz kalabalıklaşmış İstanbulspor kale önünde hangi boşlukta yer bulacakta arkadaşına al bu golü at diyecek.
Yine aynı kalabalık önünde Beşiktaş'ın oyunu kurgulayacak orta saha futbolcuları nasıl bir yolla pas zenginliği yaratabilecek.
Ben bu insan ruhunu sıkan futbol oyununu seyrederken saçımdan ayaklarıma kadar daral geldi.
Peki bunu kim çözecek? Tabi ki Şenol Güneş.
Ama bakıyorsunuz hiçbir müdahale yok.
Rakibi kendi alanıma biraz çekeyim de hücum yolları açılsın diyen yok.
Biraz tempoyu düşüreyim de alan genişleteyim diyen yok ama futbolcularının bireysel üstünlüklerinden gelen golleri alkışlayan bir hoca var.
Bu böyle gitmiyor tabi maçın neredeyse 85 dakikasını İstanbulspor yarı alanında oynayan bir Beşiktaş neredeyse maçı rakibe bırakıyordu.
Şenol Güneş'in bu maçta en büyük şansı meslektaşı Fatih Tekke'nin Beşiktaş'ı yanlış okumasıydı.
Yine de biz yazıyı alışılmış sonla noktalayalım. Beşiktaş iyi bir üç puan aldı.
Doksan dakika boyunca bir takım bu kadar savunmada mı kalır?
Düşünün İstanbulspor'un hücumda olduğu dakikaları üst üste koyun altı yedi dakikayı geçmez.
Peki bu altı yedi dakikada ne oldu? İstanbulspor bir gol ve üç net hemde nasıl net gol pozisyonu buldu.
Hocam bulmuşsun yol geçen hanı gibi Beşiktaş savunmasını takımı kasıyorsun. Bırak gitsin futbolcuların ya.
Aslında maçın özeti bu yukarıdaki satırlar.
Konuyu biraz açalım.
Beşiktaş İstanbulspor'u kalesinin önünde baskılayacak, İstanbulspor da kalabalık savunmasından karşı çıkışlarla Beşiktaş'ı avlayacak.
İşin av kısmı pek olmadı ama gerçekten Beşiktaş rakip kale önünde kalabalıktan nefes alamadı.
İş her zaman olduğu gibi yine futbolcuların kişisel becerilerine kaldı.
Nitekim Cenk Tosun duran toptan yani bir köşe vuruşundan iyi takip ettiği pozisyonu kafa buruşu ile gole çevirdi.
Aboubakar'ın ceza çizgisi üzerinden attığı muhteşem gol onun bir futbol sanatı harikasıydı.
Beşiktaş'ın Redmound'un ayağından attığı üçüncü golü de taraftarı coşkuyla ayağa fırlatan bir sonuçtu.
Bunları görünce alışıla gelmiş anlayışta Beşiktaş şahane oynadıya geliyor.
Aslında hiç de öyle değil.
Bir kere sakatlıktan çıkan Ghezzal'ın arkasında gözler Rosier'i arıyor.
Halbuki Beşiktaş'ın sağ kanadını birlikte oldukları zaman nasıl uçurduğunu eksiksiz hatırlıyoruz.
Onur kötü bir futbolcu değil ama sağ kanadı oturmuş bir Beşiktaş'ı bozup yeniden yapmaya çalışmanın ne anlamı var?
Ayrıca Aboubakar'a imkan sunacak bir Cenk Tosun inanılmaz kalabalıklaşmış İstanbulspor kale önünde hangi boşlukta yer bulacakta arkadaşına al bu golü at diyecek.
Yine aynı kalabalık önünde Beşiktaş'ın oyunu kurgulayacak orta saha futbolcuları nasıl bir yolla pas zenginliği yaratabilecek.
Ben bu insan ruhunu sıkan futbol oyununu seyrederken saçımdan ayaklarıma kadar daral geldi.
Peki bunu kim çözecek? Tabi ki Şenol Güneş.
Ama bakıyorsunuz hiçbir müdahale yok.
Rakibi kendi alanıma biraz çekeyim de hücum yolları açılsın diyen yok.
Biraz tempoyu düşüreyim de alan genişleteyim diyen yok ama futbolcularının bireysel üstünlüklerinden gelen golleri alkışlayan bir hoca var.
Bu böyle gitmiyor tabi maçın neredeyse 85 dakikasını İstanbulspor yarı alanında oynayan bir Beşiktaş neredeyse maçı rakibe bırakıyordu.
Şenol Güneş'in bu maçta en büyük şansı meslektaşı Fatih Tekke'nin Beşiktaş'ı yanlış okumasıydı.
Yine de biz yazıyı alışılmış sonla noktalayalım. Beşiktaş iyi bir üç puan aldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025